- 556 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YANKEE UYGARLIĞI
Her türlü ırkçılığın altında, gerçek ya da düşsel iktisadi çıkarların yanı sıra, bir eksiklik, budanmışlık, iğdişlik, aşağılık duygusu ve kendine güvensizlik yatar. Amerikalı beyazda bu budanmışlık, en ilkel ve en şiddetli şekliyle beliriyor; çünkü Amerikan halkı, henüz tarihsel varlığı iki yüz yılı bile bulmayan bir ‘’çocuk’’tur.Üstelik alabildiğine görgüsüz bir çocuk…Amerikalının uzak ataları, Kraliçe Elizabeth devrinde, ancak Yeni Dünya’ya gidip koloni kurmak koşuluyla canları bağışlanmış kürek ve idam mahkumlarıdır; yakın atalarıysa, yoksulluktan ya da polis fişlerinin dolgunluğundan artık anayurtlarında barınma olanağı kalmamış zavallılar…Bu adamlar dünyanın en zengin ülkesine gelmiş; ve bu ülkenin en azından dört bin yıllık uygarlık mirasçısı eski sahiplerini öldürmekle işe girişmişlerdir. ‘’Fetihler’’in ilerleyişi genişledikçe yeni verimli toprakların sürülmesi için büyük çapta emek gücü bulma sorunu çıkacaktır ortaya; ve Batılı ‘’uygar’’ korsanlara iki yüz yıl boyunca altın yumurtlayan Zenci köle ticareti böylece başlayacaktır.
Yeni müritler bulma özlemi içindeki Kilise, ’vahşiler’in köleleştirilmesini (bağışlayınız, ‘’uygarlaştırılması’’nı…kendine özgü iki yüzlülükle, sonuna kadar desteklemiştir. İki bin yıllık Bantu uygarlığının mirasçısı olan Zencilerse,’’çarmıha gerilmiş İsa’’ efsanesinde, yurtlarından acımasızca koparılmışlıklarının bir simgesi, onulmaz sürgünlerinin bir çeşit özrünü bularak Hıristiyanlığı benimseyecektir.
Amerikalı beyaz, köksüzlüğünü unutabilmek için, ırkçılığa dört elle sarılmak zorundadır. Amerikalı Zenci de, Hıristiyanlığa sarılmakla, farkına varmaksızın, Amerikalı Beyazı, İsa’yı her gün çarmıha gerer duruma getirmiştir…Çağdaş Amerikan insanını tüm boyutlarıyla veren yazarın, Faulkner’in, derin bir karamsarlıktan bir türlü yakasını sıyıramamış oluşu boşuna değildir.
Beyazın debelenmesini sezen Zenci, nedenini kavrayamaz, gizli bir sevinç duyar: Yoksulluk içinde eşitliğin getirdiği utançla gölgeli bir sevinçtir bu. Koşup sarılmak ister’’kardeş’’ine, suratında bir şamar patlar, İsa’nın buyruğuna uyup öbür yanağını uzatır gülümseyerek: Caz müziğindeki ani hüzün dalgalarıyla kesintiye uğrayan derin coşkunluk işte bu gülümseyiştir.
Nesi var Amerikalının bugün insanlığa sunacak. Sanatı ve kültürü ya Batıdan gelme ya da Zencilerden çalmadır; bilimi ve tekniği ise,Dünyanın dört bir yanından ithal ettiği beyinlerin ürünü…Ünlü ‘’pratik zeka’’sı var evet;o da artık sadece, Vietnam utancını Ay’a insan yollamanın şamatasıyla kapatmaya yarıyor.
Amerika dışına çıktıklarında, ülkedeki gerçek durumlarına oranla, Beyaz küçülür; Zenci büyür daima: Batıda Amerikalı Beyaz, yıllardan sonra yuvaya dönen öksüz çocukların ezikliğine kapılır; zenci ise,komşu çiftlikteki yavuklusunu görmeye giden yanaşmaların rahatlığına…Amerikan ırkçılığı,bir avuç milyardere karşılık, milyonlarca işçi ve orta sınıf insanının tek gurur kaynağıdır.Amerikan kapitalisti, zenciyi görmez bile:Kendi malikanesinde, kendi sınıfdaşlarıyla eğlenir;dışarıya çıktığı zamanda, yalnız kendisine ayrılmış galalara gitmek üzere çıkar. Zenci giremez onun girdiği yere; ama orta halli Beyaz da giremez.
İşte bütün bu tarihsel koşullar, Amerikan sosyalist hareketinin tutarsızlığını olduğu kadar, Beyaz ırkçılığına karşı çıkan Zenci hareketlerinin dağınıklılığını, ürkekliğini ve kararsızlığını da belirlemiştir.
YORUMLAR
Yahudileri, yurtlarından ederek, Dünya'nın dört bir yerine sürmeseydi, emevi Selahattin EYYUBİ, iyi yetişmiş yahudi bilim, düşün sanat ve buluş insanları, başka ülkelerde,kendi ülkelerini yaşamak için arayışlarını sürmeyecekler, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya ve hatta Türkiye ekonomilerini ve gündelik hayatı etkiliyemeyecekleri için de, sözkonusu bu emperyal ülkeler de oluşmayacaktı. Çünkü, yahudi öğretisi kabala, bilimi, buluşu ve keşfetmeyi emrediyor. Bilim insanlarının çoğu Yahudi kökenlidir. Şu an, ABD,İngiltere ve İsrail ilişkilerine bakın, sanki, tek ülke. Güzel analizleriniz için teşekkürler. Kutlarım.