- 2113 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kocası tarafından sokağa atılan kadınlar
Merhaba dostlar
Bu yazımda toplusal bir yara olan kocası tarafından sokağa atılan kadınlar diyelim mi? Geçtiğimiz bir tarihte gazetelerde yer alan bu haberle konumuzu açmak istiyorum önce haberi okuyalım . Kars’ta, dün gece eşi tarafından dövülerek sokağa atılan ve vatandaşlar tarafından yarı baygın halde bulunarak hastaneye kaldırılan Latife Ö., eşinden boşanacağını söyledi. KARS (İHA) - Kars’ta, dün gece eşi tarafından dövülerek sokağa atılan ve vatandaşlar tarafından yarı baygın halde bulunarak hastaneye kaldırılan Latife Ö., eşinden boşanacağını söyledi. Merkez İstasyon Mahallesi’nde oturan 5 çocuk annesi 39 yaşındaki Latife Ö., eve kendisinin baktığını ve kocasının sürekli çocuklarını ve kendisini dövdüğünü söyledi. Hastanedeki tedavisinin ardından evine dönen Latife Ö., yaşadıklarını anlattı. Latife Ö., eşi İsmail Ö.’nün ayakkabı boyacılığı yaptığını söyledi. Sık sık evde çocuklarına ve kendisine dayak atan eşinden kurtulmak için o gün dışarıya çıktığını ifade eden Latife Ö., tren garında kocası tarafından önünün kesildiğini ve iki metrelikYükseklikten atılarak yaralandığını belirtti. Latife Ö., olay anını şöyle anlattı: "Akşam eşim İsmail eve geldi ve ev sahibine biletini kestiğini ve gideceğini söyledi. Gittiğini sanmıştım, çocukların yatağını serdim. Eşim bu sırada odaya girdi ve temizliğe gittiğim bir evden verilen televizyonu gördü. ’Bu televizyonu kim verdi’ diyerek beni dövmeye başladı. Bayağı dövdü beni. Bende onun dayağından kurtulmak için küçük oğlumla birlikte dışarı çıktım. Peşimden geldi ve beni tekrar dövdü. Bir şey demedim,kaçtım. Çarşıya gidip oradan da polislere söyleyeyim dedim. Tren yolunda önümü kesti beni dövmeye kalktı. Elini saçıma attı. Saçlarımı yoldu. Polise gideceğim dedim. Merdivenin yanındaki iki metrelik yüksekten beni aşağı attı. Nasıl düştüğümden haberim olmadı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. İki kolumda serum takılıydı." Her gün aynı azabı yaşamak istemediğini söyleyen Latife Ö., sözlerine şöyle devam etti: "Bu gidişle bir gün beni vuracak ya da çocuğumu öldürecek. En iyisi boşanacağım. Başka şansım yok. Böyle yaşamak istemiyorum. Böyle olmuyor zaten, evi kendim geçindiriyorum. Kirayı, elektriği, evin masrafını ben ödüyorum. Yardım alıyorum vakıftan. Boşanmak benim için daha hayırlı olacaktır"BABAM ANNEMİ MERDİVENDEN ATTI Gözünün önünde babasının annesini döverek yüksekten attığını söyleyen küçük Kadir ise, "Annem biraz gezmek isteğini söyleyip bizi parka götürüyordu. Sonra babam bizim peşimizden geldi. Annemi döve döve oradan attı" dedi.
Evet değerli okuyucularımız kadınları ezen bir toplum görüntüsünden kurtulamayacağız sanki...
Burada birebir tanık olduğum bir olayda ise Konya da bilindik çok iyi bir yer olarak gösterilen halka açık ve Konya da meşhur sayılan bir çay bahçesinin sahibi eşi ve oğlunu sokağa atmıştır ve benim her gün geçtiğin yol üzerinde olan maliyenin bahçesinde yaşamaya başlayan bu iki kişi önce dikkatimi çektiler ve yaklaşarak gülümsedim çünkü ben her geçişimde dikkatle bakıyorlardı
—merhaba dedim Sanki bir kurtarıcıya koşar gibi geldiler İsimlerini sonradan öğrendiğim Sabriye ve Mehmet Ali olduğunu anladığım bu iki melek insanı konuşturmaya çabaladım açlardı anladım ve bir şeyler getirdim bana gel dediler otur yanımıza girdim bahçeye bir banka oturduk... Mehmet Ali 25 yaşlarındaydı annesi Sabriye ise 55 civarı sordum burada nasıl uyuyorsunuz gece köpekler falan gelmiyor mu? Ağlamaya başladılar... Mehmet Âlinin ruhsal sorunları vardı... Bana sürekli
–biz okyanusun diğer tarafına gitmeliyiz Ayşegül ancak böyle kurtulabiliriz...diyordu hayata kahreden bakışlarıyla.
Babalarıyla mahkemeleri sürerken anne ve oğul gidecek yerleri olmadığı, için bu parkta maliyenin bahçesinde yatıyorlardı inanılmazdı gece sarhoşların ve başıboş sokak köpeklerinin cirit attığı burada Allahım dedim ürperdim hele kışın ne yapacaklardı hiçbir akrabaları ya da koruyanları yoktu ..Bu nasıl bir babaydı ki eşini ve oğlunu böyle atabilmişti hangi vicdana sığardı bu ...Sabriye’nin kocasından yediği dayaklar dan aldığı darp izleri hala duruyordu...
Onlara yardım etmeye karar verdim. Ve çözümü bulduk bir yardım alarak onları Anamur’daki mevsimlik işçi olarak çalışmaya ikna ettik Anamur’a gittiler. Şimdi çok iyiler o günleri hiç unutmadılar ve ara sıra telefonlaşıyoruz onlarla... Bu sadece bir örnekti yaşadığım yerden canlı örnek. Kim bilir kaç kadın mağdur kalmakta ve bu yüzden kötü yollara düşmekten tutun intihara yönelenlerde olmaktadır... Beni en çok üzen yardım edememek. Gazetelerde hemen hemen her gün bir şiddet haberi okumaktayız. eli kolu bağlı kalmak ta beni yoran şeylerden. Fakat herkes onlar kadar şanslı olmayabiliyor. Bazen severek mutlu olma hayalleriyle evlenen genç kızlar dayakla biten ve sokağa atılma gibi bir hakaretle karşılaşabiliyorlar... Aşk bitiyor mu dersiniz o zaman yoksa erkek egosunu öne çıkıyor daha çok? Bazen de görücü usulüyle yapılan ilkel evliliklerde çok belginleşebiliyor dayak olayı... Kültür, mevki gözetmiyor çünkü erkeğin doğasında olan saldırganlık içgüdüleri burada öne çıkıyor... Belkide kitabımızda olan bir yer yanlışa götürüyor kim bilir etkilenen erkekler yok mudur sizce ...
"nisa suresi 34 "de yazılanlar dikkat çekici Nisa Suresinin 34.ayeti erkeklere karıları dövme özgürlüğü verir mi vermez mi?
Kontrol ettiğim Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Elmalılı Hamdi Yazır’ın ve Süleyman Ateş’in Türkçe Kur’an tercümeleri ile Pickthall’üni Shakir’in ve Yusuf Ali’nin İngilizce Kur’an tercümelerine ve dünyadaki diğer Kuran tercümelerine göre "Evet koca karısını dövebilir".
Ancak 07 Ağustos 2000 tarihinde Show TV Reha Muhtar’ın sunduğu haber programında Kemal Gür an’ın Müslüman’ın El Kitabı adlı eserinde kadınların dövülmesiyle ilgili bölümü tartışıldı. Tartışmaya katılanlardan Kezban Hatemi Kuran’ın Türkçe tercümesinde Nisa Suresi’nin 34.ayetinin yanlış tercüme edildiğini Kuran’da kadının dövülmesine dair bir emir olmadığını söyledi.
Benzer iddiayı çeşitli TV programlarında Yaşar Nuri Öztürk de dile getirmiştir.
Bakalım gerçek nasıl?
Türkçe tercümesi Diyanet)
Nisa 4/34. Allah’ın kimini kimine ustun kılmasından ötürü ve erkeklerin mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. İyi kadınlar gönülden boyun egenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin yataklarında onları yalnız bırakın nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir Büyük’tür.
Türkçe tercümesi Prof. Dr. Süleyman Ateş Kur’an-ı Kerim Meali Yeni Ufuklar Neşriyat 1975 - Milliyet 1996)
Allah insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçimini sağladıkları için erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itaatkâr olup Allah’ın kendilerini korumasına karşılık (Allah’ın kendilerine verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına asla ihanet etmezler). Hırçınlık etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin yataklarda onlara sokulmayın dövün. Eğer size itaat ederlerse
onların aleyhine başka rol aramayın. Allah yücedir büyüktür.
Türkçe tercümesi Yaşar Nuri Öztürk Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri) Hürriyet Ofset 1994 baskısı)
Erkekler kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka söz aramayın. Allah çok yücedir sınırsızca büyüktür.
Türkçe tercümesi Yaşar Nuri Öztürk Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri) 64.Baskı Yeni Boyut İstanbul 1999 baskısı)
Nisa 4/ 34. Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir sınırsızca büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk’ün 1994 ve 1999 yıllarında yayınladığı Kuran tercümeleri kıyaslanınca görülüyor ki; 1999 baskısındaki tercümesinde Yaşar Nuri Öztürk fikir değiştirmiş! Ayette erkeklere kadınları "dövün" diyen kısmı çıkarmış! Buna birkaç örnek de İncil de görebiliyoruz mesela Yasa 24:
1 (incil.info/kitap/deu/24/1) "Eğer bir adam evlendiği kadında yakışıksız bir şey bulur, bundan ötürü ondan hoşlanmaz, boşanma belgesi yazıp ona verir ve onu evinden kovarsa,
2 (incil.info/kitap/deu/24/2) kadın adamın evinden ayrıldıktan sonra başka biriyle evlenirse,
3 (incil.info/kitap/deu/24/3) ikinci kocası da ondan hoşlanmaz, boşanma belgesi yazıp verir, onu evinden kovarsa ya da ikinci adam ölürse,
4 (incil.info/kitap/deu/24/4) kadını boşayan ilk kocası onunla yeniden evlenemez. Çünkü kadın kirlenmiştir. Bu RAB’ bin gözünde iğrençtir. Tanrınız RAB’ bin mülk olarak size vereceği ülkeyi günaha sürüklemeyin.
Evet dostlar —dayak cennetten çıkmadır-yalanına yüce ATATÜRKÜN öğretmenine verdiği cevabı biliyoruz İyi bir şey olsaydı cennetten çıkarırlar mıydı? ...ve dövmek öldürmenin yarısıdır unutmayalım ki tüm kutsal kitaplarda yazar —öldürmeyeceksin... Öldürmeyeceksin!
--------------------------------------------------------------------------------
"Asla öldürmeyeceksin"
Tevrat, Göç 20
"Senden önce inenlere, sana inen kitaba da inanırlar... Onlar Tanrının gösterdiği yoldadır, onlar kurtulurlar..."
Kur’an, Bakara suresi
Dinlerin buyruğuydu
Öldürmeyeceksin
Tapınaklarda çaktılar çarmıhları
Elleri kanlı camilerden çıktılar
kalem kırdılar yargı yerlerinde
Peygamberlerini dinlemediler
kudurgan dalgalar
Tekneleri yutar denizlerde
Çöllerden esen yeller
Ekinleri kurutur
Bil ki umut yeşildedir
Yenilmeyen yeşilde
Benim küçük serçem
kanaryam bülbülüm
Kuru dal çalı diken
Konmuş ötersin
Öt sen, öt, kardeş sesin
Sulara rüzgârlara karışsın
Zalim ürksün sağır işitsin
Öldürmeyeceksin!
Necati Cumalı
Hepinize sağlıklı-mutlu-insanca bir yaşam diliyorum Hoşça kalın ama dostça kalın
YORUMLAR
Sevgili Ayşegül Kızım,
Kur'an kadınların dövülmesi emrini asla vermemektedir.
Cahiliye döneminde kadının hiçbir hakkı yoktu. Dövmek de zaten tamamen normal bir davranıştı.
Şimdi ilgili ayete bir bakalım....
Başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.
Burada erkeklerin her bahaneyle ZATEN dövdükleri kadını korumaya yönelik olarak "öğüt verdiniz mi?, hadi o olmadı, yatağınızı ayırdınız mı ki dövüyorsunuz?" şeklinde bir düşünün...
Bu ayet aslında kadını dövmeyi kendilerinde hak olarak görenlere bir uyarı veya azarlamadır...
Bizim dinimizde davranışlar sünnet üzere yapılır. Yani peygamber Efendimizin yaptığı şekilde...
Öyle ise hayatından 10 evlilik geçmiş olan Peygamber Efendimizin karılarını nasıl dövdüğü araştırılsın ve öyle yapılsın...
var mı Peygamber Efendimizin karılarını dövdüğüne dair tek bir bilgi?
Eğer kadını dövmek bir emirse Haşa, Peygamber Efendimiz Kur'an'ın bir emrini mi çiğniyor karılarını dövmemekle?
Sonuç olarak, eğer Kura'daki bu ayet bir emir olsaydı bunu ilk yerine getirecek olan Peygamber Efendimiz olmalıydı.
Erkek hakimiyetini sürdürebilmek amacıyla bu ayet yanlış yorumlanmaktadır...
Aslını sorarsanız Peygamberimizin sözlerinden bazıları günümüze çarpıtılarak, değiştirilerek gelmiştir...
"Cennet annelerin ayakları altındadır." diyen pir peygamberin ümmetiyiz.
Hal böyle olduğu halde, peygamberimizin yaşıyorken Cennetlik olarak nitelediği 10 kişinin (Aşare-i Mübeşşere) hepsi de erkektir.
Müslümanlığı ilk kabul eden, her anında ona can yoldaşı olan Hatice Anamız...
Daha bir çocuk yaştayken onunla evlenmiş olan Aişe Anamız...
Onun canından can olan kızı Fatime Anamız...
Bunların Cennetlikler arasında isimlerinin geçmemesi içimde bu şüpheleri doğurmaktadır...
günaydın değerli insan;
türkçe mealleri bende her okuyuşumda hep ona benzer şeyler soru işareti bırkır bende..ve sanmıyorum ki ne yüce yaradan nede ilahi olan hiç bir din şiddeti mübah ve çıkar yol göstermez..insan olarak benim aklıma ters demewk istiyorum..ve bunu kötü yanımızın savunma mekanizması olarak görüyorum..ne kadına ne insanın insana yaptığı hiç bir zulum ve şiddeti onaylamıyorum..onaylıyanı da kınıyorum..her zamanki gibi yine anlamlı bir konuya parmak bastığınız için de sizi candan kutluyorum..selam ve saygımla.
değerli yazar tarafından kaleme alınan her yazı biz toplum olarak hep dikkatimizi çekmiştir.
hele hele konu kadın olursa yani mağduriyet söz konusuysa ve tabi vicdan sızlatan olursa
hayata gelince bu gibi hikayelerle dolup taşmıştır.ne yazık ki diyorum bunun önlemi alınacak gibi değil.
her şeye rağmen sizi kutluyorum nede olsa bir kez daha hatırlatmış oldunuz saygılar