- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sen Bende Var Oldukça
Sen Bende Var Oldukça
Sen bende var oldukça kanatlanıp uçmak istiyorum, dört duvar arasına kapatılsam da. Türkü söyleyip oynaşan insan sürüleri arasına karışırım, eğlencenin dibine vurarak. Dudağımda adından iz, kurumuş toprağın suyu araması gibi beklerim seni. Hayat en bilindik yalanlarıyla alev alev üzerime gelse bile, senin gücünle söndürürüm avuçlarımın arasında.
Bir kadeh sessizlikle doldururum anılar arasındaki nefes alışlarımı. Sen atlas yorganlara sarılmış sefanı sürerken evrenin bir köşesinde, ben bendeki varlığınla savrulurum en koyu fırtınalara. Üşümüş parmak uçlarım senin dokunuşunla ısınır.
Aşırı sevgiden doğan içkinin sarhoşluğunda silahı elinden alınan savaşçı gibi kalsam da, korkularımı senin gözlerin engeller. Ben olurum senin yarı ışıltılı görümünde, düşlerin gerçekliğinde yaşarım. Her adımımda biraz daha sen olarak yürürüm acımasızlığın sevgisizliğin volta aldığı şehirde.
Senli günlerin özlemiyle, yürüdüğüm yol yol değil, sanki bataklıklarda dalıp dalıp çıkıyorum. Bütün özgürlüklerim senin olsun, senin olsun senli günlerim. Bırak sensizliğini ben çekerim, derinliği belirsiz sularda vurgunları yaşayayım. Dağınıklıklar içindeki bütünlüğü derinleşirken yüzeye yayılsın duygularım.
Sen bilme bunları, gücün tükenişliğinde yaşanan nefes darlıklarını, görmenin geçici kıvancı içinde yerde yuvarlanmaları. Zemheri ayazında ki titremeleri, güz rüzgârlarında oradan oraya savrulmalarımı bilme. Kapat gözlerini ruhumun derin yaralarını görme, kaybolan nefeslerdeki sözcüklerimi n haykırışlarını duyma. Güvenin kelepçelerinin kırıldığı günlerin acısında yandığımı hissetme. Bendeki sevdanın büyüklüğünü görmek için bırak yüreğin gözlerini açsın. Bırak gözlerin derinlerdeki yaraları görsün ama sen bilme.
Sevda tohumlarını ektim yüreğinin en bakir yerlerine saflığın çıplaklığında gördüğüm duygularımı. Yürek suyu ile suladım büyümesi, boy verip gelişmesi için. Gözlerimin sahrasına yağan yağmurları biriktirdim kıraç toprakların suyu beklemesi gibiydi senin gelişlerindeki ruhumun sevinci. Dağınıklıklar içindeki bütünlüğü, görmenin geçici kıvancı altındaki yuvarlanmaları yaşatıyordu senli hayaller bile.
Bardağım dolu masam boş gitmeler sana hüzün bana kalsın. Şimdi hayatın en bilindik yalanlarını bir bir sana anlatmayacağım sen zaten bunlarla yaşayanlardansın. Gözyaşlarımla suladığım yürek bahçemde büyüyen sevdada ağlayan ben, meraklanan yine bendim. Seni en çok özleyende bendim, senin için yarınların umudunu büyütende bendim. Tüm yaşananları inkâr eden ve umutları körelten bu sevgiyi yok sayan sendin.
Hayatımın en güzel anlarını karanlık kâbuslara çevirdin. Her yalancı gülüşün ardından sen çıkıyorsun. Sığındığım her limanda senden izlerle karşılaşıyorum, ihanetin ve sevgisizliğin izleri. Sahte gözyaşlarının doldurduğu göz çukurları ve onlardan arta kalan yalancı tebessümler. Dudak kenarındaki hüzünlerime hiç biri ilaç olmuyordu. Bir martı kadar hüzünlü bir martı kadar özgürüm demiştim bir arkadaşıma. ‘’Hüznünü anlarım ama martının özgürlüğü bulunduğu liman kadardır’’ demişti. İşte o zaman anladım ki evet ben uzaklarda kaybolduğumu zannederken hala senin kıyılarındaki denizlerde dolanıyordum.
Gururunu bıraktığın yüreğim hala senli günlerin esaretinde büyüyor hala, senli günlerden koptum derken vazgeçilmezliğim olarak karşıma çıkıyorsun. Kaçıp kurtulmak istedikçe ayağından ökselenmiş kuş misali senin çevrende dolanmaları yaşıyorum. Uzunluğu, senin sınırlarından uzağa izin vermeyecek kadar, senden uzaklaştıkça tekrardan sana doğru çekiliyorum.
Aslında demirleyeceğim yer burası değil. Tüketilmiş ömrümü tekerlekli sandalyeye oturtup, hayatın ardındaki sinsi sevdalara çelme takmalıydım. Kopartmalıydım sevmenin çaresizlikleriyle düğümlenmiş zamanların bağlı çarklarını.
Yalanlardan, riyalardan uzak, sevgiye ömür adayan çocuk ruhumu bulmaya gidiyorum, senden kalan kırıntılarla. Sevgiye inanmışlıkla dolu bir yürek ve benim kırıklıklarımı, döküntülerimi toparlayacak bir sevda bulmaya gidiyorum… Yalnızlığımı avuçlarıma alarak..
22.07.2012
Fatma Avcı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.