- 969 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ORUÇ TUTANLARA SAYGI
ORUÇ TUTANLARA SAYGI
Allah’a hamdolsun ki olsun ki bu yılda Müslümanlarca kutsal sayılan üç ayların en mübarek ayı olan Ramazan ayına başladık, Tüm İslam aleminin bu mübarek Ramazan ayını kutlar ülkemize barış ve huzur getirmesi niyaz ederek yazıma bir fıkra ile başlamak istiyorum.
Adama sormuşlar!..
“Kaç gün oruç tuttun”
“Hastalığım dolaysıyla 1 gün oruç tutabildim” demiş.
Aynı soruyu yanında bulunan beynamaz’a sormuşlar.
“Arkadaş benden 1 gün fazla tutmuş” demiş,
---------------------------------------
Ramazan gelince hemen çocukluğumuz aklıma geliyor ve o günlerde geçen o eski ramazanları hatırlarız, Yıllar ne çabukta geçti 50 - 55 önce yani benim küçüklüğümüzde Korgun’da iki kahvehane vardı. Ramazan’da kahvenin camları gazete kağıtları ile veya perdelerle kapanır, ama bunu niye yaptıklarını pek akıl edemezdim. Daha sonraları babam rahmetliyi oraya girip çıkarken anladım ki oruç tutmayan oruçsuzların çay ve sigara içtiklerini dışarıdakiler görmesin diye kahvehane sahibi tarafından kapatılırmış.
Yüzyıllardır “orta direk” olarak tabir ettiğimiz halkımız oruçlarını tutmaya çalışırken onların bu gizlenmeleri dışarıdakilerden çekindikleri veya korktukları için değil, onların tuttukları “Oruç”a olan saygılarından olsa gerek kendilerini gizledikleri yani hafif utanmayla karışık bir saygıymış anlayacağınız. Yani oruç tutanla tutmayanın birbirine olan saygısıdır bir anlamda..
Oruç tutamayan biz çocuklar dahi sokak ortasında, veya herkesin görebileceği yerlerde, bir şey yemek veya çeşmelerden su bile içmek, kendi kendimizin iç dünyasında bile çok ayıp karşılanır. utanmamız gerektiğini kalben bilir ve ona göre oruç tutanlara saygı gösterirdik.
İşte biz böyle karşılıklı saygıyı düşünen insanların yaşadığı bir memlekettin sahibi olmanın onur ve gururunu yaşadık..
Ama bu bir zamanlar!....
Artık sigara içilebilen açık yerlerde veya alışveriş’e çıkın, pazar yerlerine ağzında sigara ile dolaşan yaşlı ve genç, kadın ve erkeğe her zaman rastlayabilirsiniz, Bu ramazan’ın uzun ve sıcak gününde pek çoğunun oruç ağızlarıyla alış veriş yapmaya gelen oruçlu vatandaşlara karşı yapılmış çok büyük bir saygısızlık olduğunu hatırlattığınızda ise kendi ayıbını unutup birde özgürlükten dem vurmalarına ne denir.
Bizler de özgürlükten yanayız ama benim özgürlüğüm onun saygı sınırını aşmışsa bu özgürlükten ziyade bencilliktir. Bana göre ayıp olan bir tavır, diğer bir ayıbı doğurmaz. Birisinin oruç tutup tutmadığı, o kişi hakkındaki ahlak yapısını belirlemez. Kişinin; işi gereği oruç tutmasına mani ise, sağlığı el vermiyorsa veya inancı gereği oruç tutmayı da haşa saçma olarak nitelendiriyorsa bile, oruç tutup tutmaması sadece o kişiyi bağlar, başkalarını bağlamaz. Bu tavrından dolayı onu eleştirmek hani kraldan çok kralcı olmak diye bir söz vardır ya, bu davranışları işgüzarlıktan öteye geçmez, bu gibi insanların da ne kadar cahil ve bilgilerinin yetersiz oldukları çıkıyor ortaya.
İyi bir Müslüman olmak için her şeyden önemlisi iyi bir insan olmaktan geçer, İyilik, güzellik ve doğruluk yanında yürümekle, sevgi ve merhametle dopdolu olmakla, özün, sözün bir ve namusunla yaşamakla, hakka, hukuka saygılı olmakla yani kalbi İslam’ın özü ve güzelliği için çarpmakla, saf, merhametli bir yürek temizliğine sahip olmakla, güzel ahlak sahibi olmakla, elinden ve dilinden emin olduğu bir kişilik sahibi olmakla, her zaman kötülüklerden ve kötülerden aktif mücadele ile mümkündür. Oruç ise İslam dininin beş şartından biri olmakla beraber, oruç tutabilme şartlarına haiz olanlar Allah’a vefa duygusunun en güzel alametidir. Zira o Allah ile kul arasında yapılmış bir anlaşmadır. Çünkü kul belirli günler dahilinde bazı isteklerinden feragat eder, bu suretle ahdinde vefalı olduğunu gösterir. İnananlar bir aylık ramazan boyunca tam bir ibadet ve kulluk kampı gibidirler ve bu ayda da kıvamını bulurlar, tıpkı meyvenin çiçeğe yatışı gibi. Yani ramazan ayı Rahmet ayı Kuran ayı, şükrün ve sabrın adıdır.
Öyle ise!...
Yüce Yaratıcı herkesi eşit şartlarda yaratmış, biz kulları olarak da eğer, birinin diğerine üstünlüğü oruç tutmakla ölçülüyorsa bu yüce dinimize hakaretten öteye gitmez böyle bir ölçü de söz konusu olmaz.
Kimse kendi kendine kralcılık oynamaya kalkıp da zararsız insanlara zarar vererek daha büyük günahlar işlemesin.
“Takdir-i İlahi”ye yani yaratıcısına inansın.
Mübarek ramazan gününde gazete manşetlerinde okuyor ve televizyon ekranlarında, Orucunu tutmadığı veya namazını kılmadığı için yapılan kabadayılıklar görüyor ve on insanlara kin ve öfke kusanları dinliyor veya izliyoruz.
Amaaa!....
Töremiz deyip öz kızını öldürenlere, asılsız dedikodu uğruna karısını kesenlere, el kadar yavrularını sokağı bırakanlara, masun insanların haklarını gasp edenlere, devleti soyanlara, muhtaçlar için toplanan paraları ceplerine indirenlere, trafikte terör estirenlere, hayvanlara işkence yapanlara da sus pus olup hiç sesimizi bile çıkartamıyoruz.
Yani gözlerimizin önünde yaşanan tacizlere ve saldırılara müdahale edip de zavallı bir insanı koruyamayacak kadar ödlek, sorumsuz ve vurdum duymaz olmuşuz. Bu işler “aman sende, bana ne” demekle veya “bana dokunmayan bin yıl yaşasın” demekle de olmaz.
Tüm okuyucularımıza hayırlı ramazanlar, sağlıklı günler dilerim.
Görüşmek üzere hoşça kalın
Necati KESKİN
[email protected]
9.Temmuz.2013