- 1128 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
CENNETLİK TEYZEM
Adamın biri yolda giderken elindeki bir pisliği bir çocuğun başına siler. Adam kötü niyetle yaptığı bu hareketten büyük sevap alır. Çünkü çocuk bir yetimdir ve adamın bu hareketini kendi başını şefkatle okşamak şeklinde yorumlar ve büyük mutluluk duyar.
Kötü niyetle de olsa bir yetimi sevindirmek böylesine büyük sevap kazandırıyorsa acaba isteyerek ve tüm şefkatini vererek yetimleri seven, dahası bir ömrü yetimleri bakmakla tamamlayan bir insan için nasıl bir ilahi ödül olur?
Çocukların “anneciğim”, “babacığım” sesleri cıvıl cıvıl iken annesi, babası veya her ikisi de olmayan bir çocuk neler hisseder bilir misiniz? Anneler günü olur, babalar günü olur; ya o günlerde? Bana sormayın sakın, ben bilemem, çünkü ben evlenip çoluk çocuğa karışıncaya kadar babam başımdaydı. Annem ise Allah uzun ömür versin, halen yaşıyor.
Ömrünü yetimlere adamış biri düşünün. Kimin Cennet’e gideceğini yalnız Allah bilir. Buna rağmen “Cennet’te olacağından emin olduğunuz birini söyler misiniz?” diye sorulsaydı, ben “Aşağıda yaşamını anlatacağım Kadriye Teyzedir.” derdim. Hem de hiç tereddütsüz.
Bir evin işlerini çekip çevirmek ve çocuklara gerekli olan anne şefkatini verebilmek için o evde olgun bir kadının olması gerekir. İşte bu evde anne olmazsa bu iki fonksiyonu evin en olgun hanımı yerine getirmek durumunda kalır. 3 erkek ve 3 kızdan oluşan 6 çocuklu bir ailenin en büyükleri olan Kariye de bu görevi üstlenmek zorunda kalmıştı. 15 yaşındaki Kadriye 5 tane yetim kardeşine hem abla, hem de anne şefkati göstermek durumunda kalırken, yaşamının bundan sonraki bölümünde hep buna benzer bir görevi üstleneceğini de asla bilemezdi.
Kadriye cahildi. O zamanlar köylerde okul bulunmazdı. Yakınlarında okul bulunan yerlerde de kız çocukların okula verilmesi kabul görmezdi. Kadriye de okul görmemişti. Ayrıca o zamanların yaşam tarzında bu yaştaki kızların kendisine teklif edilen evlenme taleplerini başkalarıyla görüşmesi de olası değildi. Kimseye akıl danışması mümkün değildi. 15 yaşındaki bir cahilin vereceği bir karara bağlıydı yaşamının bundan sonrası. Karar vermesi gereken de yine babası gibi dul kalmış ve 6 tane çok daha küçük çocukları olan bir adamın teklifiydi. Teklif tabi ki günümüzdeki evlenme teklifleri şeklinde değil, kaçırılma teklifleri şeklindeydi. Kadriye 5 yetim kardeşine olan ablalık ve annelik görevini bırakıp biri kız olan 6 çocuğa üvey annelik görevini seçmişti. Köyün tabiriyle “kocaya kaçmıştı”. Bir söylentiye göre de Kadriye’ye büyü yapmışlardı.
Kadir Tozlu
(devam edecek)
YORUMLAR
BİR ÇOCUK TANIDIM GÖZLERİ YAŞLI ANNEM GELSE DE HERKESİN ANNESİ GİBİ BANA SIMSIKI SARILSA DİYE İÇTEN İÇE HAYKIRDIĞINI RÜYALARINDA ANNESİNİ GÖRMEK İÇİN ANNESİNİN SEVGİ ŞEFKATİYLE UYUDUĞUNU GÖRDÜM NASILDIR BİLİR MİSİNİZ İÇİN İÇİN PARÇALANMALAR SENDE DAYANAMAZSIN SONUNA KADAR ONUNLA AĞLARSIN ÇARESİZLİK NEDİR ÇOK İYİ BİLİRİM YÜREĞİMDE SAKLI DUYGULARIM HEP YAŞAR *.*
SÖZ: ÖZLEM DEMİRKAYA &*.*&
doğum .evlenme ve ölüm mutlak kaderdir.. yaşanılacak olanlar yaşanır. peygamber efendimize büyü yapıldığında ; hemen ayet indi. Felak süresi ve Nas süresi. kulu sıkıntıya düşüren bir süreç bu ve yapanlar ki ebedi cehennemlik ve çogu kişi büyüye inanmaz.. vardır, ve açıkça kuranda zikredilmiştir.
yapılmışsa kadriyeye çok doğrudur, yoksa kolay kolay insan evden sevmediği kişiye kaçmaz..severek kaçanlar müstesna:)) iyi bir şey mi hayır..baba ahı alan hiç bir evladın yüzü gülmemiştir şimdiye kadar . Şükür Rabbimize babamıza bu hali yaşatmadık.bazen kaçacam derdim babama şakayla karışık,gözlüklerin üzerinden bakar burnunun üzerine sürüne sürüne gelirsin derdi. Annemde rahmetlik, "akıllı ol bey, herifi bu kaçırır" derdi.anlamazdım altında yatan inceliği.annem gücümü kasdediyor zannederdim,meğerse kimse bunun derdini çekmez anlamında kullanıyormuş.erkek gibi kızın derdini erkek çeker mi derdi..o yüzden mi evde kaldım bilmem :)) beni yaşayanlar bilir.. bakınız kendimi çok yerdim,ama övmedim:)) gördünüz değil mi
şaka bir yana....hayat insana öyle tuzaklar kuruyor ki..o tuzaklardan herkesin geçtiği gibi bende bende geçtim. ruhumu çok yaktılar, ve canım çok yandı lakin aklımla yıkılmadım ayakta kaldım..kimilerine göre hep kaybeden gibi görünsemde aslında kazanan bendim ki farkında değillerdi..hayatla mücadelemiz dokuz yaşında başladı hala devam ediyor, çok şükür ekmeğimizi kazanıyoruz..ölüm mü bir anlık olsun isterim namerde muhtaç olmadan. fedakarlığımızı denize atarız, balık bilmezse halik bilir diyenlerden olduk ve yaşıyoruz bir şekilde hesabımız Allaha diyerekten
çok güzel bir yazı dizisi olacak..kalemin daim olsun saygılarımla