- 1095 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Şiir Sanatını Nasıl Yaşatabiliriz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bakış
Mürsel Adıgüzel
Şiir Sanatını Nasıl Yaşatabiliriz
Değerli Şair dostlarım, Sayın Bahadır arkadaşımın şiirle ilgili düşüncelerine ithaf en kaleme almış olduğumu bu makalemi sizlerle de paylaşmak istedim.
Sayın Bahadır Bey, yazınızı sonuna kadar okudum ve gerekli ve önemli bazı noktalara ben de değinmek istiyorum. Cumhuriyet döneminde edebiyatımızın geliştirmesi ve Türk kültürünün temel kavramlarını öne çıkarılması bakımından, büyük bir çalışma başlatıldı. Bu çalışmalar içinde şiir sanatının da kendini özgün bir biçimde geliştirmesi için hayli gayret sarf edildi. Hece şiirine bağlı kalmadan ve parmak saymadan, uyak ve ayak aramadan özgün bir biçimde düşüncelerimizi okurla buluşturmalıyız denildi. Tabi ki çok alanlı ve çok önemli bir düşünceydi. Şiirin her türlü yazımında dil zenginliğimizin geliştirilmesi hedeflenmişti.
Şiir yazmak kendini ifade etmek bir başkalarının icazetine göre olmaz ve olmamalıdır, denildi. Gayette güzel eserler verildi. Ustaların öngörüsü, şiir nedir nasıl yazılmalıdır, imgelere gerek var mıdır, varsa nasıl kullanılmalıdır gibi kavramları öğrenmeden, yazılmamalıdır şeklindeydi. Şahsı görüşüm olanakta düşüncem; öncelikle şiirin içeriği ve kendi içinde bir bütünlük sağlaması hedeflenmeli, neyi anlatıyor, ritmik bir akışı var mıdır gibi kuralları içermelidir. Bağlantı ve vurgular bir birini tamamlı ve uyakla - ayakların uygunluğu söz konusu olmalıdır. Şiiri bir düz yazı gibi algılayarak, durakların gereksizce virgülle boğmanın, noktalama işaretlerini gerekli gereksiz koymanın sıkıntılarını da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir. İster Özgün şiir yazanlar olsun, isterse hece şiiri yazanlar olsun bu sorumluluğu taşımak zorundalar.
Okuduğum birçok serbest ve hece şiirlerini tahlil ettiğimde karşıma çıkan bazı eksiklere de değinmek istiyorum. Serbestte ters yüz etmeler ve aşırı alıntılar ve gereksiz imgelerin mevcut olması, bence bir bilgisizliğin var oluşundan kaynaklandığını düşünmekteyim. Hece şiirinin yazımında da bazı eksiklerin sıkça gördüğümü söylemek istiyorum. Birkaç örnek verecek olursam; hece sayılarına göre kısaca belirtecek olursam: Mani, koşma, lirik, deyiş, ağıt, destan gibi sıralaya biliriz. Bu tarzlarında kendi hece düzenini içinde olması gerekir. Şöyle ki; 4+3=7, 4+4+3=11, 6+5=11, 7+7=14, 8+7=15 şeklinde yazılması gerekir. Bu tarzlarda mutlaka uyak ve ayak uygunluğuna dikkat edilmelidir. Bütün bu gerekli olanları bir kenara bırakarak, şiirleri ters yüz ederek yeni bir şiir yazdım demek çok tehlikeli bir çalıntıdır. Yanı bilgisizliği teşhir etmektir. Hal bu ki şiir denilince, bir başkasından çok farklı yazmak akla gelmelidir. Bu gibi arkadaşlara tavsiyem başkalarının emeğine ve düşüncesine saygı göstermeleridir. Onlarda çok okuyup çok araştırsınlar. Edebiyatımıza kazandıracağı eserlerle iftar etsinler.
Saygılarımla.
Mürsel Adıgüzel
YORUMLAR
Öğretici nesir türlerinden biri olan "makale"de afaki söylem baş ağrıtır.
Esasında makalenin diğer türlerden en ayırt edici yönü de ileri sürülen görüşlerin nasiri tarafından ispat zorunluluğudur.Dolayısıyla makale yazarının her türlü bilimsel bilgiyi kullanırken çok kuşkucu olmasında yarar var, hele de mevzu uzmanlık alanı dışındaysa bu durum daha fazla önem kazanır.
Muhterem Mürsel Beyefendi, yazınız iyi niyetle kaleme alınmış bir yazı elbette, kaleminiz de akıcı maşallah; lakin, şiirde biçim hakkında ileri sürdüğünüz şu görüşlerde eksiklik var:
" Birkaç örnek verecek olursam; hece sayılarına göre kısaca belirtecek olursam: Mani, koşma, lirik, deyiş, ağıt, destan gibi sıralaya biliriz. "
Efendim,
Halk şiiri, anonim edebiyat (söyleyeni bilinmeyen) ve aşık edebiyatı diye iki kolda incelenir.
Her iki kolun şekil ve muhteva incelemesi şöyledir:
Muhteva incelemesi:Yani mevzu, konu bakımından şiirler:
Buna şiir türleri de denir.
A-Lirik şiir: Duygusal coşkun şiir.
B-Epik şiir:Kahramanlık şiirleri
C-Satirik:Alay, yergi eleştiri şiirleri
D-Pastoral şiir:Kır,çoban ve doğa hayatını anlatan şiirler.
E-Dramatik şiirler:Bu şiir türü de ne yazık ki bizde yanlış anlaşılmaktadır.Vatandaşa sorsan, hatta edebiyat öğretmenlerinin çoğu buna "acıklı şiir" der.Oysa doğrusu tiyatral şiirdir.Yani tiyatronun şiir şeklinde drama edilmesidir.Acıklı şiirin karşılığı olsa olsa "trajedi"dir ki bu terim de tiyatroya özgüdür.
Gelelim şekil bakımından şiir çeşitlerine:
ı-Anonim halk şiiri:(Söyleyeni belli olmayan)
A-Türkü,B-Mani,C-Ninni,D-Alkış(dua),E-Kargış(beddua),F-Bilmeceler..
Anonim halk edebiyatında biçim türü de belirler, dolayısıyla türkü 3+2=5'likler şeklindedir.
"Mani" yedili hece, "destan" koşma biçiminde 11'li ya da 8'li...vs...
ıı-Aşık edebiyatı nazım biçimleri: (Söyleyeni bellidir.)
1. KOŞMA: Hece ölçüsünün on birli kalıbıyla, (6+5 ya da 4+4+3) duraklı olarak söylenir. Halk edebiyatı nazım biçimlerinin en yaygını ve en sevilenidir. Dörtlük sayısı üç ile altı arasında değişir. Son dörtlükte ozanın adı(mahlası) geçer. Uyakların sıralanışı ilk dörtlük dışında, bütün dörtlüklerde aynıdır. Koşmanın uyak (kafiye) düzeni (aaab/ cccb; abab/ cccb; abcb/ dddb) biçimindedir. Koşma türleri, konu yönünden dört bölüme ayrılır:
a) Güzelleme:
Sevgilinin, bir doğa görüntüsünün, kısacası sevilen herhangi bir şeyin (at, ördek…) Övüldüğü lirik şiirlerdir.
b) Ağıt:
Bir kişinin ölümünden duyulan acıyı anlatan şiirlere denir. Koşma biçimiyle de türkü biçimiyle de söylenir. Bu türe Divan şiirinde mersiye, İslamiyet öncesi Türk şiirinde sagu denir.
c) Taşlama:
Kişilerin, toplumsal olayların, bazı durumların olumsuz, kötü yanlarını yeren, eleştiren şiirlere denir. Bu türe Divan edebiyatında “hiciv”, Batı edebiyatında “satir”, çağdaş edebiyatta da “yergi” denir.
d) Koçaklama:
Kahramanlık, savaş, vuruşma üzerine söylenen epik şiirlerdir. Aşık edebiyatında Köroğlu ve Dadaloğlu bu türün en başarılı sanatçılarıdır.
2. SEMAİ: Hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla söylenir. Uyak düzeni ve dörtlük sayısı koşmayla aynıdır. Koşmada işlenen konular, semaide de vardır. Koşmaya göre daha hızlı ve kıvrak ezgisi vardır.
3. VARSAĞI: Çok yaygın değildir. Güneyde, “Varsak” boyu arasında, özet bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Varsağının ölçü ve uyak düzeni, semaiyle aynıdır. Ezgisi ve ilk dörtlükte, “bre, hey, behey” gibi ünlemlerin kullanılması yönünden semaiden ayrılır. Dörtlük sayısı genellikle üç ile beş arasındadır. Varsağıda da koşma ve semaideki konular işlenir. Varsağılar yiğitçe, mertçe bir havayla okunur.
4. DESTAN: Toplumu ilgilendiren savaş, eşkıyalık, deprem, ayaklanma gibi olaylar; cimrilik, dalkavukluk, mirasyedilik gibi toplumsal yergiler destanın konusu olabilir. Bir aşık edebiyatı türü olan destan ile İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki doğal destanları karıştırmamak gerekir. Destanlarda duygusal öğeler yoktur. Destanın uyak düzeni koşmaya benzer. On birli ya da sekizli hece ölçüsüyle söylenir. Halk edebiyatının en uzun nazım biçimi olan destanda dörtlük sayısı olayın uzunluğuna bağlıdır. Kendine özgü bir ezgisi vardır.
..........................................................................................................................................................
Sizi okuyan genç kardeşlerimiz umarım bu güzel fikirlerinizden faydalanır efendim.
Kutluyorum.