- 485 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
YENİ OSMANLI SEVDALILARI
“YENİ OSMANLI” SEVDALILARI
Dr. Sadık Özen
Dünya kurulalı beri, insanların hep arzuları, istekleri, tutkuları hayalleri olmuştur. Bunlar, insanoğlunun sahip olduğu masumane duygular olup toplumların gelişme ve ilerlemesinde etkin rol oynayabilirler.
Ancak bu insani duygular, bazen amacından saptırılarak, sonunun nereye varacağını iyi kestiremeyen bazı macera heveslileri tarafından, kendi istekleri doğrultusunda bir araç olarak kullanılmak istenebilir. İşte bu gelecek için büyük bir tehlike nedeni olabilir.
Bu duygular, sınırsız bir bencilliğin ve aşırı ihtirasların ürünü olmadıkça, bireyler ve toplumlar için yararlı sonuçlar getirebilir, aksi halde felaketlerin öncüsü olurlar. Tarihte bunların örnekleri çok görülmüştür. Napolyon, Hitler, Mussolini ve Tito bunun unutulmayan kötü örnekleridir.
Osmanlılar’ın ecdadımız arasında önemli yerleri vardır. Dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olmuş, arka arkaya kazanılan zaferlerle Avrupa içlerine kadar girmiş ve bize büyük bir övünç kaynağı yaratmışlardır. Ancak bir zaman sonra ihtiraslarını yenemeyerek; dışa karşı kötü bir siyaset gütmüşler, içte de ülkeyi kötü yönetmeye başlamışlardır. Bunun devamı olarak; bazı emperyalist devletlerle ittifak içine girerek, bazılarına karşı da cephe oluşturarak katıldıkları biz dizi savaşla, ne yazık ki kendi sonlarını getirmişlerdir.
Şimdilerde, “YENİ OSMANLI” adı altında bir akım yaratılmaya çalışıldığı görülüyor. İnsanların kendilerini yeni heveslere kaptırmaları doğal karşılanabilir. En azından bu düşüncede olanlar, kendilerinin böyle bir haklarının olduğunu savunabilirler. Ancak bir şeye heves edilirken, meselenin dünü, bugünü, yarını ya da önü ve arkası iyi hesap edilmelidir.
Çok üzüntü vericidir ki; düşünce kıtlığına sahip birileri Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarına bağlamakta ve bu yüzden Cumhuriyete karşı tavır almakta ve kendilerini yeni arayışlara kaptırmaktadır. Oysa Osmanlı İmparatorluğu güttüğü yanlış politikalarla kendi kendisini yakıp yıkmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından başlatılan Kurtuluş Savaşı sonunda, yıkılan imparatorluğun külleri üzerinde yeni bir devlet kurulmuştur. Bu gerçeği göremeyenler akıl ve mantıktan yoksun ya da kötü niyetli kimselerdir.
Bu zavallılar, doksan yıl önce kurulan, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti sayesinde bu günlere gelebildiklerini, padişahın kulu ve ülkemizi istila etmiş olan emperyalist devletlerinin kölesi olmaktan kurtulduklarını, inançlarının gereği olan ibadetlerini hür ve bağımsız olarak bu sayede yapabildiklerini asla unutmamalıdırlar. Bunun aksi büyük bir nankörlük olur.
Yeni Osmanlı sevdası yanında bir de Arap ve özellikle Filistin sevdası ve hamiliği ortaya çıkmış bulunuyor. Kendilerini buna kaptıranlara biraz tarih okumalarını öneriyorum. Zira Osmanlı’nın yıkılmasındaki en önemli etkenlerden biri, İngiliz ve Fransızlar’ la işbirliğine girerek, ülkelerine ihanet eden Osmanlı tebaasındaki Araplar olmuşlardır. Eğer Arap Yarımadası’nda yeni savaş cepheleri açılmamış olsaydı, Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmeyebilirdi.
Bugün “ARAP BAHARI” safsatasıyla başlatılan, Libya’nın yok olması, Mısır’ın parçalanma sürecine girmesi ve Suriye’nin de yıkılmasına çalışılan olaylar zincirinin ; bundan yüz yıl öncesi Emperyalist Hristiyan ülkelerle yapılmakta olan işbirliği ve ihanetlerin bir benzeri olduğu unutulmamalıdır.
Bütün aklı selim sahibi vatandaşlarıma çağrıda bulunuyorum. Lütfen duygularınızla hareket etmeden, gerçekleri görerek, akıl ve mantığınızla hareket ediniz. Ülkemizin yeni badirelere sürüklenmesine izin vermeyiniz. Bizim Türk Milleti olarak kendimizi yayılmacı heveslere kaptırmaya ihtiyacımız yoktur. Bizim topraklarımız bize yeter. Yeter ki sahip çıkalım ve bölünmesine izin vermeyelim.
Dünyadaki en değerli rejim Demokratik Laik Cumhuriyettir. Egemenlik, bağımsızlık içinde yaşamamızı sağlayan ve bize insanca yaşama hakkı tanıyarak, bugün huzur içinde yaşamamızı sağlayan Cumhuriyetimize kavuşturan Büyük Atatürk’e minnet duyalım ve “Ne mutlu Türküm” diyerek O’nun izinden yürümeye devam edelim.
En derin saygılarımla…
05 Temmuz 2013
YORUMLAR
Sadık Hocam, yazınız için tebriklerimi iletiyorum. Demokratik ve laik bir ülke idealinden vazgeçmemiz, bizi geriye götürür. Belirttiğiniz hayallerin olması da bence mümkün de değil. Kazanımlarımızı bir çırpıda terkedip,arkasından bakmak safdillik olmaz mı? Geleceği, sağlam teşhis yapabilecek beyinlere ihtiyacımız var.Genç nüfusumuz için, planlarımızı yapmakta gecikirsek,başımıza ummadığımız işler gelebilir.Kendinize iyi bakın Sadık Hocam.. Saygı ve selamlarımla..