- 705 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Keraat Vakti
Bir vakit vardır akşam ezanı ile yatsı ezanı arasında. Kıyametin tam da bu vakitte kopacağı söylenir. İşte o vakitte kopar sahiden kıyametler. Kızarır güneş, soluk benizler yürümeye başlar akıl küpünün içinde.
Tırmıklar, tığlar, şişler bileğlenmeye başlanır. Geceye, heceye bir hazırlık semahıdır bu sanki. Kalem döner, kağıt döner, kelimeler döner. Avuç avuç yaşam devşirilir. Katre katre umut kökleştirilir. Sevgi aşkla kaynatılır, ılıştırılır sonra.
Tadı şerbetleşen, kokusu hiç unutulmayan hazlar kalır geride.
Yazarken nasıl da çoğaldığımı düşünüyorum. Oradan buradan oraya buraya yazarken. Peçetelere yazmak gibi bir talihim olmadı hiç. Vapurda karalamalar yapabilmem de imkansız. Saklamak zor, bazan kaybolup gidiyor yazmayı tasarladıklarım. İleride bir gün, buluyorlar beni yeniden.
Mahçubiyetin sembolüne dayıyorum sırtımı. O güç veriyor varlığıma. Feri sönmemişken gözlediklerimin, bırakıyor usulca dimağımı bana.
Uzun söylüyorum. Çünkü uzuyor söyleneceklerim. Sıkıyorum belki bazan. Alabildiğine bezdiriyorum en çok ta kendimi. Fakat başka türlüsünü düşünemiyorum.
İstanbul’un havası karma karışık yine. Keraat vakti yaklaşmakta. Eğer bu gün de kopmaz ise kıyamet, belki kopacak yine içimin kıyameti, çekileceğim hesaba, soracak kalemim bir bir göz çukurlarıma dokuna dokuna. Esen kalın efendim...
YORUMLAR
sanki birçoğumuzun zaman zaman düşündüklerini, tasarladıklarını ya da yaşadıklarını yazmış kaleminiz. Ya da anlatılanlarda kendimden de bir şeyler bulduğumdan yapıyorum bu genellemeyi, tartışılır.. ki ben aşığım istanbul'a ve hasret.. çok sürükleyici bir anlatımınız var tebrik ederim sevgilerimle..