KRİSTAL TAŞ
Elimde bana verdiğin o kristal taş.Benim için dünyanın en değerli şeyi. Saklamaktan hiç vazgeçmedim biliyor musun !..
Yıllardır özenle saklıyorum.Bir yüzükten mi düşmüştü acaba? Yada yolda mı bulmuştun bilemem.
Arada elime alıp koltuğa uzanıyorum.Neler görmüyorum ki içinde.Sen varsın orada ,gülen siyah gözlerinle!
Çocukluğum geçiyor aniden içinden ,ağlamalarım ,gülmelerim ,anılarım.Ben senin mahalleye çıkmanı bekliyorum.Sen camdan beni görünce hemen babana gidip ,beni dışarı indir baba diyorsun.Tekerlekli sandalyeyle gülerek hızla geliyorsun.Seni görünce kalbim çarpıyor yine.Neden gözlerin bu kadar güzel ki!
O beton kenarları aşman zor oluyor herzamanki gibi.Aslında sana yardım etmek istiyorum ama biliyorum ki bu hiç hoşuna gitmez.Onun için sen arabandan kalkıp duvara oturmaya ve diğer tarafa geçmeye çalışırken sana hiç bakmıyorum.Arada bana bakıyorsun biliyorum ,merak etme sana hiç bakmıyorum ama başım önde o duvarları örenlere kızıyorum.
Yine bütün mahalleye aldığın hediyeleri dağıtıyorsun.Bir tane bana gelsin diye biliyorum.Sen hep onlarla konuşuyorsun.Hiç yanıma gelmiyorsun.Bende zaten hiç sana bakmıyorum ,ama valla değil.
Anlattığın her şeyi duyuyorum ,zaten biliyorum hepsini bana anlatıyorsun.Ben de sana anlatıyorum çünkü.Dünyada tek sen varsın benim için,biliyorum senin içinde ben.
Sen bazen koltuk deynekleri ile top oynuyorsun.Düşeceksin ve mahçup olacaksın diye çok korkuyorum ama sen sürekli gol atıyorsun,inanamıyorum.Her attığın golde bana bakıp gülümsüyorsun ama ben sana karşılık veremiyorum,,öylesine gerginim .Sadece senin mutlu olduğuna mutlu oluyorum.
Sonra sen tekerlekli sandalyeye binip hızla ilerliyorsun.Gideceğini sanıp üzülürken birden geri dönüyorsun.Defalarca hızla dolaşıyorsun.Koşmak mı istiyorsun yoksa?
Bak baban çağırıyor yine camdan.Gelip alayım mı diyor .Çünkü eviniz asansörsüz.Sen biraz bozuluyorsun.Merak etme ben hiç duymuyorum bunları.Tam baban çıkınca ben arkamı dönüp arkadaşlarımla konuşuyorum.
Sonra sen gidiyorsun ,yine o duvarı aşarken , ben güya çok meşgul oluyorum.Senin sadece apartmana girdiğini görüyorum.Oradan baban seni kucaklayıp beşinci kata çıkarıyor.Araban altta duruyor galiba.
Eve çıkınca ilk işin cama çıkmak oluyor.Camdan beni izliyorsun.Yanıma gelip benimle konuşan olunca kaşların çatılıyor.Beşinci kattan bile suratının asıldığı belli oluyor.Seni kızdırmamak için yanımdaki çocuğu kovuyorum.Mutluluğun ,mutsuzluğun her şeyin cama yansıyor.Senin üzülmemen için elimden geleni yapıyorum ,fakat olmuyor .Seni daha fazla üzmemek için hızla eve gidiyorum.Sen biraz kızgın ,ben biraz buruk ama olsun en azından birazdan bitecek diyorum.
Seni düşünüyorum yoksa bana kızıyor musun?
Babana cennette ayaklarının yine aynı olup olamayacağını sorarken ,mutlu bir cevap alıyorsun.Yok diyor, cennette herkes en mükemmel haliyle olacak.
Ben bilemiyorum ,hiç bilemiyorum ama hiçbir şeyi artık bilemiyorum.
Sen bana yürüyebildiğim için kızmıyorsun değil mi?
Kızmadığını biliyorum ama ben kendime çok kızıyorum .Neden mi? Çünkü yürüyerek senden uzaklaşıyorum.Bunun farkındayım benim yürümem ,senin yürüyememen bizi uzaklaştırıyor.Beni değil ama seni öyle.
Ben şimdi yürüyebildiğim için kendime çok kızıyorum .
Bütün bunların arasında, kristal taş yüzüne mavi ,kırmızı ışıklar yayıyor.Bu hikayenin sonunu görünce ,taşı fırlatıp duvara kırmak istiyorum ama senden kalan tek hatıra ve içinde sen varsın ,kıyamıyorum!..