- 1198 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
İNSANCA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
- Aslında her birimiz aynı dili konuşuyoruz “ dedi. “JAPONCA” Oysa ben o dili bilmiyordum. Ne kastettiğini anlayamadım. Her ne kadar konuşulanı anladıysam da, kast edileni anlayamamak ve anlatamamak derdini…
İki bebek ne güzelde anlaşıyorlar benim konuşamadığım dille ve iki medeni kocaman insan ağzından salyalar akıp köpürene kadar uğraş verdikleri halde anlatamıyorlar dertlerini.
Delikanlı, kız arkadaşı ile her zamanki buluştukları yere gitmek için hazırlanıyordu. Saçlarını taradı, kokusunu sıktı, aynanın karşısında sırıttı ve dişlerini kontrol etti. Yetmedi yan bir bakış attı kendisine, arkasını dönüp boynunu kırarcasına geri baktı ve hızlı adımlarla ilerledi varacağı yere…
Kızın abisi ve arkadaşları bizim çocuğu dövecekler, kızı yem etmişler sağa sola dağılmış bir yerlerde oturup bekleşiyorlar. Allah’tan çocuğu tanımıyorlar. Delikanlının her zaman ki geliş yolunu biliyor kız. Ve sevgilisinin onu her zaman nerede bekleyeceğini biliyor delikanlı. Bu defa kızın aynı yerde oturmadığını görünce, bir terslik olduğunu anlıyor delikanlı…
Kız görmedi bile sevgilisini. Çocuk; kıza ne oluyor diye sormadı o gün. Ama anlatmak istediklerini, birbirlerini görmeden, konuşmadan anlattılar birbirlerine. Gönül dağı yağmur ile boran olmuş. Kalpten kalbe giden yolu bulmuşlar. Ölüm ile ayrılık tartılmış ve ayrılık elli gram fazla gelmiş. Ama ölenin hali sorulmamış…
- Aslında aynı dili konuşuyoruz… “JAPONCA”
Zat-ı muhteremlerden biri, Mevla ile konuşmak demek; Kur’an-ı okumak değildir sadece demişti.Kur’an-ı mahreçsiz, tecvidsiz bir dille okumak, Arapça dan ileri gitmez, Mevla’yı anlamak , onunla konuşmak için Rab’ca bilmek gerekir diyor. Nede güzel söylüyor. Anlıyorum galiba söylenmek istenileni. Daha da bir seviniyorum. O zaman diyorum,insanlarla konuşmak ve anlaşabilmek için, kendi dilleriyle hitap etmek, sadece o dili seslendirmekten ileri gitmiyor. İngilizce, almanca vs.vs. Heyt hat bizim İNSANCA bilmemiz gerekiyor. Anlıyorum ve tebessümü görebiliyorum…
Bir erkek olarak geçmiş zamanın bir diliminde aklımda kalan bir derginin adı beliriyor “ KADINCA” Bilmem bana hangi yönüyle hitap etti acaba )) Birde daha sabi, sübyan bir çocukken, bankalar henüz elektronik led lambalar ile sıraya sokmamışken bizleri, içeri girer ve öyle bakardım bankadaki banko memuruna… Hiçbir şey demeden bir dergi çıkarır verirdi bana. Hiç konuşmadan anlarlardı ne istediklerimi. Oysa şimdi hiç kartım olmadığı halde, borcunuz var diye arayan memura anlatamıyorum derdimi. Annemin zamanında da trenden gazete atarlarmış, şimdi gazete okuyan yok trenlerde…
Son olarak;
- Hayal kurmak bedava dedim, aynı bakmak gibi. Sonra düşündüm de bakmanın bir bedeli var. Ama bu dünyada, ama ahrette. Halbuki hayaller sıfır masraf. Kötü bir düşünce kaplarsa hayallerini, gerçekleştirene kadar mesuliyet yok. Ama iyi bir şeyse düşündüğün, ol zaman başlıyor yazmaya kiramen katibin iyilik hanesine.
Ben insanca konuştuğumuz bir dönemi hayal ediyorum şimdi. Ve bir tebessüm bırakıyorum Cuma’nın yaklaştığı şu saatlerde.
Eyvallah…
YORUMLAR
Hayal etmek güzeldir, yaşamdan beklenenin ne olduğunu tespit etmede her daim destektir. İnsan olarak dünyaya gelmek varoluş kaderimizdir ; insanca yaşamak ise bizim seçimlerimiz, yaptıklarımız doğrultusunda gerçekleşecek bir yaşam biçimi olunca içimizde sıraya koyduğumuz önceliklerle insan gibi davranabilmek gittikçe zorlaşmaktadır her birimiz için. İnsanları kurtaracak olan şey vurguladığınız üzere (tek ortak dil) dışımızdakileri çözümleyebilmemizi sağlayacak olan Yaradan'ı yüreğimizde tutabilme becerimizdir.Elimizdeki bu tek gerçeğe saygı duymak ,O'nun gösterdiği ışıklı yoldan yürümeye çalışma gayretini güncel tutabilme inceliğimiz olacaktır bir insan olarak...
Bu kapsamda yazınızı çok anlamlı ve başarılı buldum gerek sunuş biçimi gerek verilen net örneklemelerle.
Kaleminiz daimi olsun
Saygılarımla
İpekyildiz tarafından 7/20/2013 3:42:50 PM zamanında düzenlenmiştir.