- 925 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Beyaz Kaplumbağa yahut Mutluluk
[ italiDeniz yoksa, mutluluk; denize değilde göle, göl yoksa,mutluluk; göle değilde bir su birikintisine taş atıp, taşın yaydığı dalgaları izleyebilmektir. Okyanus varsa eğer, mutluluk okyanusa bir çay bardağı su dökebilmektir. Hiç su yoksa yıldızlara taş atabilmektir mutluluk... Mutluluk, taş yoksa onlara dil çıkarabilmek, el sallayabilmektir bazen. Mutluluk bazende yıldızlara bakarak yürürken, önündeki park halindeki arabayı görmeyerek çarpıp sonra da kendi kendine gülerek uzaklaşabilmektir. Eski kartonlarda yatan bir sokak çocuğunun hayali yepyeni sert bir karton kutuda yatabilmektir ya hani, bir yazarın kütüphanede yatmak istedeği gibi, bir çiçekçinin rüyasında kendini çiçek tarlasında gördüğü gibi, bir çocuğun büyümeyi hayal ettiği gibi... Mutluluk, istemek ve hayal etmektir aslında...
Bir çiftçi var, bir yerlerde... Onun için mutluluk, tarlasında ki buğdayı hasat edip tarladan ayrılırken son kez tarlaya bakabilmek ve tarlaya inip kalkan kuşları gördüğünde çuvalının ağzından bir avuç buğdayı onlara atabilmektir.
Hani, kimisi der ya ’Altıma bir araba alayım, ölsemde gam yemem.’ Çoğunun istediği arabanın camını indirip dirseği dışarıda kalacak şekilde kolunu camın üzerine koyup son sürat dışarıyı izlemektir aslında...
Bir nine vardır, bir de kızı...Evladının mutlu olmasını ister nine. İstediği kişiyle, istediği yere gitsin ister. Kız yurt dışına gider, nine yalnız kalır. Bir süre alışamaz yalnızlığa. Bir gün bahçesinde yavru bir kaplumbağa bulur. Önce kaplumbağanın fasulyeleri yememesi için kaplumbağayı bahçeden uzaklaştırmak ister. Sonra vazgeçip bahçeyi ufak delikli bir telle ikiye böler. Bu sırada birde kaplumbağa kaybolmasın diye kaplumbağayı beyaza boyar. Ve bir nine, bir beyaz kaplumbağa bahçeli evde mutlu mesut yaşarlar.
Dünyada ki en büyük sarayın fotoğraflarını bir grup çocuğa gösterirler. Çocuklar hep birlikte önemli bir karar alırlar fotoğraflara bakarak:
O SARAYDA ÇOK GÜZEL SAKLAMBAÇ OYNANIR!
Bir çocuk için mutluluk oyundur aslında.
Adamın biri çocuğu büyüsün ister de ’Hayırlı evlat olsun yeter’ der.
Mesela o adamın iki tane oğlu var. Biri zengin, diğeri küçük... Adam kendi doğum gününde büyük oğlu kendisine araba alsın istemez. Ama küçük oğlunun getirip hediye ettiği bir tekeri kırılmış oyuncak arabayı sevgiyle alır eline.
Yine mesela, kadının biri kocasına bir konudan dolayı darılır. Kocasından gönlünü alması için ondan tek taş yüzük istemez. Hergün suladığı çiçeği kocasının saksısıyla birlikte kucaklayıp kendisine uzatarak ’İyi ki varsın.’ demesini bekler.
Kimi insanlar vardır işte. Mutluluğu uzakta aramazlar, küçük şeylerle mutlu olbilirler onlar.
Bilirler mutlu olmayı...
Ve mutluluk yakını görebilmektir aslında...
k ]
YORUMLAR
Bu yazıyı okuduktan sonra mutlu olmanın zor olmadığını anladım.Yüreğinize sağlık çok hoş bir paylaşım olmuş.Sevgiyle kalın...