- 2232 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
OKU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
OKU
Hepimizce malumdur ki mensubu olmakla hamdetme makamında olduğumuz Yüce dinimiz İslamiyet “OKU” emriyle başlamıştır. Başka hiçbir dinin kutsal kitabında böyle bir başlangıç yoktur. Bu ilahi emirle başlayan, ilme bu denli önem veren ve gerektiğinde ilim için Çin’e kadar gidilmesi gerektiğini emreden bir inanç merkezinde olan bizlerin, bu ilk emirle, okumakla ülfetimiz acaba ne ölçüde?
İslam medeniyeti bir kitap medeniyetidir. Eski el yazma kitapların bir çoğunda bazı kelimeler okunamaz derecede silinmiş veya mürekkebinin dağılıp gitmiş olduğu görülür. Kitap alimi, ayaklı kütüphane Üstad Dursun Gürlek bunun sebebini, ilim ehli insanların okurken gözlerinden süzülen yaşlara bağlar. Osman Gazi’nin, Şeyh Edebalı’ nın evinde misafirken odada bulunan Kur’an-ı Kerim`e hürmeten sabaha kadar uyumamasının sebebi de ait olduğu gelenek ve medeniyettendir.
İnsan ölür eseri kalır. Günümüze gelene kadar nice insanlar bizim için binlerce eser kaleme almış ve bu dünyadan ebedi aleme göç etmiş. İhtiyaç duyulduğunda içindeki bilgileri seve seve bize öğretmek için, nice kıymetli zamanlar, uykular , yarenlikler, sıhhatler ve ömürler feda edilerek hazırlanan ve her biri eşsiz hazine değerinde olan bu kitapları okumuyoruz. Okusak da maalesef anlamıyoruz. Bırakın kitabı, 10-15 sayfalık günlük bir gazeteyi iki-üç dakikada bitirebilen hızlı! İnsanlarımızın sayıları ise oldukça kahredici bir çoğunlukta.
Yabancı bir yazarın; "Hiç okuma bilmeyen bir insanla, okuma bildiği halde kitap okumayan kimselerin arasında fark yoktur." sözünün doğruluğu tartışılamaz.
Dünyasında ihanet kavramı olmayan en sadık dosttur, kitaplar. Aslında bir ihtiyaç ve zaruret olması gereken kitap okuma alışkanlığı günümüzde maalesef sadece ders kitaplarıyla sınırlı kalmış, binlerce kelimelik zengin dilimizin 150-200 kelimesiyle ciltlerce kitap ve sayfalar dolusu akademik tebliğler yazılır hale gelmiştir.
İnsanın ne konuştuğu değil, nasıl konuştuğu ve konuşmada üslup çok önemlidir. Üslup, sözün cilasıdır. Bu kural artık dikkate alınmadığı gibi, son yıllarda özel radyo ve televizyonlarda ve sanal alemde kullanılmakta olan dilin, Türkçe’ye yaptığı tahribat ortada. Dilimizdeki musikiyi ve ahengi yok ettiler. Adeta deprem enkazı altından çıkma bu dil ve kavram dünyasına itilişimizin sebeplerinin başında, okuma alışkanlığımızın olamaması ve kültürel, tarihi ve edebi mirastan uzaklığımız geliyor.
Merhum Arif Nihat ASYA diyor ki:
“Ey okunmamış kitap, bir gün gelecek okunacaksın.Üzerine belki mavi, belki ela, belki yeşil gözler eğilecek. Ve seni okurken ağlayanlar olacak, gülenler olacak.
Gösterişsiz kapağının altında saflığını sakla ey kitap. Güzel yüzler, güzel sözler, güzel kirpikler göreceksin.O gün beklemeye değer.
Bu mevsim üşütmesin seni. Çiçekler gibi baharı beklemeyi bil.
Yaprakların bono değil, çek değil, fatura değil,banknot değildir. Yazık ki okunsan da anlaşılamayacağın çağlar, nöbetler geçirmekteyiz.
Yarın çocuklarımız çocuklarına, kelimelerinden adlar seçecekler ve taşıdıkları ada layık insanlar olacaklar. Gösterişsiz kabına bürünmüş uyuyorsun şimdi. Uyu ey kitap uyu. Günü gelecek uyanacaksın. Bir gülün, bir şark lalesinin açılışıyla açılacaksın. Rengin olacak, kokun olacak. Altın kanatlı arıların, kelebeklerin olacak. Bayrak tanıyacak seni. Toprak tanıyacak seni.Gözler, yıldızlar, dudaklar tanıyacak, okuyacak seni.
Yapraklarını kanat yapıp uçabilecek bir neslin geleceğine ben inandım.
Sen de inan ey kutlu kitap.”
Bazen dökülen göz yaşlarının ve pişmanlıkların hiçbir faydası yoktur.
Allah selamet versin Dursun Gürlek Hocamızı saygı ile anarak onun sözü ile bağlamak istedim:
"Ne mutlu kitaba uygun bir ömür geçirenlere. "
Hüseyin Gazi
YORUMLAR
Oku... Oku... Oku.!
Rabbimin ilk emriydi bu...
Yaradan rabbinin adıyla oku...
Bu vahiyle, Alem aydınlandı;
Bu vahiyle, cahiliyet sonlandı;
Bu vahiyle, Dünya nurlandı....
Oku... Oku... Oku.!
Beşikten mezara kadar oku...
Kurtuluş ancak bu...
Hocam yazınız mükenmel. affınıza sığınıp şiirimden bir kıta yazdım. Yorumum şiirimdir.
Saygıdeğer Hocam,
Verilen son istatistik bilgilere göre, ülkemizde okur yazar oranı yüzde 98' miş. Ve ne yazık ki, okuma alışkanlığı olanların sayısı yüzde 8.
Düşünceyi geliştirmek okumadan nasıl sağlanır bilmiyorum. Yine düşünceyi dile taşımak, düşündüklerimizi iyi ifadelendirmek, dildeki kullanım eksikliğini gidermek için okumak zorundayız diye düşünüyorum.
Dilimiz üzerindeki yabancı sözcüklerin istilasını anlatmışsınız.Bu konuda yetkili merciilerin acil önlem almaları gerekiyor. Görsel ve yazılı iletişim araçları, siyasetçiler dilimizi tahribata uğratanlar arasında ilk sıradalar.
Dilini ve dinini kaybeden milletler kimliklerini de kaybederler. Macarlar örneğinde olduğu gibi.
Çok anlamlı bir yazıydı. Bana düşen kadarını alıp ayrılırken selam ve saygılar bırakıyorum sayfanıza