- 763 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YÜREĞİMİN SESİ
Ceylan bakışların vardı gözlerinde nakış nakış bakışlarıma işlediğin unutulmayan, değişmeyen ve hiç değişmeyeceğini bildiğim. Benim tutkunluğum ne o gözlere ne de o bakışlaradır. Tutkunluğum onların kaynağı olan sanadır.
Söz çıktığı ağza göre kıymet bulur. Senin dudaklarından süzülen kıymetin ötesindedir; kıymet içinde yoğrulur. Ne söylediğine değil sözlerinedir hasretim. Çok şey anlatırsın konuşmadan, söze dökmeden. Çoğu zaman söz senin gözlerinde fazlalık durumuna düşer. söz bunun için dudaklarından dökülürken titrer.
Sevdim, sevginin yücesinden. İstersen görmeye çalışma, görmek zordur baktığın yerden. Yokluk ve ölüm ötesinden, durur zaman, utanır kibrinden. Ayyuka çıkar çığlıklar, duyan ve duymayanın ölümünden. Bir gül, gülümsesin gülistanından. Dokunuşlar hissedeyim sızım sızım sızlayan yüreğimin senli yanından. Süzülüp yok olup giderken, gülümsemen olsun son resimde hatıra kalan.
YORUMLAR
Ne tuhaf: Yanımızdan yürüyüp geçen insanlar için başka insanlar neler yazabiliyorlar? Neler yazabiliyor yanımızdan öylece geçip giden insanlar başkaları için? Herkes sıradan görmekte iken sıradışı oluveriyor bazılarımız bazı başkaları için. Hayat sahiden tuhaf. Hep karşılaştığımız ve kapımızın önünü süpüren temizlik görevlisi, yerine göre kılık değiştirip daha doğrusu olmak istediği gibi olup yazabiliyor içinin hissettiklerini. Ya da aynı görevli için bir başkası yazabiliyor içinden geldiği gibi. Veya hiç kimseyle ilgisi olmuyor yazılanların, ama içimizden biri yazıyor yine de bunları. Çok kuvvetli hislerin mimarıydı kalem. Çok güçlü aktarmıştı hissettiklerini. Bize de okuması kaldı sadece. Kimdi neydi nerenin insanıydı işi meşgalesi neydi bilmeden okuması. Bu platformun en hoş yanı da bu galiba. Önce tanımıyoruz, sonra bir anda içini görüyoruz insanların, hislerini.
Bir soru soruldu bana yakın zamanda: Şimdi körüm ya ben, insanları nasıl değerlendirip tahlil ettiğimi sordu biri. Merak, haklı bir merak. Öyle alışmışız ki dışadıya bakmaya ve beden görmeye, ruh tahlili yapabilmek, ruhu görebilmek yabancımız olmuş adeta. Hatta garipser olmuşuz ruhtan ruhalığı. İşte düşünün şimdi: Bir yazı, yazanının bedeni yok ortalıkta en azından fotografı varsa da ben göremiyorum, ama tüm yalınlığıyla duruluğuyla yazdıklarına değiyorum. Kitap ta böyle, başka okunacaklar da. Aynın ıben hep yapıyorum. Çünkü insanların gözlerinin içine değil, sözlerinin içine bakıyorum.
Ne saçmalamış bu dediğinizi duyar gibiyim. O kadar istiyorsa gitse yazsaymış ya bunları? Çok isterdim gerçekten. Ama yazım ana sayfadayken yazamıyorum başka bir yazı. Ayrıca karalayamıyorum da ve herkes görsün istiyorum yazdıklarımı. Belki bir ucundan tutarım bir hayatın faydam olur en azından merak gideririm. İşgal ettim sayfanızı kusuruma bakmayınız tanımadığım ama içini okuduğum yazıyla etrafına estiren insan.