- 1449 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
KORKMUYORUM…SUSMUYORUM…İTAAT ETMİYORUM
Resme bakıp da ‘’Yine mi siyaset’’ demeyin lütfen…Niyetim siyaset yapmak değil…Vallahi de billahi de hani arının deliğine çöp sokan olmasa zaten en nefret ettiğim şey olan siyasete hiç bulaşmayacağım da ahhh Ahhh.İlle birileri benim şu koca kellenin elli dokuz sene önce bıngıldaklı olan kısmını attırıp duruyor. Yoksa ne güzel efendi efendi mizah yazacağım.
Neyse…
Söz verdik bir kere…Bu sitede siyasi bir şey yazmayacağım dedik.
Efendim bu yukarıdaki yazı bana boşandığım eşimle son günlerimi hatırlattı.
-Hanım bak..Böyle olmuyor. İnsan bir yere gideceği zaman kocasından izin alır. En azından söyler nereye gideceğini…
-Ne yani bir de senden izin mi alacağım?
Yahu biz anamızdan, babamızdan öyle gördük. Hatun kısmısı bir yere gideceği zaman kocasından izin alır. En azından söyler şuraya gideceğim diye.
-Elbette izin alacaksın. Ben senin kocanım. Eskiden alırdın.
-Eski çamlar bardak oldu..O eski kafaları at sen at..Kaçıncı asırda yaşıyoruz.
-Asrının da milenyumunun da içine ettirme beni.
-Beni korkutamazsın..Korkmuyorum senden.
-Benden kork demiyorum…Saygı duy bana…Korkmanı değil saygı duymanı istiyorum senden.
-Sen beni öp de başına koy..Ne kadınlar var bu dünyada. Sen bulmuşsun da bunuyorsun.
-Eee..Sen benden korkmuyorsun, ben de senden korkmuyorum doğal olarak. Ne olacak bu işin sonu?
-Ya derdin ne senin? Niçin huzursuzluk çıkarıyorsun?
-Ben mi huzursuzluk çıkarıyorum..Asıl sensin huzursuzluk çıkaran.
-Benim huzursuzluk çıkarma gibi bir derdim yok..Karın ağrısı olan sensin.
-Tamam..Uzatmayalım..Uzattıkça kötüye gidiyor bu durum.
-Beni susturamazsın. Susmayacağım…O eski cahil köylü kızı öldü.
Velhasılı yukarıdaki resimde taşınan pankartlar aynen bizim evde taşındı sanki bundan tam altı sene önce.
KORKMUYORUM…SUSMUYORUM…İTAAT ETMİYORUM.
Eeee..Benim başım kel mi ( Ki değil, biliyorsunuz ) Ben de korkmuyorum. Susmak mı? O bir söylerse ben on söylüyorum….O itaat etmiyor da ben mi itaat edeceğim anasını satayım? Ben de itaat etmiyorum.
Bir çocuk şarkısı vardı hani..’’ Köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi/ ha ha hay, ha ha hay, ha ha ha ha ha hay/ İnatçı olmak imiş ikisinin de suçu /ha ha hay, ha ha hay, ha ha ha ha ha hay/ Aynen o misal.
15 Mayıs 2007
Birlikte bir kafeye gidip baş başa oturduk..Tost yiyip çay içtikten sonra kolkola mahkemeye gittik.
Evlenmek için onca zahmet, kaçırarak evlenme olayı, dört tane çocuk hiç birisi artık önemli değil…Önemli olan tek şey var: KORKMUYORUM..SUSMUYORUM..İTAAT ETMİYORUM…
Sırf bunu ispat edebilmek için...
Yirmi beş sene süren bir evlilik beş dakikada bitti..Evet sadece beş dakikada çeyrek yüz yılın üzerine bir sünger çekiverdik.
Ben artık yemeklerimi kendim yapmaktan, bulaşığımı kendim yıkamaktan, çamaşırımı kendim yıkayıp asmaktan, ütüden ve saireden korkmamıştım..Sırf bunlar yüzünden susmayacaktım, itaat da etmem de gerekmiyordu. Aynı şekilde hatun da ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duramayacak olmaktan korkmamıştı, böyle bir kaygı için susmayacaktı ve itaat etmesine de gerek yoktu.
Peki evlilik sadece bunlardan ibaret miydi? Değildi elbette ama kimin umurunda.
Altı senedir kendi halimizde kavrulup gidiyoruz işte.
Bu gün yukarıdaki resmi gördüm benim hala oğlunun face book sayfasında…O da benim durumumda. Yalnız bir farkla..O ‘’ Ne mutlu Türk’üm Diyene ‘’ Davasında hâla
La oğlum yedi senedir sen de ben de abazayız…Türklük mü kaldı? Gerçi Abazalar da Türk ama onların ‘’ Ne Mutlu Türk’üm diyene ‘’ Şeklinde bir davaları yok.
Biz yaşlandık..Bu gün var yarın yokuz. Lakin gelecekten endişeliyim. Baksanıza hiç kimse korkmuyor, hiç kimsenin susma gibi bir niyeti yok. İtaat ise asla düşünülen bir mefhum değil…
Anlaşılan âtide abazalar saracak yurdumu.
NOT: ÜSTTEKİ MEKAN KADIKÖYDÜR…PEK ÇOK YAZIMDA YER ALAN MEKANLAR YANİ…GÜZELDİR KADIKÖY…
YORUMLAR
Sami Hocam sizin güldüren muzip yanınızı bildiğimden gülümseyerek geldiğim sayfadan hüzünle çıkıyorum.İlk ayrılan sizler değilsiniz tabi ki..Şu var ki;Evlilikler eskidikçe ya da saygılar azaldıkça birbirine tahammül gücü azalıyor sanıyorum.Zaman zaman her evde de olduğundan eminim..Aslında çözülemeyecek bir şey değildi.Örneğin;Şiire ilk başladığımda eşim bilgisayara oturmamdan çok rahatsız oluyordu.Bilgisayarımı onun yanında ona dönük açarım ki ne yaptığımı bilsin.O da çok sevdiği sporuna bakar.Önceleri çok kızdığı halde şimdi kendisi diyor hani oyuncağın ile oynamıyor musun diye...Zamanla her şeye alışılıyor.Hani siz ona sormasaydınız kızmasaydınız belki kendisi anlatmaya gerek duyacaktı.Tabi ki yaşanmadan tecrübe kazanamıyorsunuz.Şu var ki;Ayrı evlerde mutluysanız mesele yok.Hır gürle bir ömür geçirmektense huzurlu yalnızlık en güzeli yıpranmamak adına..Paylaşılan yazı hüzünlü olsa da anlatım çok güzeldi, içtendi ,bizdendi...
Kadiköy'ümüze laf yok...İşte bu . Korkmuyoruz susmuyoruz ve itaat etmiyoruz...Ama yerinde de susmak gerek...
Bu zaman artık kadınların altın çağı. Artık susan ezilen kadınlar yook...Susmayı azıcık olsada bilseler daha iyi olacak..Ha bu arada söyleyim özgürlüğün tadını çıkarın hocam...
Neyse ben bu yazıyı çok sevdim emeğinize sağlık
Selam ve sevgiler...
Değerli dost;
İnsan bu beşer, elbet şaşar demiş atalarımız.
Şimdi geriye dönüp baktığında önceki yaptıklarının pek çoğuna "Keşke yapmasaydım"
dediklerin oluyordur muhakkak. Ama beşer şaşmış o zaman.
Ne demeli bilmiyorum da hala oğluyun yanlız olmadığını kendimden biliyorum.
Selam ve saygımla...
Yeri gelince korkmalı insan, yer, gelince itaat etmekten çekinmemeli, yeri geldim mi de susmayı bilmeli...
Ben içimde fırtınalar koparan ve yıllardır anlatmaya çalıştığım şeyi dile getireceğim.
Kadın hep konuştuğu için hatalı, ama erkek konuşur.
Kadın itaat etmeli, çünkü o kadın, erkek ondan üstün.
Kadın korkmalı, çünkü erkek daha güçlü...
Ah kadınlar sizin o kaslarınızın yanında dilini bi çıkarsa, başlasa konuşmaya, sizlerde ne güç kalır ne de üstünlük. ( Sizler dediğime bakmayın hocam, cinsinizden dolayı arada güme gidebilirsiniz.) :)
Genelde abim ile ilgili olan konuşmalarımızda hep ben susup, alttan almak zorundayım. Evin düzeni bozulmasınmış. E evin düzenini sağlamak gibi bir yük omuzlarımda ya, konuşur muyum hiç. Bundan dört yıl evvel, alttan almadım, konuştum, cırmaladım, savurdum, ağladım, sızladım, ama abim alttan almadı mesela. Ben ne yaptıysam fazla ileri gitmeden aynen iade. E ne oldu, evin düzenini meltem bozdu. Yok ya, geriye kalan herkes sütten çıkmış ak kaşık dimi.
Demem o ki, bazen sabırlar taşar, biraz erkek alttan alsa, bu biraz biraz uzasa, kadının gönlü olsa, bu boşanmalar, aile kavgaları, katliamlar, tv de çıkan her gün lanet ettiğim kadına şiddet hiç olur muydu sorarım...
Neyse konuyu dağıtmayayım, o dediğiniz abaza milletinden değilim de, ilk ben atlayayım dedimdi.. :)