Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
festival44
festival44
@festival44

GECE YÜRÜYÜŞÜ

6 Temmuz 2013 Cumartesi
Yorum

GECE YÜRÜYÜŞÜ

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1333

Okunma

GECE YÜRÜYÜŞÜ

Dün yine içe dönük yürüyüşler yaptım.Gökyüzü kapalıydı.Ayı ,yıldızları bu gece örtüsünün içinde bıraktım.Kolumda sen vardın.Gökyüzü senin ışıltınla yine ışıl ışıldı.Dilimde senin sevdiğin türküler, küçük adımlarla yürüyorduk.Hafiften manzara değişiyordu sen solumdan sağıma geçerken.Yağmur seni ıslatmaya kıyamıyordu.Bense sırılsıklamdım her günkünden daha fazla.Sen varken yanımda zaman da devran da bana yenik düşmüştü.Durdurma ihtiyacı bile yaşamıyorum ne zamanı ne de dünyayı.Sen varken zaten her şey ağır hareket ediyor,sadece duygularım coşuyor.Gürül gürül akıyorum sokaklarında kentimin.Hiçbir olumsuzluk önümde set olamaz çünkü yerle bir olacağını biliyor.Böyle biraz yürüyoruz ama yine ben sana doyamıyorum.

Yürürken kiminle karşılaşsam iyi. O da benim gibi avare avare geziyordu. Mecnun değil miydi bu?Evet evet oydu.Hal hatır ettim,ağzından zorla bir selam aldım.Baktım konuşmayacak ,

’Leyla nasıl?’ dedim.Gözleri fal taşı gibi açıldı.Önce bir yutkundu,gözleri kırıldı sonra buğulandı.Bir damlası süzüldü, avucuna düştü.Başladı anlatmaya.Dur durak bilmeden anlatıyordu.Salyaları etrafa saçılıyordu.Göğsü bir inip bir kalkıyordu.Gittikçe dinginleşmeye başlamıştı.Leyla ateş olup yere düştü, sokakları mohikanlar gibi yaktı .Sonra yağmura yenildi ,uçup gitti.Mecnun nokta gibi kaldı ancak ruhumun tozunu bile alamadı.

Ben, Mecnun’un gözlerine bakıp sen canımı, gönlümü gördün mü dedim?Usulca kafasını kaldırdı ,anlamsız bakındı.’Sen onun şehla gözlerini bilir misin,selvi boyunu ,uzaklara bakışını,dokunduğu yeri yakışını,güllerin görünce utancından kızardıklarını,kokusuyla alemi mest etiğini biliyor musun?’, dedim.Sanki Azrail’i görmüş gibi baktı ve benim yerim burası değil dedi ve geldiği çöle geri döndü.Ben yoluma devam ettim.

Az ilerde dillere destan Kerem’le karşılaştım.Ne yaparsın burada üstad dedim.Sazıyla uğraşıyordu ,umursamadı.’Aslı’yı el almış ,harem diyorlar.’ dedim.Önce durdu ,sonra dikeldi ,teli kırıldı ,kurudu kaldı.’Ben murat alamadım çömez ,uğraşma hem bu işlerle hem de benimle .’dedi.Yedi düvel gezdim, onu aradım, görmediğim çile, çekmediğim ıstırap kalmadı, var git yoluna, dedi.Dinlemedim.

’Sen onu gördün mü?’, dedim.Kim dedi?Şöyle ipek saçlı, ay yüzlü, güneş alınlı ,gül yanaklı yâri, dedim.’Dişleri de inci mercan mıydı?’ dedi.Tebessüm etti.Görmedim dedi.Bilsen gülünce leylaklar,nergisler kıskanır, gülşende ırmaklar çağlar, bülbüller kavgaya tutuşur.Kirpiklerini eğince alem yasa bürünür Bir nefesiyle ruhlar çözülür, dedim.Bir tınısıyla hastalar iyileşir,gözlerinin değdiği yer yeşerir ,dokunduğu yer yanar.Bu sözümü duyunca bir ah çekti, baştan aşağı yandı.Dokunmadım.Bu külleri Aslı saçlarıyla süpürecek, dedim ve ağır adımlarla oradan da uzaklaştım.

Evime yaklaşıyordum ki sırtında kazması elinde murcu bir meczup oralarda dolaşıyordu.Üstü başı batmıştı.Ter kokusu çarpmıştı burnuma .Vallahi aşk kokuyordu.Gözlerine baktım, kan kırmızısıydı.Arkasındaki ateşi yüreğimde hissettim.

Kimsin dedim, Ferhat’ım dedi.’Hangi Ferhat? ’dedim .Kadersiz Ferhat,garip Ferhat, muratsız Ferhat, dedi.Mideme kramplar girdi.’Nerden gelirsin?’dedim.Dağları delmekten dedi.’Noldu sonun? ’dedim.Bu hikayelerin sonu hep hüzünle biter dedi.Bilmiyorsan girme, bu işlere dedi.Geç kaldın, dedim.Ben henüz dağları delmedim ama dağları devirir içimdeki fırtınalar, dedim. Sadece güldü.Ocağına düşmüşüm her daim yanar içim dedim.Kafasını salladı iki tarafa sadece bir fısıltı ,yazık olmuş dedi.Onsuz günler, anlar geçmez oldu, dedim .Gözleri matlaştı.Anladım ki kendisi aklına gelmiş.İçimde sancılar büyüyor dedim ,ellerini karnında birleştirdi sanki kendisi yaşamış gibi böğürmeye başladı.Korktum.Onsuz acı çekiyorum, dedim.Elinden kazması düştü,her gördüğümde onu daha çok arzuluyorum dedim, murcu da düştü.Onu çok ama çok seviyorum,dedim .Bırak beni deldiğim dağlara geri döneyim, dedi.Dokunmadım, uçup gitti.

Eve geldiğimde ne kapıyı açacak mecalim kalmıştı ne de muvazenemi sağlayacak moralim.Ruh alemim savaştan çıkmıştı,bedenim kevgire dönmüştü.Yer ayaklarımın altında alındı,gözlerim karardı,içimden dikenli tel örgü çekilmeye başlandı.Hırıltılı avazım boşluğu dolduruyordu.Kirpiğim kirpiğime değdiğinde her şey kararmıştı.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gece yürüyüşü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gece yürüyüşü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GECE YÜRÜYÜŞÜ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.