Ölüme Dair
Bitti.Artık her şey bitti.Kalkılacak bir sabah yok.Düzeltilecek bir yatak,yamulmuş bir yastık,dağınık elbiseler yok,çıkarılmış pijamalar,yeni giyilecek ütülü kıyafetler yok,edilecek bir kahvaltı,kavgalarını dinleyeceğin çocuklar,sitem edecek yada gülümseyecek bir eş de yok.Kapısı açılacak bir işyeri,ödenecek senetler,alınacak malllar,gidecek siparişler,hesaplar,kitaplar...Artık hepsi bitti.Doğan güneşi,kararan geceyi,ayı,yıldızları,hiç bitmeyecek sandığın ömrü bitirdin.Artık bitti.Her şeyi ama her şeyi dünyayı silkeleyip arkana,bir adım attın ve artık her şey bitti.Şimdi yeni aleme uyanma zamanı.Şimdi henüz bilmediğin bambaşka bir hayata adım atacaksın.Sen dünyada yaptığın tüm iyi işleri nurdan sandukana doldurdun.Kefeninin yanıbaşına koydun.Ama senden başka kimsecikler farkedemedi...
YORUMLAR
Ölümün ölümsüzleştiğini yazmıştım bir yazımda. Ölüm ölmüştü çünkü bu yazıya göre. Ölümden söz edilmesi çok yatsıdığım bir şeydi eskiden. Şimdilerde alışıyorum ölümün yazıya dökülmesine. Fakat bu fazla ölüm gibiydi. Garipti, yazının kalemine belki hepimiz buradayız demek lazımdı. Bir de anımsatmak gerekiyordu galiba ölümün kendi ilmince ve zamanınca olduğunu. Ötesine izin vermiyordu ki ölüm? Ne zaman isterse o zaman gelip konuyordu canlı bedenin ruhuna. Onu ne geciktirmek, ne erkenleştirmek olasıydı. Erkene saat kuranları da öyle yeni ve güzel alemler kapılarını açmış beklemiyorlardı. Karanlığı düşünmeliydi yazının kalemi. Tahta kokusunu çekmeliydi içine. Toprağın santim santim ete yürümesini duyumsamalıydı. Sonra yeniden gözden geçirmeliydi usunu. Tabi bir kurguya diyecek şeyim olmaz. Yok gerçekse bu, biz neciyiz diyorum yüksek sesle. Her kederin neşesini de içinde barındırdığını da anımsatarak...