- 1302 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
GİZLİ AŞK
‘’Selamünaleyküm, Hayırlı sabahlar.’’ Gibi çağ dışı hitap şekillerinden pek hoşlanmazdı. O bakımdan En medeni şekilde selamladım.
-Günaydın abi.
Okuduğu gazeteden başını kaldırdı.
-Şirketi sattı.
-Abi günaydın.
-Din sömürüsü yapıyor.
-Abiiii…Huuuu…Günaydın.
-Şirketi yandaşlarına, yalakalarına peşkeş çekti.
-Günün aydın ve huzurlu olsun abi.
-Ağzında din, iman ama yediği-içtiği haram.
-Abi selamün aleyküm.
-Allah belasını versin. Koca şirketi ne hale getirdi.
-Abi Allah’ın selamını verdim ...
-Allah kahretsin… Alçak.
-Ya abi kimden bahsediyorsun? Allah kimin belasını versin?
-Allah bu Şuayip’in belasını versin.
-Niye ki abi n’aaptı Müdür Şuayip?
-Daha ne yapsın hoca? Hayvancılık yapan bir ortağımıza ‘’ Dananı al git. ‘’ Dedi.
-Abi o dediğin yıllar, yıllar önceydi…Kızmak yeni mi aklına geldi?
Saçma bir soruydu benimki. Çünkü memlekette çok yaygın bir hastalık vardı ve abi de aynı hastalığın pençesine düşmüştü. Bu hastalığın adı ‘’ Bağlantı kopukluğu sendromu’’ İdi. Yani beyin ile sinirler arasında ağ bağlantısı kesiliyor; ne kadar resetlersen resetle, ne kadar format atarsan at bir türlü irtibat kurulamıyordu. Nadiren irtibat sağlandığında ise beyin yıllar öncesine takılı kalmış oluyordu.
-Bak bak gazete ne yazıyor:
-Ne yazıyor abi?
-Şuayip, Gülhane Parkında Karagöz oynatan hayalilerin [*] üzerine Nevada Rancerlerinden Yüzbaşı Tom Miks’i göndermiş.
Eyvah eyvah…İyicene tırlattı. Ah ulan Şuayip, Ah ulan Şuayip…Allah canını alsın e mi? Senin yüzünden abim tırlattı gitti. Park karıştı eyvallah, direngen aslanlar hayali oldu ona da eyvallah da tomalaları Yüzbaşı Tom Miks yaptırdın ya benim ceylan gözlü abime, ben sana daha ne diyeyim? Nasıl beddua edeyim?
-Bu Şuayip’in dinle imanla, müslümanlıkla da ilgisi yok.
-Haklısın abi. Onu gönderip yerine şöyle dinli, imanlı, haram-helal bilen, yetim malı yemeyecek, alnı secdeden kalkmayacak,abdestinde, beş vakit namazında, eli tespihli, ağzı dualı dört dörtlük bir Müslüman getirelim iş başına.
Ya kusura bakmayın..Ara sıra ben de sapıtıyorum..Eeee…Ne demişler? ‘’Atı atın yanına bağla, ya huyundan ya suyundan kapar’’ Ben Ramazan münasebetiyle suyundan kapamadığım için bizim atın huyundan kapıp sapıtıyorum böyle ara sıra. Ama sapıtmamak da elde değil ki.
-Bak ne diyor gazetede: ‘’Şuayip’in pahalı yandaşı dehşet saçtı.’’
-Abi pahalı yandaş da ne ya?
-Ne bileyim burada öyle yazıyor. Koskoca gazete yalan mı söyleyecek? Herif çok para istiyor demek ki yaptığı şeyler için. Baya pahalı bir adam.
-Ah abim ah...Şu gözlüğü bir türlü değiştirmedin...Pahalı değil ‘’Palalı’’ diyor.
-Her ne ise..Palalı yandaş işte.
-Hımmm evet abi...Adamın resmine iyice baktım. Alnında ‘’Şuayip yandaşı ve dahi yalakası’’ Yazıyor.
-Nerde? Hani? Ben niçin göremedim?
-Hırrrrrr…Abi bu adam daha geçen sene polisle papaz olmamış mıydı? Ne çabuk polis dostu ve de Şuayip yandaşı oldu?
-Allah belalarını versin bunların.
-Abi bana müsaade kaçmam lazım.
-Adam şirkette içkiyi yasaklıyor . Sen kimsin ulan? Bunu ben Allah’a havale ediyorum.
-İyi ediyorsun abi. Hatta istersen denize at…Balık bilmezse Halık bilir nasılsa.
Efendim bir gün, iki gün böyle değil. Her gün böyle…Her Allah’ın günü gazetesini eline alıyor ilk satırları okumaya başlamasıyla birlikte rengi sarıdan kırmızıya doğru değişmeye başlıyordu. Gazete bittiğinde???..Şöyle izah edeyim: Bir insanın donundan içeri pimi çekilmiş bir el bombası koyan insan düşünün...O insan ötekine ne kadar kızmış olabilirse abi de o derece öfke dolu olurdu.
Her Allah’ın günü tüm köşe yazarlarının hepsinin yazdığı tek şey ‘’Şuayip ‘’ olan bir gazetenin nesi insana tad verirdi bilmiyorum..Hani şarkıda da dediği gibi: ‘’ Sensiz saadet neymiş..Tadmadım bilemem ki’’ Ben de okuyordum o gazeteyi ara sıra ama aynı tadı alamıyordum nedense...Gazetenin tüm işi ‘’ Şuayip uçtu, Şuayip kaçtı, Şuayip sıçtı ‘’ Şuayip, Şuayip, Şuayip…Başka bir şey yok.
Bu azaba son vermeliydim artık. Resmen kafaya koydum. Ya abiyi ortadan kaldıracağım ya da kendim ortadan kalkacağım. Böyle yaşanmaz…Her Allah’ın günü aynı muhabbet…
Hain bir plan yaptım. Onu kalp krizinden götüreceğim..Başka yolu yok…İyi hoş da abi o kadar sağlıklı ki ben kalp krizinden giderim de onun gitmesi mümkün değil. Amaaaa..Bende şeytanlık çok…Abiyi bir tek şey öldürür: Farkında olmadan Şuayip’e oy vererek onu Yönetim Kurulu Başkanı seçtirmiş olmak.
Ertesi gün planı tatbike koyuldum.
-Günaydın abi.
-Şirketi sattılar
-Abi günaydın.
-Din sömürüsü yapıyorlar.
-Abiiii…Huuuu…Günaydın.
-Şirketi yandaşlarına, yalakalarına peşkeş çektiler.
-Günün aydın ve huzurlu olsun abi.
-Ağızlarında din, iman ama yedikleri-içtikleri haram.
Allah’ım Allah’ım…Bi ara verse hemen dalacağım ama başladı bir kere…
Neyse bir ara öksürmeye başladı..Ben de hemen planın birinci safhasını başlattım.
-Abi dün psikoloji ile ilgili bir konu araştırırken gözüme bir yazı çarptı..İlmi araştırmalara göre bir insan ancak çok sevdiği bir varlığın adını sık sık tekrarlarmış.
-Yani?
-Mesela senin gazete yazarlarından Emine Yılışan var...Her Allah’ın günü mutlaka Şuayiple ilgili bir şey yazıyor.
-Eveett..Onun pisliklerini yazıyor.
-Başta öyleydi..Ama sonra her gün yaza yaza aralarında bir aşk oluştu?
-Ne yani? Emine Yılışan ile Şuayip Morsoğan arasında aşk mı var diyorsun? ‘’Yarın kıyamet kopacak .’’ De inanırım ama Emine Yılışan’ın , Şuayip Morsoğan’a aşık olduğuna inanmam.
-Abi..Bütün büyük aşklar hep kavgayla başlamıştır. Öyle değil mi? Bak şimdi...Bu Şuayip yönetim kurulu başkanı olurken sen ona oy verdin mi? Hayır, Kime soruyorsam vermemiş…Peki bu adam nasıl yönetim kurulu başkanı oldu?
-Hileyle tabii ki…Millete paket paket ıspanak konservesi ve tüp gaz verdi. Bir de seçimleri elektronik ortamda yaptı. Asıl hileyi de orada yaptı.
-Ya abi Allah aşkına…Siz daha önce çok daha âlasını yaptınız seçim hilesinin o ‘’ Açık oy, gizi sayım olayı ‘’ Neydi öyle? Olay o değil. Siz farkında olmadan Şuayip’e çalışıyorsunuz.
-Nasıl yaaa..Allah korusun.
-Abi reklamcılıkta altın kural nedir? ‘’ Anti reklam da reklamdır’’ Her gün Şuayip diye diye adamın adını milletin kafasına çaktınız adeta. Aleyhte yaptığınız her reklam adamın lehine reklam oldu. Ama ondan da önemlisi her gün Şuayip diye diye sonunda bilinç altınızda bir Şuayip aşkı oluştu…Bak mesela Emine Yılışan…Şuayipten sonra en çok kimin adını dile getiriyor?
-Genel Müdür Hamdullah Bülbül?
-Hayır…Şuayip Morsoğan’ın eşi Emine Morsoğan?
-Doğru…
-Neden peki?
-Neden?
-Çünkü fena halde kıskanıyor Emine Morsoğan’ı..İnsan aşık olunca maşukunun etrafındaki her şeyi kıskanır.
-Hoca kafamı karıştırma…Emine Yılışan, Şuayip Morsoğan’a aşık olamaz…Eşyanın tabiatına aykırı bu durum.
-Ah abim ah…Farkında değilsin ama sen de Şuayip’e aşıksın.
-Ben?? Bana bak hoca yırtarım ağzını senin. Ben Şuayip’e aşıkım ha?
-Abi bak ispat edeyim istersen..Hatta sen ona oy verdin seçimlerde..Yönetim Kurulu başkanı olsun diye.
-İftiranın bu kadarına da pes…Allah kuru iftiradan korusun.
Pek âla abi şimdi bir test yapıyoruz.
-Şirketi kim sattı?
-Şuayip
-Kim din sömürüsü yapıyor?
-Şuayip
-Şirketi kim yalakalarına peşkeş çekti?
-Şuayip
-Kim vatan haini?
-Şuayip
-Kimin Allah Belasını versin?
-Şuayip’in
-Kim hapislerde çürüsün inşallah, hatta asılsın?
-Şuayip.
Kime yuh olsun?
-Şuayip’e
-İlk seçimde oylar kime?
-Şuayip’e!!!
Abinin gözleri fal taşı gibi açıldı. Yıllardır nefret ettiği Şuayip’e aşık mıydı yoksa? Bilinç altında gizli bir aşk mı yatıyordu? Nasıl olur da ‘’ İlk seçimde oylar kime?’’ Sorusuna ‘’ Şuayip’e’’ diye cevap verirdi? Bunca seçimde hep kendi elleriyle mi oyunu verip de yönetim kurulu başkanı yapmıştı Şuayip’i… Sadece kendisi mi? Yönetim Kurulunun diğer üyeleri , Emine Yılışan, Umur Kindar, İmdat Sezen, Bülent Fırça, Zakir Aşkın, Yılma Sözdil, bütün anti Şuayipçiler farkında olmadan Şuayip’e karşı gizli bir aşk mı duyuyorlardı?
Özellikle de ‘’ İnsan ancak aşık olduğunun adını çok fazla zikreder’’ sözü derinden sarsmıştı abiyi…Nefesi kesilmeye, boğazından hırıltılar çıkmaya başladı.
İşte o anda içimi bir pişmanlık kapladı…Ölmesini istemediğimi fark ettim. Her Allah’ın günü temcit pilavı yedirse de abimdi o benim. Kıyamazdım. Yerde kalbini tutarak kıvranırken eğildim kulağına.
-Abi şakaydı şaka…
Acaba???
[*] Hayali: Karagöz oynatıcılarına verilen isim.
YORUMLAR
Nüktedan olayım derken baltayı taşa vurmak,seviyeyi kaçırmak, kaş yaparken göz çıkarmak ya da nükteye ne gerek var benim amacım direk aşkımı gömmek, nefretimi kusmak amaçlı benzer içerikli yazılar okumaktan hem sevenlerine hem yerenlerine gına gelmiş durumda.işte tam da bu noktada herkesi gülümseterek düşündüren nefes aldıran bu " platonik aşk" hikayesini okumak güzeldi.Pardon ! platonik değildi "Gizli aşk" düzeltiyorum ama belkide mâşuk,âşıklarının gizli aşklarını bu kadar açık etmelerinden gizli bir mutluluk duyuyor da olabilir ? Saygılar.
Yani arkadaşım ben de şu Şuayp olmayan bir sayfa diyerek geldim sayfana. Azıcık içim açılsın dedim. Şu Şuayp denen adamdan gına geldi artık. Lâf aramızda bende arkadaşınız gibiyim. Pek çok insanda olduğu gibi ama selâm alıp veremeyecek kadar değil.
Bir insanın resmini görmeye tahammül edilemez mi, edemiyorum. Gördüğüm zaman dilime ne gelirse Allah'ın bana bahşettiği kadar sıralıyorum.
Tebrikler,
gerçek bir gizli aşkı yazarsanız, ben de kurtulurum şu Şuayp denen adamdan..
selâm ve sevgiler..
İşte o anda içimi bir pişmanlık kapladı…Ölmesini istemediğimi fark ettim. Her Allah’ın günü temcit pilavı yedirse de abimdi o benim. Kıyamazdım. Yerde kalbini tutarak kıvranırken eğildim kulağına.
-Abi şakaydı şaka…
Acaba???
gene yaptın yapacağını valla güldürürken düşündürdün hele final müthiş kalemini tüm kalbimle kutluyorum moral hocam sevgiler selamlar