- 2314 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Haddini Bilmeli İnsan. Şiir Yorumlamakta Bile...
Fark ettim ki;
duyguları fazlaca deşifre etmek,
masum ve sevimli sözlerin ardına gizlenen yürek sesinin şifresini çözmek,
ya da başkalarının duygularına gereğinden fazla yaklaşabilmek,
yaklaşmayı becerebilmek tehlikeli zanaat.
İnsanların,
bu günlerde yeşerttikleri,
ya da mazinin derinliklerindeki solgun hayat renklerinden koparıp,
gönüllerinde itina ile besleyip,
esirgeyip;
yaşadıkları zamanın her katresinde olduğu gibi,
bu gün de hayallerinin en müstesna köşesinde, olanca tazeliği ve canlılığı ile sakladıkları,
zamanın ilerlemiş saatlerinde,
yorgun bir şehrin tenha caddelerini aydınlatma gayreti içinde olan,
solgun sokak lambalarının loşluğunda gezinen bir mecnun aşığın pejmurde gölgesi misali, sadece dış suretini yansıttıkları,
ya da,
bir zamanlar,
belki de yaşadığımız, yaşattığımız zaman diliminde bile,
gönüllerinde kopan fırtınaların ufacık bir esintisini aksettirdikleri şiirlerini yorumlamak,
mahremin kapısını aralamak misali, oldukça tehlikeli bir uğraş.
Anlaşılmak,
anlaşılır olmak,
bir şeyleri,
paylaşılması zor duyguları,
anlatılması zor hayat tecrübelerini,
gururumuzu kıran sevimsizlikleri,
özlemlerimizi,
hayallerimizi,
ümitlerimizi,
ümitsizliklerimizi,
gidenimizi,
terk edenimizi,
geriye dönmeyeni,
dönmesini hayal ettiklerimizi,
velhasılı hayatın kendimize ait her bir adımını,
olanca çıplaklığı, sadeliği ve gerçekliliği ile değil de,
ucundan-kenarından, devrik cümlelerin sevimliliği ardına gizlenerek,
bir yaramaz çocuk tebessümü ve masumiyetinde anlaşılmasını diliyoruz.
İnsanlar,
şüphesiz harcadıkları bir çaba sonucunda,
her şeyden önce takdir edilmeyi beklerler.
Bu güzel defterde yayınlanan tüm çalışmalar,
herkesin duymayı beceremeyeceği yürek seslerinin,
gözlerimize, kulaklarımıza,
oradan da gönlümüze yansımasıdır...
Kimimizin kulağına uzaklardan gelen hafif bir melodi güzelliğinde yansır bu ses.
Kimimize, hayat realitesinin keşmekeşliğini,
yorgun zamanların aheste ayak seslerini,
vapur düdüklerini, eksoz kokularını, seyyar satıcı feryatlarını tarifler.
Bazılarımıza ise,
bir kalemin mahcubiyetinde,
ya da bir dudakta gezinen tebessümün sevimliliğinde,
bazen de göz pınarlarından süzülerek, hayatın tüm acımasızlığının izlerini taşıyan şakaklardan
avuçlarımıza dökülen göz yaşlarımızın sıcaklığında,
duygu dediğimiz sihirli olgunun,
anadan üryan sureti şeklinde gözükür.
İşte,
tehlike burada başlamaktadır.
Bazı şeyleri görmemeli, bazı şeyleri duymamalı, bazı şeyleri hissetmemeli insan...
Duygusallığın da bir sınırı var canım!...
Nedir o;
tüm şiirleri enine boyuna irdelemek...
Şairini bile şaşırtacak yorumlamalar getirmek...
İnsan haddini bilmeli...
Nerde yürüyeceğini, nerede koşacağını, nerede duracağını bilmeli.
Sayfa sayfa yorum yazacağına,
oturup kitap yaz kardeşim!...
Değil mi ama?
İnsanları sonuna kadar değil de, arzu ettikleri kadar anla!...
Bir Tutam hayat
kalin ]
YORUMLAR
Haddini her yerde bilmeli insan.
Amma velâkin bir kusur varsa birdaha tekrarlanmaması adına yapılan yorumları haklıysa şayet daha bir severim ben
Bir de yorumu yapma adabı da önemli.Kırıcı olmadan ve küçùmsemeden.
Sizin yorumlarınızı da seviyorum.
Sevgiyle, mutlu kalın...
bahargulleri tarafından 7/13/2013 12:32:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
// Tehlikeli zanaat!//
Oradan başlamak istedim. Bir gün sana şiir yazmak için Beyoğlu'na çıktım dedim de; canım sıkıldı bir yorumla. Sonrasında ne o kişiyi okudum, ne de görmek istedim.
Ben evimde otururken bir şiir yazmış, öyle hayal ettirmek istemişim. Belki bende öyle hayal etmiştim ve buna sevinememiştim. Etik olmayan bir durumla karşı karşıya kalarak.
Aman bir daha yalnız çıkmayın Beyoğlu' na diye de sığ bir yorum gelmiş. Halbuki ben en çok, o şiirde '' beyin oğlu neydi o kibirin senin ''demiştim.
- Peki siz o şiirin derinliğine inemediyseniz; ne demeliyim.(başka şeyler yazmıştım; özet ileti bu idi)
Kızdım... yazdıklarım için hesap verecek değilim diye düşünüp. İçimden dedim ki:
-size ne?... sana ne?
hayal edebildiysen et, gerisi önemsiz.
//Anadan üryan//
Harikasınız.
Bazı şeyleri duymamak, görmemek gerek. Nereye kadar hayal edebiliriz ya da nereye kadar kandırabiliriz.
az gerçek, az hayal. Bu dengeyi ne kadar hissettirebiliriz ki?
Uzun zaman kavuşamayan aşıkları yazan kalemleri keyifle okudum, dinledim.. Hissettim, hatta bazen gözlerim doldu.
Sonra anladım ki, karı-kocalar(mış)!
Olur da bu kadar olur mu dedim. Ben bunca zaman nasıl bu kalemleri böylesi etkilenerek okumuşum. Yani siz, akşam yemeğinden sonra çocuklarınızı uyutunca, ne yazsakta bu insanları etkilesek, ağlatsak diye plan mı kuruyorsunuz. Ne tuhaf... ne garip.
Şair, ikna etmeli, inandırmalı, yaşatmalı da... nereye kadar?
Hesap sormakta yanlış, ikna olmuş gibi okumakta.. değil mi.
Ben onlara da kızdım...
Çünkü onlar bana göre kavuşamayan iki kişiydi, karı-koca oldukları ise koca bir yalan! ( yani bence)
Bunu... MESAJ ile yazdım! Aleni değil.
-Reeli bile yaşarken, sanal gibi mi hayal edelim istemiştiniz; sorarım?
nasıl bir egoydu bu... ben pek anlayamadım.
İkna ettiğim için kızan da bendim, ikna edildiğimde kızan da ben.
Siz ne güzel söylemişsiniz...
//İnsan haddini bilmeli//
Takdir edilmeyi bekliyoruz ama haddini bilerek.
Düşünceleriniz inanılmazdı. Saptamalar çok insani idi.Tıpkı okuduğum diğer yazınız gibi.
Tebrik ettim... ama gerçekten.
Umuyorum o yazıdan nasibimi olumlu almışımdır, yani emin değilim.
Can Yücel... insanlık, aşk, hayat yazarken inanmayalım mı; yani o da yalan mı?
Sorgulayalım mı hı?
- Evet bazen...
ama haddimizi bilerek.
Şirin Kelebek tarafından 7/6/2013 7:50:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Çok hassas bir konuya değinilmiş tarafınızdan; bence şiir ya da yazı eğer bir ortamda yayınlanıyorsa tarafımızdan; bu şiir /yazı da ona istinaden yapılan yorumlar da artık okuyucunundur. İnsan kendinde ne varsa yazılanı ancak o kapsamda değerlendireceği için; uzun yorum yazmak şiir/ yazı sahibinin açığını değil yorumlayanın açığını ortaya daha çok çıkarır bence. Bu kapsamda yazan kişi bu durumu daha çok düşüngeç ve farklı bir yol olarak görmelidir fikrimce.Okuyucu her türlü yorumda bulunma hakkına sahiptir terbiye/ görgü sınırlarında elbette. Ben de yorum yazarım hem de kişisel gelişim adına düşüngeçler bırakarak yazana. Bu değer verdiğim için olur yazan kişiye; kendimle benzeştiği noktaları tespit edip, paylaşımın güzel/ farklı çağrışımlar uyandıracağını düşündüğüm için... Her yorum emektir, zaman harcamaktır ,değer göstergesidir ve kıymetlidir bence. Katılamıyorum size özetle diyebilirdim ama açıkladım işte yukarıda yazdığım sebeplerle.
Teşekkürler
Saygılarımla
Anlamak, anlaşılmak, hem yazan hem de okuyan için haddini aşmamak lazım da; Bazen de kırmızıya ille de bu siyahtır diye tutturulduğunda gereği de yapılmalıdır düşüncesindeyim. Öte yandan burada gerçek anlam da şiiri okuyup eksi-artı yanlarını irdeleyen de çok azdır. Genel de, çok güzel bir şiir okudum diye yazılır. ( bak ben sayfana geldim yorum yaptım hadi sen de gel) Ki; bu da doğru değil zaten. Bir de madalyonun diğer yüzü var, o da tahammülsüzlüğüm birseferinde bir şiiri beğenmemiştim yazarı olan hanımdan duymadığım sözler, çocuksu hareketler gördüm engelledim de abuk mesajlardan kurtuldum. Bu yüzdendir ki, artık pek kimseye yazmıyorum okur geçer giderim.
Kafkas esintisine selam ve sevgiler..
Had bilmek güzel bir haslet. Kimi yazıların üzerine sayfa sayfa konuşan benim gibi birinin alacağı pek fazla pay var yazıda. Fakat anlatmak bazan öyle kibrit çöpü bir hal ki, vazgeçilmez oluyor. Haklı yanları da var yazının kuşkusuz. Kızgın yanları da. Kızgınlığı geçimsizliği mi çağırıyor, burasını anlayamadım. Zaten yazının yazanının da dediği gibi, haddini bilmeli insan. Bazan söylememeyi becermeli, susmalı. Mütecavizlik sayamıyorum yalnız yazıları yordamayı kendi adıma. Çünkü yazılarımız bu platforma düştüğü anda, her türdeki alakaya ve alakasızlığa, söylenişe ve söylenmeyişe hazırlıklı olmalıyız. Eğer bunu istemiyorsak defterlerimiz ne güne duruyor değil mi ya?