ÜTOPYA
Seni hep güzel hayal ettim.Sana uzaktan bakmak,ya da yanında olmak .İçinde olmak.Farkeden şeyler değildi bunlar.Senin için kötülük düşünenleri hayalperest ilan ederdim.Şimdi anlıyorum.Onlar değil ,bendim hayalperest olan.
Sadece seni değil ,seninle birlikte olanları da mükemmel sanmıştım.Bir küçücük hayat içinde bu kadar aldanmışlık da fazla.Romantikler bile benden daha gerçekçi.İşte şimdi bir tarafım yaz bir tarafım kış.Kabullenemiyorum yenilgiyi.Kabullenmedikçe eriyorum.Kabullendiğim an erime duracak.Ama ben bu kadar aldanmışlık içinde erimek istiyorum.Erimek,bitmek,sonsuza karışmak...
Yazım hep devam etseydi Allahım.Aldandığımı,aldatıldığımı hiç anlamasaydım . Kapasaydım kulaklarımı,gözlerimi yumsaydım,durdursaydım kalbimi,dondursaydım bakışlarımı.Ama seni hiç tanımasaydım.Ey içimdeki mükemmellik!Sana hiç bulaşmasaydım . Seni böyle hayal etmese ve düşünmeseydim.Bu kadar acı çekmezdim .Ruhumu sonsuzluk içinde düşünmezdim.Ezilmezdim hayat karşısında bu denli.
"Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel /Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu /Bu derde düşmeden önce. " diyen şair !Bu derde düşmeden önce ben de bilmezdim elmanın yarısının çürük olduğunu.Belki de hep öyleydi,ben belki de hep sağlam tarafını tutuyor ve görmüyordum çürük tarafını.Peki çürük kokusunu da mı duymuyordum.Ne basiretsiz bir mahlukmuşum ben. "Geç farkettim taşın sert olduğunu/Su insanı boğar, ateş yakarmış" dediğine göre sen bunları biliyordun.Bize de anlatmaya çalıştın .Ama biz hep hoş mısralar olarak değerlendirdik bunları.Ama şimdi anlıyorum suyun neden boğduğunu,ateşin neden yaktığını.Çünkü her gün boğuluyorum artık,her gün bir yerlerim yanıyor.
En güvendiğim dostlar bile aldattı hem de kaç defa .Ruhumu kaç kere astılar biliyor musun? Kaç kere geri tırmanmaya çalıştım düştüğüm dehlizlerden haberin var mı?Katmerlenen günahlarımdan kaç kere arınmaya çalıştım.Olmuyor ,yetmiyor.Pes ediyorum.
Sen diye bir şey yok.Sen sadece resimlerde varsın.Gerçeğin olamazdı zaten.Çünkü senin adın bile Ütopya . Nasıl da kaptırdım sana kendimi.Nasıl da inandırmışlar beni senin varlığına .Sana değil beni senin varlığına inandırmaya çalışanlara kızıyorum.Hayat aslında sadece şu iki kelimeden ibaretmiş:Ekmek kavgası;belki biraz da eğlence.
Beni yuttun büyülü canavar.Ama dilerim senin akıbetin de benim gibi olur.Sen beni ve gençliğimi nasıl yuttuysan ,daha büyük anaforlar da seni yutar umarım.Sözlüklerde bile yer bulamazsın kendine.İşte şimdi sadece bunu diliyorum.Ve Ütopya ,seni affetmiyorum!
YORUMLAR
Yazım hep devam etseydi Allahım.Aldandığımı,aldatıldığımı hiç anlamasaydım . Kapasaydım kulaklarımı,gözlerimi yumsaydım,durdursaydım kalbimi,dondursaydım bakışlarımı.Ama seni hiç tanımasaydım.Ey içimdeki mükemmellik!Sana hiç bulaşmasaydım . Seni böyle hayal etmese ve düşünmeseydim.Bu kadar acı çekmezdim .Ruhumu sonsuzluk içinde düşünmezdim.Ezilmezdim hayat karşısında bu denli.
................
Yaşamak yazmak kadar kolay olmuyor çokça...
Aldanmak ise hepsinden acı...
Pes etmemeli ve mücadele etmeli her zaman...
Kendi bakış açımla yani duygusal anlamda bakarsam satırlarınıza, vefayı da eklemek isterim...
Belki de en önemli şey hayatımızda...
Ve daha önce de paylaştığım sayın İskender Paladan bir alıntı yapmak isterim konuda...
Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!..
İnsan bu alemde hayal ettiği müddetçe yaşar .
büyük şair Yahya Kemal'den
Uzak geleceğe dönük tasarımlar kurmadan büyük olunmaz olunamaz.bize düşen hayallerimizin peşinde melonkoli oluşturmak değil sadece üzerimize düşeni yapmaktır.HAyatın katı gerçekleri bizden öncekilere neler vaadetmiş ise bize de bundan fazlası sunulmaz
Güzel bir yazıydı
nefis muhasebesi yapmaya fırsat veriyor
Sağlıcakla kalınız