- 998 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Piyanist
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kimse dinlemiyor. Yaklaşık bir saattir piyanonun başında. Umurlarında bile değil. Alışveriş merkezinin kuytu bir yeri ona ayrılmış. Tuvaletlere otuz iki adım, yangın çıkışına yüz adım, normal çıkışa... Önünden geçip gidiyorlar. Piyano çalan bir çift elin önünden geçip gidiyorlar. Üstelik bile bile eksik çaldığı üç notanın farkında bile değiller.
Giydiği lacivert takım elbise, uzun boyu sayesinde güçlü bir etki yaratıyordu. İki haftada berbat bir duruma gelmeden önce. Kravat iğnesinin canı cehenneme...
İlk olarak takım elbisesi kayboldu. Üstelik üzerindeyken. Çırılçıplak kaldı. Umurlarında bile değildi.Tam üç nota eksik çalıyordu. İkinci hafta vücudunu bulamadı. Elleri hariç. Elleri kalmıştı, o da piyanoyu çalabilmek için. Üç nota...
Sonraki hafta elleri de kayboldu. Yerini otomatik piyanoya aldı.
Sokaklardaydı artık. Müziği bırakmadı. Ufak bir org edindi kendine. Caddelerde, mahalle aralarında, şehirde, insanlara karışarak çalmaya başladı.
Önce elleri geri geldi, sonra vücudu, nihayet takım elbisesi. Kravat iğnesi önemsiz.
Takım elbisesini bir pantolon ve bir t-shirt ile değiştirdi.
İnsanlar onu dinlemeye başladı. Dinlenildiğini hissettikçe, müzik onaramadığı geçmişini onarmaya yaklaştı. Acıların üstünü örtmeden.
Ölene dek sokaklarda çaldı.
Ölmeden evvelki gece bir ses duydu:
“Sanırım Requiem, ama üç notayı es geçtiniz.”
Bakışlarını sese doğru çevirdi. Sokak lambasının ışığında, karşı apartmanın ikinci katında duran fesleğen saksılarının altında bir kedi konuşuyordu.
“Yine de çok güzeldi.”
Yağmur başlamıştı.
YORUMLAR
Dokunaklı bir yazı...
"Kimse görmek istemeyenler kadar kör ve duymak istemiyenler kadar sağır olamaz" derler.
Böyle farkedilmeyi bekleyerek kim bilir kimler hayatın çarkları arasında dilimlenip yok olmuşlardır. Gerçi farkedilmeyi beklemek yerine farkedilmeyi sağlayacak birşeyler yapmak da sanki biraz insanların kendi elinde. Ne dersiniz ?
Kurdelenizi kutluyor ve sevgilerimi bırakıyorum :)
Billur T. Phelps tarafından 7/21/2013 10:45:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu okuduğum hikayeye bir yaşanmış öykü de ben yazmak istedim tatilde akordion çalan tek kolu olmayan bir müzisyen vardı.Çalıyordu öyle kendinden geçmişçesine sonra bir çocuk geldi on yaşlarında yanına dediki eksik nota var çaldığınızda ama kimse farkında değil neden dedi adam çünkü dedi çocuk hiç kimse ruhuyla dinlemiyor hepsi sağır öylece şaşkın baktım çocuğun verdiği cevaba oysaki dinliyorum zannediyordum.. Kaleminize yüreğinize sağlık saygılarımla...
Bir insanı farkederek onu bulunduğu konumdan çıkarıp başka hallere dahil etseniz de ya da tam tersi olup onu görmezden gelerek kendinin farkına varmasını sağlamaya çalışsanız da sonuç bir olacaktır. Çünkü bir insan çevresindekilerin etkisi veya etkisizliği neticesinde aslında ne düşüncelerini ne de temelindeki olguları değiştirebilir. İnsanı bir nehir olarak kabul edersek, bu nehirin önünde saatlerce mücadele edip beklenilse bile nehir nehirdir akacaktır, asla durmayacaktır ;karşıya geçişimiz sadece buna bağlı ise de karşıya hiç geçemeyeceğimizi önceden bilmemiz daha doğrudur diyordu sanki yazınız.Bu düşünce biçimi herkesi olduğu gibi kabul edip, eksikliklerini söyleyerek takdir etme ve sevme olgusunu topluma yerleştireceği gibi; aslında her insanın kendini tanımlıyamıyor olmasının doğallığını çünkü aslında insanoğlunun kendiyle ilgili neleri yapıp neleri yapamadığını hiç bir zaman net olarak bilemeyecek olduğunun bir göstergesini de destekler gibiydi.
Derin düşüngeçler içinde birden çok birbirinden bağımsız konuya dalmak mümkün yazınızda.Hepsi ayrı ayrı incelenen felsefi konular olmakla birlikte tarafınızdan harikulade biçimde harmanlanmış,okuması keyifli bir yazı çıkmış ortaya.
Tebrikler
Saygılarımla