- 755 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İstanbul Kentlerin Sefiri
Bir yıl sonra tekrar İstanbuldayım.
Kentlerin sefiri özgürlüğümsün! Avuçlarındayım.
Atatürk havalimanından dışarı çıkar çıkmaz, işte diyorsun bu kent YAŞIYOR. Bir taksiye atlayıp doğru Pier Lotti Oteline. Neyim var neyim yok Otele bırakıp, bir tek özlemlerimi alıyorum yanıma.
Taksim var hedefimde, atlıyorum tranvaya ve aklıma esiyor iniyorum Eminönünde. Yeni camii de kılıyorum öğle namazını. Çıkışta bir bakmışım baharatların o cazibeli kokusu mısır çarşısına sokmuş bile beni çoktan. Halılar, tavlalar, hatlar, nargileler derken piyangucunun birinden, üstelik hiç hesapta yokken, birde piyango bileti alıyorum. Eee baktımki acıkıyorum rotamı çeviriyorum midemin pusulasının ibresine. Bakıyorum pusulanın ibresi galata köprüsünün altında bir Balık lokantasını gösteriyor, hiç itiraz etmiyorum. Tabağımda BALIK manzaram istanbul her yer memleket kokuyor....
İstanbulun klasiklerinden vapurlar, görünce aklıma adalar geliyor ama yok diyorum ilk hedef taksim ...İstiklal caddesinin o akıcı klabalağı sanki bıraktığım gibi ve bir ses çok tanıdık bir tınıyla bağırıyor: “Siyasiyabent CD leri burada!’’Kafamı çevirip bakıyorum. Bağıran gurubun solistlerinden Murat. Heybesiyle, bandanasıyla, biraz kendinden geçmiş haliyle Bizon Murat. Biraz sohbet ediyoruz, Galata kulesinin eteklerine iniyoruz ve orada ayrılıyoruz. Ayrılırken bir CD de ben alıyorum. Tekrar balık pazarından geçerek ve balıkların bana karadenizi, akçakocayı hatırlatan kokusunu içime çekerek geçiyorum balık pazarından ve yine Eminönündeyim.
Bir dilenciye rastlıyorum, biliyorum çok anormal birşey değil bu İstanbulda ama bu dilencinin bir farkı var diğerlerinden. O bunu bir meslek haline getirmemiş buna niyetide yok belli. Aldığı her sadakada bir kat daha yerindibine giriyor ve bunun onu yıprattığını mavi gözlerinin nemi ispiyonluyor. Yanına yaklaşıyorum elimi cebime attıp ne çıkarsa bahtına diyorum içimden biraz para birde sabah aldığım piyango bileti çıkıyor dilencinin bahtına. Rıhtıma kadıköy vapuru yaklaşıyor bende bir koşu yetişiyorum bu aradada bir Simit alıyorum buda benim sadakam ve vapur kadıköye yaklaşırken, martilarla paylaşıyorum simitimi, havada kapıyorlar simit parçalarını.