- 1192 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ramazan Bereketi! Mi?
Efendim, ramazan bolluk bereket, bir bakıma özel kazanç ayıdır ama normal koşullarda. Fırsatçılık, duygu sömürüsü, kandırmaca lokmamızda tuz, acı biberdir.. Yani isteyerek, belki farkında olmadan belki farkındalıkla, belki cehaletten bulandırırız çorbamızı. Ramazanda edinilen alışmışlıklar davranışlarımıza az-çok yerleşerek ömür boyu gidişatımıza yön verir. Bu nedenlerle adımlarımızı dikkatli atmalı, yapacaklarımızı bilinçli yapmalı, eylemlerimizi İslam’ın adabına uygun gerçekleştirmeliyiz. Ve herkesin olan dini kişisel kazanç olarak şu ya da bu şekilde özelimize kullanmamalıyız. Özellikle bu –yani ticari- konularda büyük imamlarımızın yaşantıları –tezgâhtarını kovanından, ticarette yemin edene uygulanan müeyyideye- ölçü olarak alınmalıdır.
Şahsım olarak ramazan vb özel zamanlarda olsun, reklam içeren özellikle yazılı sayfa (Broşür), gazete, takvimlerde olsun ayetlerin duaların yer almasına pek iyi bakmıyorum. Takvim yaprakları her gün bir bir koparılıyor, gazeteler her gün yenileniyor, hadi biriktirelim diyelim; ne zamana kadar? Bir de saklanma koşulları, yerleri… Yerlerde, paketlerde, çöplerde her gün böylesi şeylerle karşılaşıyorsunuzdur. Daha geçen gün bir eşyaya sarılmış, kabartmalı altın yaldızlı yazılı bu içerikte bir durumla karşılaştım. Nasıl bir duygu yaşadığımı benim gibi düşünenler ancak anlar. İmsakiye mi yapacaksınız., efendim, iftar sahur vb bilgilendirmeler, güzel güzel çiçek ve manzara resimleri koyun. Yere düşse, yırtılıp atılsa, kirlense ne size ne bu durumlara neden olanlara bir yük getirmez böylece. Kendinizle birlikte başkalarını da vebal altına sokmamış olursunuz. İnterneti, tv si, kur’an mealleri ve nice yararlanılacak materyal var teknolojinin sunduğu. Bilgilenmek isteyen nerden olsa bulur sizin vermek istediklerinizi ve hiç zarara uğramadan.
Birde şu ramazan zammı… Dünkü fiyatla bu günkü fiyat farkını sorduğunuzda ; “E, ramazandır da abi!” diyenlerle konuşacak paylaşacak hiçbir şeyimiz yoktur, değil mi dostlar? Bereket, kazanç ayı dememiz maddi ve manevidir. Çok tüketimden gelen sürüm kazancıdır; ürün fiyatına zam değildir söylemek istediğimiz. Yine de az sayıda da olsa bazı kulaklarda *hoş ve haklı bir sada* olarak kalır umuduyla bir iki şey paylaşmak istiyorum.
Ekmek insanımızın beslenmesinde olmazsa olmazların başında gelir. Taze ekmek kokusu kadar insanı çeken başka bir şey olduğunu sanmıyorum. Et almaya bilirsin, karpuz, kola almaya bilirsin, ama ekmek… Ve o ekmek öncelikle yoksulun tek zenginliğidir sofrasında. Ve o ekmek geçen yıl alkışladığım *ramazan ertelemesi zammı* olayına ters olarak bu yıl ramazanla ilk günden zamlı kuruldu yoksulun, varlıklının iftar sofrasına. Yani ramazan sonu beklenemez miydi? Diğer ürünlere var bizim neden olmasın diyenlere de söyleyecek bir sözüm yok. Ama ramazanın hikmetlerini, ramazanın af-u mağfiretini, hayır-hasenatını anımsatmak isterim.
İftar, teravih, sahur;
Ramazan yalnızca oruç tutmak,
Hurmayla oruç açmak,
Yumurtalı, kıymalı, susamlı ekmekleri, görünen ambalajında çeşit çeşit yiyecekleri herkesin –olanın olmayanın- gözü önünde eve taşımak… İnadına… İnadına…
Demek değildir.
Mevla’m layık kılsın ramazanımızı. Farkında olduklarımız günahlarımızdır, farkında olmadıklarımızdan sorumlu tutmasın, yargılamasın; affetsin kusurlarımızı…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.