- 797 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ADIMIZ ŞEREFİMİZDİR
ANDIMIZ ŞEREFİMİZDİR
Bu gün kime sorsak hiç birimiz bilmeyiz. İlk okuma eğitimi için adımımızı attığımız çocukluk yıllarında ders saatinden önce hep bir ağızdan okuduğumuz andımız kimin eseridir. Zamanın da tıp doktoru olan REŞİT GALİP Bey tarafından yazılmış güzel bir metindir. 23.04.1933 yılında bu andımızı kaleme almıştır.
Reşit Galip Bey sözünün eri lafını esirgemeyen açık sözlü bir karakter yapısına sahip, bu günkü vekillerimize ve bakanlarımıza örnek olacak bir kişiliğe sahipti. Atatürk 1932 yılında kendisini daha 39 yaşında iken Milli Eğitim bakanı yapmıştır.
Hastalığı dolayısı ile bakanlığı sadece on üç ay gibi kısa bir süre sürdü. Altında bu günün bakanları gibi sükseye gösterişe şatafata düşkün birisi değildi. İşine yaya olarak gider gelirdi. Altında bir makam arabası bile yoktu.
Kendisi bakan olmadan önce Atatürk’ün de bulunduğu bir sofrada o günkü mevcut Milli Eğitim Bakanını tutuculukla suçlamıştır. Eleştirinin dozu kaçınca bakan ile birlikte Atatürk’ü de eleştirmiştir. Bu eleştiri sonucu Atatürk onu sofradan kovmaya kadar götürmüş, fakat o BURASI SİZİN DEĞİL MİLLETİN SOFRASIDIR. MİLLETİN İŞLERİNİ GÖRÜŞÜYORUZ. BURADA OTURMAK SİZİN KADAR BENİM DE HAKKIMDIR. Demesini bilmiştir. Reşit Galip masayı terk etmemiş ama Atatürk ve arkadaşları masayı terk etmek mecburiyetinde kalmışlardır.( Opr. Dr. Aybars Akkor sözcü 05.07.2013 sağlık olsun köşesi.)
Hiçbir zaman başkaları gibi hele hele günümüz vekilleri ve bakanları gibi ağam paşam yağcılığı yapmamıştır. Doğru bildiğini söylemekten kaçınmayan sözünün eri gerçekleri açıklamayı düstur edinmiş insanlara son günlerde ne kadar da ihtiyacımız var.
Bu muhterem henüz vatanına hizmetin başında iken zatürree den kırk bir yaşında iken aramızdan ebediyete intikal etmiştir. Bu gün lüks içinde yüzen siyasilerimize bakınca şaşırmamak elde değil. Hayata veda ettiğinde Reşit Galip beyin cebinden sadece beş lira çıkmış. Geride yüklü maddiyata dayalı terekeler bırakmamış. Ama büyük bir gurur abidesi geriye kalmıştır.
Hanlar hamamlar villalar saltanat artıkları kalmamıştır. Kendisinden ebediyen unutulmayarak bahsedilecek Nazilli de ve Ankara da ismi verilen sokaklar kalmıştır. Birde 1923 yılı nisanında yazdığı meşhur andımız TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM kalmıştır.
Türk kelimesini ve Türk olmayı yok etmeye çalışan bunları ortadan kaldırmaya uğraş veren bir zihniyetin kucağına düşürüldük. Kendi halkımızın içine düşürüldüğü gaflet ve delalet ve hatta hıyanet tuzakları ile her şeyimiz elimizden alınıyor. Bizler ise sadece seyrediyoruz.
İnsanlar kendi toplumlarının milliyetçisidir. Bu bir ırkın sahiplenmesi değildir. Devletinin adıyla özleşen Atatürk milliyetçiliğidir. İşte Reşit Galip’in Atatürk için söylediği şu veciz söz çok değerlidir. Bilhassa bu devletin vatandaşı olup kendini Türk hissedenler için çok önem arz eden bir deyiştir.
ATASINA: SENİN ESAS BÜYÜKLÜĞÜN BU MİLLETİN BİR FERDİ OLMANDIR. Evet, bu milletin ferdi olmaktan utanç duyanların, bu millete ihanet içinde bulunanların, bu devleti bölüp parçalamaya çalışanların, bu ihanete çeşitli şekilde destek olanların ders almaları gerekmez mi bu deyişten.
Bu memleketin suyunu içen havasını teneffüs eden ve ekmeğini yiyen bazı soysuz güruh kin ve nefret duyguları yaratmaktadır. Bir millete mensubiyetimizi unutturup, sözde din bağlamında din tacirliği yaparak Allah’ın adını siyasete sokarak Araplaştırmaya çalışılmaktadır. Sevgi dini olan İslam peygamberini de dışlayarak din adına Türk milletini Arap ümmeti yapmaya çalışıyorlar.
Türküm demeyi suç sayıp Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlığı da içine katıp yeni bir din anlayışı yaratmaya çalışılıyor. Dinini tam öğrenememiş halkın bir kesimi ise yaftalı söylemlere takılıp kıblesinin yanlışlığının farkında bile olmadan sürüklenip gidiyor.
Bu milletin Reşit Galip misali insanlara ihtiyacı var. Türk milletinin içi ayrı dışı ayrı yeryüzü şeytanlarına ihtiyacı yoktur.
Durmuş Karabağlı
Kuşadası-05.07.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.