- 5943 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
hoşgörü
HOŞGÖRÜ
İnsanların hoşgörüden ne anladığını hep merak etmişimdir.Hatta hoşgörü kavramını hangi gerekçeye dayandırdıklarını.Buna göre hoşgörü çok tahammüllü olmak mıdır? Çok merhametlilik midir? Katlanmak mı yoksa hayat tarzı mıdır?
Milletlerin kütüphanelerinde; hikayelerinde, masallarında, destanlarında hoşgörüyle veya hoşgörüsüzlükle ilgili birçok örnekler görürsünüz.Romalıların Hristiyanları dinlerinden dolayı aslanlara yedirmesi nasıl tarihi bir vahşet örneği ise, Habeş Kralı Neccaşi’nin Habeşistan’a sığınan Müslümanları koruması da tarih boyunca unutulamayacak bir hoşgörü örneğidir.Peki, insanları hoşgörü veya hoşgörüsüz olmaya iten şeyler nelerdir? Vicdan mı, empati mi, ilahî gerekçeler mi? Bence hepsi olabileceği gibi bir tek etken de buna sebep olabilir.
İnsanlığın en büyük yıkımlar demek olan savaşlar, ne yazık ki insanlık tarihi kadar eskidir.Biz insanlar ne zaman farklı din, farklı kültür veya farklı anlayışta insanlarla konuşsak mutlaka barıştan söz ederiz. Tabi ki doğrusu budur. Ancak çoğu zaman söylediklerimize kendimiz de inanmayız. Hiçbir normal veya aşırı fikir yoktur ki “barış”tan söz etmesin.Tabii ki kendilerinin hakim olduğu bir barışı kastediyorlardır. Ancak bütün milletlerin kahramanları “büyük savaşçılar” değil midir? Destan kahramanları kuvvet yoluyla halklarını ayakta tutmuyorlar mı? İskender, Sezar, Cengiz, Oğuz Han, dostlarını güldürüp düşmanlarını( itaat etmeyenleri) ağlatan kişilikler değil midirler? Onların adaleti tecelli ettirmeleri hep kuvvet yoluyla olmamış mıdır? Onların karşılarındaki insanlar, bu yüzden kötü insanlar veya birer hain” değil midirler? Tarih bizim karşımıza güçlüleri kahraman, güçsüzleri zavallı olarak öğretmedi mi?
Meşhur kurt ile kuzu hikayesini bilirsiniz.Kurt derenin üstünden su içmesine rağmen kuzuya” Suyumu bulandırma” der. Güçlüler güçsüzlere başka nasıl davranabilir ki? Çünkü kurt yaratılış olarak , kuzunun etine muhtaçtır. Mutlaka bir bahane bulmalıdır. Dünyada gücü elinde tutan devletler de aynı tavırlarla, güçsüz devletlere, önce insanî gerekçeler ileri sürerek ahlakî çağrılarda bulunmuyorlar mı? Zayıf ülkenin kötü adamı,önce bu çağrıları dinlemez.Fakat, sonu arslan sürüsünün eline geçen bir “bizon”dan farklı olmaz.Eğer dünya adalet bakımından bu kadar yoksun bir yer ise, din-ahlak ve insanî telkinler niçin bizden adaletli, merhametli ve hoşgörülü olmamızı ister.İşte işin en can alıcı noktası burasıdır. Hoşgörü kurt ile kuzuyu, güçlü ile zayıfı, zengin ile fakiri bir arada yaşatma sanatıdır.
Günümüzde hoşgörü adı altında farklı anlayışlarla karşılaşıyoruz.Suç işleyenler hukuksuzluğu, dersi zayıf olanlar derslerin gereksizliğini, ateistler dinin dünyada yeri olmadığını yüksek seslerle dile getirebiliyorlar.Hatta aynı dinden olanların tarih boyunca başka mezhepten olanları yok farzettiklerine, onlara kendi doğrularını dayattıklarına şahit oluruz. Peki, işin doğrusunu kim tayin edecek? Yahut doğrusunu ispatlasalar dahi, kendi doğrularını karşılarındakilere inandırabileceklerini mi sanıyorlar. Oysa ki, inandırıcılığın ve iknanın en etkili yolu iyi bir örnek olmak ve kendi doğrularını başkalarına dayatmamaktan geçer.İşte hoşgörü burada gereklidir. Eğer düşüncelerine katılmadığımız insanlar, olmaması gereken insanlar olsaydı, dünyada tek tip insan olur ve insanlığın en güzel yönü olan çeşitlilik ortadan kalkardı.
Son yıllarda halk müziğimizin ve klâsik müziğimizin çok güzel örneklerinin değişik müzik tarzlarına dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Müziklerini başka forma dönüştürdüğünüz insanlar, yüzyılların ötesinden size nasıl hoşgörü gösterebilsin? Bir sanat eserinin dejenere edilmesine nasıl hoşgörü gösterilebilir? Emek ve ruh bu kadar ucuz mu olmalıdır?Her sanat eseri dokunulmazlık hakkına sahip değil midir?Ülkedeki bununla ilgili birimlerin böyle bir sorumluluğu yok mudur? Demek ki birileri, yaşayanların yanında yaşamayanları da kendilerine benzetmeye çalışıyorlar.Yazık, çok yazık!
Bize yakışan en makul yaklaşım ; kendi doğrularımızı, kendi zevklerimizi yaşarken başkalarının zevklerine ve doğrularına da mutlaka saygı duymaktan geçer. Aksi takdirde insan olmanın en temel dayanağını ortadan kaldırmış oluruz.
Ünver PAZARLI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.