- 812 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Düşlerimden Damlalar
Hüznü çok yakındı sabahın,derin bir karanlıktan uyanmıştı gün.Ve kekik kokusu değmişti rüzgarın tenine...
Bir söz düşümü aydınlığa bürünmüştü bir kuşun kanadında ve kekik, reyhan kokulu yollara düşmüştüm erkenden...
Dil bülbülü çileli; gurbetti özlediğim, ne gitmelere uzak, ne gelmelere yakındım...
Kızıl karanfil umudun yeşerdiği yerlerdi buralar,çalılara takılı eski kumaşların olduğu.Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yol ve yalın ayaklı, siyah perçemli çocuklar....
Burada suyu ateşe koyarlar, ateşi suya...Gidişi dönüşlere,varlığı yokluğa sayarlar, geceyi gündüze...
Göçmen kuşlara benzer burada insanlar.Ne bu gün,ne yarın,ne sonrası,ne dün, ne de öncesi,bir çatı yıkıldığında üşüyen kuşlara dal olur, bahar olur...Yapraksız bir ağaçtan düşer yarınlar...
Masalmış gibi başlar burada oyunlar.Mor dağlara konar hüzün, kara bağlamıştır sevdalar ve gövermiştir menekşeler...Çoğaldıkça sızısı, kozasında ölür kelebekler ve kız çocuklarının kucağında bez bebekler...
Kırık dökük değildir yine de umutlar.Derin vadilerde güler,derelerin gözleri.Ağaçlar dokunur genç kızların saçlarına, yıldızlar ellerine, gözlerine ay...
Allı, morlu, yeşilli ve baharlıdır her sözleri.Bir çiçeğin dostluğuna tutunurlar çünkü, bir kedinin mırıltısını severler.O yüzden; kuzey bakışlı rüzgardan çevirince yüzünüzü, ötesi aydınlıktır yamaçların...