YAPMA ARKADAŞ
İyi yazmıyorsun arkadaş.
Kötü derecede/biçimde saçmalıyorsun.
Satırlar yazdığını sanıyorsun ancak KOCAMAN KOCAMAN yanılıyorsun.
Ne dediğinden anlaşılır bir cümle yok.
Neler söylediğinden mivaylayan sabah kedilerin de bir şey anladığı yok.
Havalı havalı takılıyorsun gibi.
Burnunla hayatı izliyorsun gibi.
Kimseyle usulca oturup, edebiyatı tartışmıyorsun.
Uzun soluklu tartışmayı, bir konudan aydınlatarak bahsetmeyi, bir olayı detaylı anlatmayı, bir çocuğu güldürmeyi, bir taşa selam vermeyi, bir yaşlıya yardımda bulunmayı, yüreğindekileri herkesle paylaşmayı, yolculuk yaparken yol arkadaşı edinmeyi, şehirleri komplike dolaşmayı; bilmiyorsun.
Bilmiyorsun.
Bildiklerin yalanlardan ibaret.
Bildiklerin değişken yapıda.
Düz bir çizgide yürüyorsun.
Çok inatçısın.
Her halini aşka bağlıyorsun.
Bütün seslenmelerin sevgiye dair akıyor.
Gözlerini tam açmıyorsun arkadaş.
Sıkıntıların var.
Ruhun sakatlanmış gibi.
Daldan dala bir atlayışın var bu hayatta.
Kendine verdiğin sözleri tutmakla kalmayıp, yeni sözler çiğniyorsun ayaklarınla.
Yerin dibini öpüyorsun hemen hemen her gün.
Gündüzlere erken kalkmıyorsun.
Geceleri sabah etmekle aya ve yıldızlara haksızlık yapıyorsun.
Yapma.
Etme.
Yazıktır.
Günahtır.
Sana.
Mehmet Selim ÇİÇEK
19 Temmuz 2013, Kızıltepe
YORUMLAR
Yazan her insanın fark edebileceği bir ayrıntı vardı. Devamı gelmesi dileğiyle, sevgiler...
Yazı üzerinden pek çok yöne ayrılmak mümkün. Kendisine bakmalı insan en fazla evet. Kibirden hep uzak olmalı. Oturduğu koltuğun, cüzdanındaki şişkinliğin, her sabah anahtarını çevirdiği kapıların ondan ne denli uzakta durduğunu bilmeli aslında.
Dünyanın sahibi sanıyor bazılarımız galiba ve varlığımız da olmasa, dünya boş ve manasızlaşacakmış gibimize geliyor. Çok ciddiye alıyoruz kendimizi. Başkalarının düşüncelerini umursamıyoruz. Önemli de değiller, çünkü biz en iyisini biliyoruz.
Hele edebiyattan söz açılınca mangal da kül de bırakmıyoruz ortada. Yazdıklarımıza dil uzatanın dilini koparıyoruz. Kopardığımız dili ayaklarımızın altına alıp eziyoruz. Üzerine katran döküyoruz. Yetmiyor, yalana batırıyoruz.
En iyi aşık biziz. En uzun bizim sevgimiz soluk alıp veriyor kainatta. En düz biziz. En ben biziz. Çuvaldız dese biri, iğne dese, biz dese? Nemize lazım? Dedik ya biz her şeyin en iyisiyiz?
Anlayana sivri sineğin sazlığı, anlamayana d avul ile zurnanın azlığıydı yazı. Ne acı ki anlamayanların sayısı hep anlayanlardan fazlaca olacak.