YÜREĞİNİZ KİREÇ TUTMASIN
M.Şahanov şöyle diyor:
Tam senin gibi nerden bilsin derdimi el,
Âşık gönül-yeşil, aydınlık, bengü göl
Aşk içinde geçen günler yalnız ömür,
Kalanı ise sıradan günler.
Sıradanlığı sevmeyen, vasata tahammül edemeyen cins ruhlar az değildir yeryüzünde. Buna inanırım. Hayatın hayhuyları içinde ruhlarımızı tırmalayan gündelik zorluklara katlanmaya alıştırmıştır kendini insanoğlu. Ama bu gündelik sorunların gönlümüzün narin ve hassas havuzunda birikip coşkun deryalar haline gelmesi de pekâlâ mümkündür.
Hayatın doğal bir parçasıymış gibi her gün tekrarlana tekrarlana ezber haline gelen minnacık olumsuzluklar vardır. Bunları düşünürken aklıma çamaşır ve bulaşık makineleri geliverdi. Her gün çeşme suyu ile çalıştırıyoruz bu araçları. Suyun içindeki kireç zerreleri üç günde, beş günde; hatta üç ayda beş ayda herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Ama gerekli tedbir alınmazsa eğer, parçacıklar birikip makineyi çalıştırmaz hale getiriyor. Geçen gün bir buhar makinesi aldım. Kullanma kılavuzunda şöyle bir öneri vardı: “ aracı sürekli çalıştırırsanız, haftada bir kere tarif edilen yeri sökünüz, metal plaka üzerindeki sertleşmiş kireç tabakasını sert bir cisimle vurarak temizleyiniz. Aksi halde cihazınız çalışamaz duruma gelebilir…”
Gönül tiyatromuzda ne yazık ki sadece neşeli oyunlar sahnelenmiyor. Yüreğimizin sağ ve sol kulakçıkları, karıncıkları gibi; neşe, mutluluk pompalayan odacıkları da var, hüzün ve gam tevzi eden bölümleri de.
Yüreğimizin de, gönlümüzün de gam kasavet biriktirip bir gün pes etmesini önleyecek bir tedbir yok mudur peki? İnsanoğlu, icat edip geliştirdiği ev eşyaları kireç tutmasın diye kafa yorup çareler geliştirmişte, yüce Tanrı bize böyle bir imkân sunmamış mı? Yüce yaratıcının eserinde eksiklik olur mu hiç, noksanlık bulunabilir mi?
Nedir peki gönlün, yüreğin kirini pasını sihirli çarelerle silip temizleyen şey? Doğru bildiniz: Aşktır bu… Sevgidir.
Onun için ilk işittiği günden beri bu dizelere yüreğim alkış vurup duruyor:
Aşk içinde geçen günler yalnız ömür,
Kalanı ise sıradan günler
Vahdet Nafiz AKSU