Cemil..
Cemil’in üniversitede birinci senesiydi.Bitirince hangi mesleği yapabilme haksızlığının verildiğini bilemediği bir bölüme,serbest atışlı bir sınavın,serbest dalışlı bir yerleştirmesiyle girmiş.Aslında onun amacı içindeki özgürlük samanını tutuşturmaktı.Ama bunun büyük bir yangına sebep olup birinci dereceden yankılarla psikiyatrise gideceğini düşünmemişti bile.
Geldiği yer feodal surlarla kapalı ve üstten dayatmacı bir toplumun altta vıcıklayan üyelerinden oluşan ufak bir yerleşim merkeziydi ve merkez kaç kuvvetinin etkisi altına alan buydu.Adem-i merkezileşmek istiyordu.Cemil’in bu mistik düşlerine ilk ağır darbe yurtta geçirdiği ilk günlerinde vuruldu.Herbiri birer Cemil merhalelerinden geçmiş bu yurt müdavimlerinin ve azgın kitle neferlerinin,Cemil’i beşinci kattan bir iple aşağı sarkıtmalarının altında,bayrak yarışı sendromu yatmaktaydı.
Okulun ilk günlerinde kendisi gibi fiziksel olarak birer Herkül,düşünsel olarak fındık kabuğunu dolduramayacak olan nazik ve narin iki kişiyle tanıştı.Bir başka gün derslerinden sonra çay içmek için muazzamlığın bile ölçüt olamayacağı büyüklükteki kantinlerine gittiler.Domates gibi kızaran yanaklarıyla çaylarını alarak kuytu bir köşede oturup soyutlaştılar.Masada hiçbir hece yoktu.Zaten hecelerinde öyle bir derdi de yoktu.Cemil bu sessizlik delhizinde,kendi ruhuyla derince düşünceleşmeye başladı.Bir insanın sosyal bir hayvan olduğunu ve kendisinin hep hayvanlaştığını ama hiç sosyalleşemediğini düşünüyordu.Yanındaki insanlarla konuşacak tek bir kelime bulamıyordu.Tam bu sırada yanlarına büyükbaşlaşan insan nidalarıyla bir eski-moo tünedi.Her halinden kullanım tarihi geçtiği belli olan Eski-moo üç arkadaşa ve özellikle Cemil’e hayatının hepsini kapsayan,bizim de boş zaman diyebileceğimiz sonsuzluğu bir nebze de olsa boşaltmak amacıyla yaklaşmıştı.Bu loşi ortamda,uzun metrajlı kıytırık cümleler kuran Eski-moo’ya Cemil bir baba şefkatiyle yaklaştı.Eski-moo Cemil’e tavsiyelerle dolu konuşmasının sonunda yan masadaki kızı göstererek,ona teklif etmesi gerektiğini söyledi.Kendi kaderini tayin hakkından yoksun milyonlardan biri olan Cemil,bunu emir algılayarak kızın yanına gitti.Sonuç Cemil’in yediği ikinci darbeydi.Bu durum bir süre devam ettikten sonra,kurtuluşsuz o da kısırca döngüleşmeye başladı.
Şimdi Cemil’i soracak olursanız;hayatında iki nominal durum sözkonusu karşı cins birlikteliği ve hazır kart bir telefon.Yani o endüstrileşme ve mobilizasyon evrelerini gayet başarılı bir şekilde yürütüyor.Aslında çoğumuz birer Cemil’iz.Aynı sorunları yaşıyoruz.Farklı boyutlarıyla.Sistemin depolitize ettiği karıncalarız ve hiç değilse ezilmemek için insanflı insanların olması gerekiyor.Ama ne yazık ki bu durum üçüncü halin imkansızlığıyla eşdeğer.
Nice Cemil’siz günlere...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.