- 804 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
suçsuzum
Ben Suçsuzum
Günlerdir evindeki,kendine ait ve çocuklarına ait eşyaları toplayıp,annesinin evine götürüyordu.En sona kendine ait çekmeceleri boşaltmak kalmıştı.Her açtığı çekmeceden sabun kokusu ve küçük lavanta keselerinin kokusu burnuna geliyordu.Burnuna çekmecelerden gelen kokular artık onun için hiçbir şey ifade etmediği gibi içini bulandırıyordu.Eşyaları yavaşça valize yerleştirdi.Sonra dikiş kutusu,iğneleri,yünleri geldi aklına acele ile onları başka bir valize yerleştirdi.Bu evde kendine ait bir toplu iğnenin kalmasını bile istemiyordu.Oysa bu evde ömrünün en güzel on yılını yaşamıştı.Kendi kendine “ yaşandı ve bitti “ diye söylendi.Bitmişti her şey,yaşanılacak bir şey kalmamıştı ,bundan sonra eşi hayatında olmayacaktı.
Oysa birbirlerine deliler gibi aşık olmuş,evlenmişler,evlilikleri on yıl,sevgi,saygı güven,arkadaşlık içinde geçmişti.Ayrı kaldıklarında her zaman özlemişlerdi birbirlerini.İki tane çocukları olmuştu.Hatta üçüncü çocuğun adı geçmeye başlamıştı evde.Her şey güzeldi.Arkadaşlar,dostlarla, birlikte yenilen akşam yemekleri,yaz tatilleri,sinemadan tiyatroya,tiyatrodan konsere,eşinin ailesi,kendi ailesi,arasında,koşturmaca içinde geçiyordu günleri.
Mutluydular.
O kadın.
Bir yılan gibi girmişti yuvalarının içine,
Çok yakın bir arkadaşı “Kocanın bir başka kadınla ilişkisi var “dediğinde,inanmamış “Sen! ya şaka yapıyorsun,ya da; iftira atıyorsun” demişti.
Kocasına o,kadını sorduğunda kocası,hiç saklamamış “Senden başka bir kadına aşık oldum,bir yıldır birlikteyiz” cümlesini duyduğunda,dünyası başına yıkılmış,boşanmaya karar vermişti.
Kocası,ondan boşanmayı hiçbir zaman istememişti.Boşanma davası açarsa Onu Öldürmekle tehdit etmişti.Özellikle hiçbir gelirinin olmaması,hele de çocuklarından ayrı kalmak düşüncesi, onu zorluyordu.Kocasının tehditlerinden çekindiği de yoktu.Son derece öfkeli bir yapıya sahip olan kocasının O’ nu öldürebileceğini de biliyordu.
Bir yıldır kocanın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu bilerek aynı evde yaşamaya devam etmek,O ‘ nu çileden çıkarıyordu.Kendini iğrenç bir yaratık olarak görüyor,kendisini zavallı ve çaresiz bir insan,gibi hissediyordu..Öfkeli kocasından saklı gizli iş aramaya başlamıştı.Kocası eve geldiğinde çok büyük kavgalar çıkıyor,camlar kırılıyor,kapılar çarpılıyor,hatta “boşanacağım” dediğinde kocasından dayak bile yiyordu.Hayat bu çekilmez evlilik nedeni ile gün geçtikçe,zorlaşıyor, nefes alamayacak durumda hissediyordu,aldığı nefes yetmiyordu. .Boğuluyordu.Bir cendere içinde hissediyordu kendini.Çıkmaz sokakların içinde kendine yol arıyordu.Bulamıyordu.
Yılan kadın,farkında olmadan O’ na çok büyük bir iyilik yapmıştı.”Karını boşa,beni nikahına al” dediğinde kocası, Yılan kadının teklifine çok sevinmiş ve O ‘ nu boşamaya karar vermişti.
Kocasının başka bir kadına aşık olduğunu biliyordu;ama o kadın istedi diye büyük aşkla evlendiği karısını boşayacağını da hiç düşünmüyordu.
Kocası” seni boşayıp,o kadını nikahıma alacağım.” Dediğinde bir kez daha yıkıldı, O anda kocasından nefret etti, onu bir fare kadar iğrenç buldu.Çok fakir annesinin evine iki çocuğunu yanına alarak ,yerleşti.Annesi ile birlikte yaşamaya başladılar.Kocası işe gittiğinde eve gelip kendisine ait eşyaları taşıyordu.
Saate baktı,kocasının eve gelme vakti yaklaşıyordu.Odaların hepsini dolaştı.Halıları,koltuk takımları,perdeleri hepsi ona aitti,eşyaların hepsini kendisi seçmişti.Ağlamak istedi; vazgeçti ağlamaktan,Kader değildi yaşadıkları,bir zalim yılan kadının ve kocasının vurgunuydu.Ağlamayacaktı.
Mutfağa gitti,dolap raflarındaki kırmızı kahve fincanlarını gördü,çok beğenerek almıştı fincanları, Onları da almak istedi,Acele bir şekilde, kağıt havlularla sardı fincan takımının her parçasını,valizin fermuarını açıp dikkatlice yerleştirdi.
Kocası zengindi,ondan yüklü bir tazminat alarak,intikam alacağını; kocasına söylediğinde,son derece cimri olan kocası,”tazminat davası açarsan seni öldürürüm” diye rezil bir şekilde onu tehdit etmişti.,Tazminat davası açmakta kararlıydı ve kocası da bunu biliyordu.Birden yüreğini korku kapladı,evden hemen çıkmak için sokak kapısını açtı.Kocası ile kapıda karşılaştı.
Kocası en sevecen tavrı ile,valizleri aşağıya,indirmesine yardım etti.Şaşırmıştı.Kocası son derece saygılı davranıyordu.Valizleri arabaya yüklemesine ses çıkarmadı.Belli ki kocası O ‘ nu annesin evine götürecekti.Zaten iki tane çok büyük valizi taşımak için taksi çağıracaktı.
Hiç konuşmadan arabanın önüne binip oturdu.Kocası arabayı çalıştırdı.Bir müddet sonra kocası:
-Biliyorsun,yarın ki mahkemede boşanacağız,umarım bir sorun çıkarmazsın?
-Hiçbir sorun çıkarmayacağım,rahat ol,ben senden boşanmayı, O kadınla ilişkin olduğunu,söylediğin gün istemiştim.
-Peki tazminat istemekte kararlı mısın?
-Evet, kararlıyım.
Kocası öfkelenmişti karısının cevabına,Arabanın yönünü değiştirerek,hızla şehir dışına doğru ilerlemeye başladı.
Yinede kocasının,açacağı tazminat davası,nedeniyle O’ na kötü bir şey yapabileceğini,düşünse de inanmıyordu.Ne olursa olsun,iki çocuğunun annesiydi.Bir ara panikle,
-Nereye götürüyorsun beni? Diye sorsa da,kocası cevap vermemişti.
Aralık ayının,soğuk ve kar tanelerinin uçtuğu,alacakaranlıktan zifiri karanlığa dönen köy yolunda hızla ilerleyen aracın içinde korkmaya başlamıştı.Karanlık,bir köy yolunun sağında ve solunda korkunç görünümlü çam ağaçları ve yalnızlık vardı.Kocasının onu şehir dışında sessiz bir köy yoluna götürmesinin tek bir nedeni vardı.O ‘ nu öldürecekti.Aracın kapısını açıp kendini aşağıya atmak istedi,kapı kilitli olduğundan kapıyı açamadı.Artık sesi çıkmıyor,kalp atışlarını duyuyordu.Araç geniş bir alana geldi ve durdu.
Aracın durduğu yeri çok iyi biliyordu.Her yıl festival düzenlenen bir yerdi.Derenin suyu şırıl şırıl akar çocuklar piknik alanında salınacaklar da sallanırdı.Mangallar yakılır, halk oyunları oynanırdı.Özellikle bu dere hakkında çok korkunç olayları ninesinden duymuştu. Dere kenarında piknik yaptıkları bir gün “Savaş dönemlerinde bu dereden, günlerce insan kanı aktı” demişti ninesi.Bu lafı duyduktan sonra bir daha dereye hiç girmemişti.
Yoksa kendi kanı bu derede mi akacaktı?
Kocası arabadan hızla indi ve arabanın bagajına doğru yürüdü,İçgüdüsel olarak yola doğru kaçmaya başladı.Kocası arkasından “Dur” diye seslendi.Durdu,arkasına baktı kendisine doğrulan tüfeği gördü.Korktu,az sonra ölecekti,çocukları aklına geldi,ne yapabilirdi ki o anda,Kocası öfke ile:
-Tazminat alacaksın,öylemi,geber de gör gününü.Diyerek üzerine doğru yürüyordu.Bir kangal köpeği aniden ortaya çıkıp kocasının paçasını ağzının içine aldı.Kocası dengesini kaybedip yere düştü.Koşarak tüfeği eline aldı ve kocasına tek el ateş etti.Beyaz kazağı kan içinde kaldı.yerde solucan gibi kıvranıyor bir şeyler demek istiyordu.
Çıldırmış gibi yola koştu.Titriyordu,kocasını öldürmüştü.Karanlık caddede hızla koşmaya başladı.Bir kaç araba onu görse de almamıştı.Her yer zifiri karanlıktı,yalnızdı,nereye gideceğini,ne yapacağını bilmeden koşuyordu.
Bir ara dinlenmek için yol kenarına oturdu.Karşıdan bir dolmuş ışık yakarak ona yaklaştı tam onun önünde durup kapıyı açtı.Hızla arabaya bindi.Elinde tüfeği gören otobüs şoförü afallamış bir halde ona bakıyordu.Kahkahalar içinde, ve göz yaşları içinde,
-Ben kocamı öldürdüm,nereye gideceğimi bilmiyorum.Dedi.
Şoför O ‘ nu şehre çok yakın bir mezarlığın yanında bıraktı.
-Abla buraya kadar getirebilirim seni,yoksa bende olaya karışmış olurum, diyerek hızla uzaklaştı.
Mezarlıkta tek başına kalmıştı,oysa ne çok korkardı mezarlıktan,artık korkmuyordu,kahkahalar atarak ağlıyordu.Hızla karakola doğru yürümeye başladı.
Karakolun merdivenlerinden koşarak çıktı.Bir polis hemen elindeki tüfeği aldı.”Derdin nedir” diye sordu…
-Ben kocamı öldürdüm”
Hiçbir polis inanmıyordu.zayıf, çilli suratlı minyon,kısa dik sarı saçlı sevimli bir kadının kocasını öldüreceğine,Zorlukla inandırdı.Ekip arabası ile birlikte olay mahalline gittiler.Bir polis
-Yaşıyor ölmemiş diye bağırdı.
Ölmediğine çok sevindi.İyileşecekti kocası,
Hemen ambulans çağırıldı,Doktor muayene etti ve müdahalede geç kalınmış,son nefesini az önce verdi. Kurşun yarasından değil,kan kaybından öldü.
Bunu duyduğunda yeniden bir hüsran yaşadı,Başı dönmeye başladı,önce her taraf sarı oldu,griye döndü ve en sonunda karanlık oldu.Dizlerinin üzerine düştü,bayılmıştı.
Az ötede kangal köpeği olayları izliyordu.Kocasının bacağını ısırıp onu yere düşürmekle,olayların akışını değiştirdiğini bilmiyordu.