Görgü ve Nezaket
Görgü nedir?
Ben elimden geldiğince anlatayım. Görgü; tam ve net olarak duyguya hakim olmak, hissedileni ve şık olanı ifade etmektir. Görmüşlük, bilmişliktir.
Nezaket nedir?
Duyguya şık ve yakışıklı ifade katıp sergilemektir. Bu ifadeyi sadece teşekkür etmek anlamında düşünmemeliyiz. Huysuz ve herkese kötü davranan bir adama tepki göstermek hatta onu dövmek nezakettir.
Bu konuyu iyi anlamak lazım aslında. Bir örnekle ifade edebilirsem; uçakta ayakkabısını çıkarmak görgüsüzlüktür, şık olmaz. Ancak ayakkabısını çıkarıp da etrafındaki insanlara kokusunu çektirmek ise nezaketsizliktir.
Aynı zamanda hesaplı övmek, aklına geleni söylemek, teşekkür etmemek de nezaketsizliktir. Nezaket; bir içkiyi veya yiyeceği ikram etmektir, fakat ısrar etmek ve zorlamak değildir.
Biraz önce dediğim gibi herkesi rahatsız eden, huysuz, agresif, kötü insanlara tepki göstermek de nezakettir. Kötü birine tepkinizi koyarak insani saygınızı artırmış olacağınız gibi, kötü insandan rahatsız olan diğer insanların da iyiliğine hareket ettiğiniz için onlara nazik bir davranışta bulunmuş olursunuz.
Bir hırsızı düşününüz. Herkesin gözünün önünde hırsızlık yaptıktan sonra da sizin bulunduğunuz yöne doğru hızla kaçıyor. Onu kovalayanlar ve çevre halkı o anda sizin hırsızı yakalayarak iyi bir hareket yaacağınızı düşünür. Hırsıza bir çelme takarsınız, o yerdeyken diğer insanlar yakalar ve onu döverler.
Siz nazik biri olursunuz, çünkü gerekeni yapmışsınızdır. Eğer bir de üstüne çullansaydınız nazik olmazdınız.
Ha bir de bu işin insani saygı yönü var. Hırsız belki de ilk defa bu işi yapmıştı ve bir daha yapmayacaktı. Ona karşı şuç işlemiş olmadınızmı? Fakat onun çaldığı paraların sahipleri ne olacaktı?
Hepimizin televizyonlarda izlediğimiz felaket durumları vardır. Bir kazanın, yaralının veya bir olayın başına toplanan onlarca insan. İnsanlar bu manzarayı kaçırmak istemezler. Ancak orda olan bir insan kaçan bir hırsızı üstüne doğru gelirken görürse ne olur?
Bana göre çok şansız bir insandır. İnsanların iç yüzünü bilmediğiniz sürece onu yakalamanız veya yakalamamanız kaba bir davranış olabilir.
Yakalarsanız tövbe etmiş olması ihtimali var, yakalamazsanız sömürülen insanlara karşı sorumluluğunuz var.
En iyisi orda olmamak. Ancak orada olursanız, cep telefonuyla konuşuyor taklidi yapın ve bağırışlar arasında kaçan hırsızı yakalamak için tam yanınızdayken el atın fakat kaçırın. Arkasından koşun ancak hırsızdan hızlı koşmayın. Hırsızı yakalarsanız çaldıklarını alın ve elinizden kaçırın. Benim o anda yapabileceğim en nazik davranış bu olurdu. Kaldı ki ülkemin güvenliğini sağlamak için çalışan biri olarak yazıyorum bunları.
Aslında bu konuya niye takılıp kaldığımı bilmiyorum. Sadece nezaket bu değil elbette.
Bize okul çağlarımızda dahi zorla öğretilen nezaket kuralları vardı. Öğretmen gelince ayağa kalkılır. Ama neden? Öğretmenler öyle istediği için değil tabikide.
Bizden yaşça büyük bir insana, bize birşeyler öğretmek için fedakarlıklara katlanabilen bir insana, sevgi, şefkat ve sabırla yaklaşan bir insana saygımızı belli etmek için.
Yaşlı biri geldiğinde oturuşunu daha usturuplu bir hale getirmek, anneye ve babaya ismiyle değil de en yüce ünvanlarıyla hitap etmek de aynı şeyler.
Bunlar nezaket, yapmamak nezaketsizlik, farkında bile olmamak ise görgüsüzlüktür.
Örneğin otobüsteyiz farz edelim; yaşlı bir beyefendiye veya çocuklu veya yaşlı bir hanımefendiye yerini vermek ve rica ederek buyur etmek büyük bir nazakettir. Bu eylemi yapmamak nezaketsizliktir, umursamamak ise görgüsüzlüktür.
Eğer ayakta bekleyen ve yer verilmesi gereken kişiyseniz, oturan şahıstan yer vermesini istemek görgüzüzlüktür, rahatsızlık veya başka bir nedenle yer almak istemeniz ise nazaketsizliktir. Siz uyarmadan size yer veren birine teşekkür etmek adeta farzdır. Eğer teşekkür etmezseniz hem görgüsüz, hem nezaketsiz olursunuz.
Herhangi birşey için de onlarca teşekkür cümlesizi ve kelimesini ard arda dizdirmek de nezaketsizliktir.
İnsanların yüzüne bakarak dinlemek, onları dinlerken dinlediğinizi belli etmek, nezakettir. En büyük nezaket ise bunların yanında gerçekten dinlemektir. Sadece belli etmek yetmez, dinlemek de gereklidir.
Saygıyı hak eden insanlara, yaşça büyük insanlara, amir olarak üst kıdemlilere saygı göstermek enzakettir. Ancak bunu içten duygularla, karşılık beklemeden yapmak nezakettir.
Bir insanın yaptığı iyi bir işe teşekkür etmek nezakettir. Ancak o iş gerçekten beğendiğiniz bir iş ise, çıkarım gözetmeden teşekkür etmek nezakettir.Eğer beğenmediğiniz halde "iyi" derseniz nazik gibi görünseniz de olmazsınız, ancak düzeltmesini amaçlayarak eleştirmek nezaket olur. Herhangi bir fikre kapılmadığınız halde iyi veya kötü derseniz de bu yine nezaketsizlik olur.
Amaçlı teşekkürler ve eleştiriler de kabalık ve görgüsüzlük olur.
Asıl amacım bunların anlamlarını ve ne olduklarını ezberletmek değil. Davranışlarımızdan çıkarım yapabilmek için bilmemiz gerekenleri göstermek istedim. Bilmeyen varsa -ki edebiyatçılardan sanmam ki olsun- öğrenir, veya nazik ve görgülü olmayanlara örnek gösterir. Bana da size takdim etme şerefi nail olur ki umarım bu da nezakettir.
Saygılarımla...
YORUMLAR
Bu ayrımı ortaya korup son derece güzel bir şekilde anlattığınız için teşekkürler.
ama;
"En iyisi orda olmamak. Ancak orada olursanız, cep telefonuyla konuşuyor taklidi yapın ve bağırışlar arasında kaçan hırsızı yakalamak için tam yanınızdayken el atın fakat kaçırın. Arkasından koşun ancak hırsızdan hızlı koşmayın. Hırsızı yakalarsanız çaldıklarını alın ve elinizden kaçırın"
bu cümleye katılamayacağım. bu ikiyüzlülük olur bence, başkasına göstermek için bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek...