- 1989 Okunma
- 24 Yorum
- 1 Beğeni
OTOBÜS DURAĞINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aşağı yukarı her gün aynı durakta belediye otobüsü beklediğimiz ben yaşlarda bir beyefendi ile yine ben yaşlarda bir hanımefendi 29 Mayıs 2013 Günü de durağın hemen karşısındaki sitenin kapısından dışarı çıkarak durağa geldiler. Öyle fazla bir samimiyetimiz olmamakla beraber her sabah günaydınlaşırdık her ikisiyle de. Yine öyle oldu.
-Günaydın beyefendi…Nasılsınız?
-Teşekkür ederim hocam? Siz?
-Çok şükür ben de iyiyim…Ya siz nasılsınız Hanımefendi?
-Teşekkür ederim Beyefendi…
-Otobüsü kaçırdınız. Sizinki az önce gitti.
-Yaaa öyle mi? Neyse..Bekleyeceğiz artık.
-Beyefendi şu yan tarafta yapılan bina nedir?
-O mu? Okul yapacaklarmış…İnşallah doğru dürüst bir okul yaparlar..İmam- Hatip Lisesi filan yapmazlar.
Sabah sabah vatandaşla İmam-Hatip Lisesinin de doğru dürüst bir okul olduğunu tartışmanın alemi yok değil mi? ‘’ Vatana millete hayırlısı neyse o olsun.’’ Deyip kapattım mevzuu.
Ben mevzuu kapattım ya Hanımefendi başka bir mevzu açtı.
-Bakın görüyor musunuz? Gelen tüm otobüslere bayrak takmışlar.
Beyefendi merakla sordu.
-Evet benim de dikkatimi çekti. Bu gün ne ki?
Hanımefendi esefle başını salladı.
-Ne olacak ayol...İstanbul’un Fethi. Şuna verdikleri değerin yarısını 6 Ekim’e verselerdi memleket bu halde olmazdı.
Beyefendi ‘’ Haklısınız’’ Dedi ama gözlerinde ‘’6 Ekim de ne yahu?’’ Gibilerden bir soru işareti vardı. ( Ya da bana öyle geldi )
6 Ekim 1922 …İstanbul’un Düşman işgalinden kurtulduğu gün…Hanımefendi onu kastetti tabii ki. Ben de ‘’ Ulan ne varsa yine eskilerde var..Şimdi şuradan yüz tane genç çevir; 6 Ekim 1922 de ne oldu? Diye sor, beş tane doğru cevap ya alırsın, ya alamazsın ‘’ Diye geçirdim.
Aradan günler geçti.
Bu gün yine aynı duraktayız. Tabii ki yine aynı durak arkadaşlarımla.
-Günaydın beyefendi, günaydın hanımefendi.
-Günaydın Hocam.
-Bakın bu gün de belediye otobüsleri hep bayraklarla süslenmiş.
Beyefendi merakla sordu:
-Aaaaa evet ya…Niye ki? Bu gün ne bayramı ki?
Hanımefendi kahkahayı salıverdi.
-Ayol deliye her gün bayram…Kim bilir hangi saçmalığı bayram olarak kutluyorlardır?
29 Mayısta ‘’ Ne varsa eskilerde var ‘’ Diye yaptığım övgü bir anda sönüverdi. Saçma sapan bir gün ha?
-Hanımefendi bu gün Kabotaj bayramıdır.
Hanımefendi, Beyefendiye döndü:
-Ne bayramıymış nee?
-Efendim kaba taş bayramıymış.
-Ha ha haaaa…Oldu olacak Yontma taş, Cilalı taş bayramı da yapsın bunlar..Tam da yakışır zaten.
-Hanımefendi kaba taş değil…Beyefendi yanlış aktardı.Kabataş semtiyle ya da kaba taş çağı ile ilgisi yok. Kabotaj Bayramıdır bu gün.
-Hımmm…Anladım..Demek ondan.
Anladılar mı anlamadılar mı orası Allah’a ayan.
Neyse...Onların belediye otobüsleri geldi ve bindiler…Ben ve bir kaç genç bizimkini bekliyoruz… Gençlerden biri yanındakiyle konuşuyor.
-Yav baksana bu gün bu otobüslere neden hep bayrak asmışlar? Önemli bir gün mü?
-Lan oğlum duymadın mı…Yandaki adam söyledi ya...Bu gün Sabotaj bayramıymış.
-Hastir lan..Moruk kafa yapmış anlaşılan. Sabotajın da bayramı mı olurmuş?
-Oğlum ne bilim ben..Adam hocaymış...Bir bildiği var demek ki.
-Soralım mı? Kim kime sabotaj yapmış? Ne olmuş?
-Soralım bakalım.
Yaklaştılar ve sordular?
-Amca bu gün Sabotaj bayramı mı sahiden de? Kim kime , neye sabotaj yapmış ki bayram ilan edilmiş ?
-Yok evlatlar..Sabotaj değil..Kabotaj…1 Temmuz 1926 da Yani Atatürk döneminde çıkarılmış olan bir kanun vardır ki o tarihten bu yana Kabotaj ve Denizcilik Bayramı olarak kutlanır.
Bu kanuna göre; akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile Boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.[ Bu paragraf alıntıdır..Ben daha basit bir şekilde izah etmiştim ]
-Teşekkürler amca.
-Bir şey Daha var..O da çok önemli. Biliyor musunuz? 1 Temmuz 1926da Kabotaj Kanunu çıkarıldıktan tam bir yıl sonra, yani 1 Temmuz 1927 de ne oldu?
-Ne oldu?
-16 Mayıs 1919 da Samsun’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşından sonra ilk kez 1 Temmuz 1927 de İstanbul’a geldi.
Vay beee..Otobüs durağında Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi vereceğime rüyamda görsem inanmazdım.
Hayrettir ki ‘’ Atatürk’ün bize bıraktığı emanetlerin yılmaz bekçileriyiz ‘’ Diyen ya da demeyen hiç kimsenin paylaşımlarında göremedim bu önemli bayramla ilgili tek satır. Ama eminim ki bu bayram kaldırılacak olsaydı yer yerinden oynardı ‘’ Atatürk’ün bize bıraktığı bir bayram kaldırılıyor.’’ Diye.
Şair ne güzel söylemiş:
Sahipsiz kalan vatanın batması haktır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
YORUMLAR
Valla ne cahiller var.Daha kabotaş bayramını bilmiyolar.Bunlar nasıl Kabotaş kurbanı kesiyolar diye sorasım var?
Biz her yıl kabotaş bayramında kurban keserik.derisini Türkiye Cümburlop Derneğine bağışlarık.
Sonra da ellerimizi açıp "Atatürk ölmedi kalbimizde yaşıyo," duasını yaparık.
Bir de kabotaş akşamı yeni kırmızı ayakkaplarımızlan yatarık.
Sabah kalkıp camiye üç buçuk rek'at kaportaj namazı kılar büyüklerimizin ellerinden küçüklerimizin gözlerinden, yaşıtlarımız kızların dudaklarından öperik.
tarih pilinci gelişmemiş insanlardan nefret ediyorum .
Adam daha Cumhuriyetin kurcusunun NAdir Nadi olduğunu bile bilmiyo ayol.
Ve Cumhuriyetin Levent Kırca'ya teslim edildiğinden de haberdarları yok.
Yazıklar olsuuun !
Sütüm haram olsun!
O yıllardır "Olacak şu kadar olmasın bu kadar" diyerek memleketi piliçlendirmeye çalışmadı mı?
Ben bu mübarek bayramda şu meşazı vermek istiyorum değerli Hocam...Türkiye İran olmayacak !...
Bir de şu meşazıma dikkat ediniz " Dam üstünde un eleer.. Kahrolsun gericiler"
Bu vesileylen ülkemizi kalkındırıp azami devletler seviyesinde düpmek isteyen uluslarası güçlere ve memleket dahilindeki diğer trom*okikazlara teşekkür ederim.
Onlar taksimde baskılara kyun eğmeyeceklerini ispart ettiler.
Yalnız yazınızın bir yerinde belediye otobüsüne binmekten bahsetmişsiniz.
Alındım.Yoksa siz AKP li belediyenin faşiz otobüsüne binerek ilahiler eşliğinde mi seyahat ediyosunuz?
O otobüslerde biliyosunuz ki haremlik salamlık var.
Karı kısmı arka tarafa erkek kısmı ön tarafa biniyo.
Oysa her iki tarafa da binilebilir ileri çağdaş demokrasik topluluklarda.
Bizi geri götürüp orada "A bak bu amca sana şeker vericek " diye kandırıp sonra da.....Hayır !
Bu ülke geri gitmeyecek. Yapılan otoyollar,geçitler,siteler,hızlı trenler,Marmaray,İZmir oto yolu, Duble yollar hep bizi geri götürmek için.
hatta İstanbula üçüncü büyük bi havaalanı yapıp vbizi ordan uçaklan geri götüreceklermiş.
Aman Tanrım...
Şimdi biz de yeni eyleme başlıyoruz Hocam..
Onve Taksim direnişi,sonra Duran adam..şimdi de yuvarlanıp şeysinin uzerine vuran adam eylemi var.
Bütün memleketimizin zinde demokrasik güçleri bizlen...
Travesti arkadaşları görsen şaşarsın...Ne kadar iştahlılar ..eyleme yani.
Bi de normal ipneler var ki yeme de yanında yat ...maazallah çok fişfirikler.
Hocam hakikatten kafa boş....
Fala foş millet.
Selam ve saygı ile ellerinden öptüm.
Milli bayramlarımızı mahalle nuhtarları kutluyori ya bir mahallede yada caddede yakın gelecekte denilecek ki
_________________________________kutlasın herkes evinde
Unutulmuş Ulus olma mazisi, yürüyor sultanların gemisi
Kabotazj bayramı milli bayramlardan daha kıymetliymiş meger
iç ayranı kutla kabotaj bayramını ey vatandaş
Vatan ve istiklalimiz uğruna çanakkalede kefensiz yatıyor yiğitler
_____________________________________________ kime ne
Yeterki petrol babası
______________Suudi kral Abdullah keyif yapsın istanbul sevda tepesinde
Bu bayram kutlanmalı görkemle
Neydi Ne oldu,
Bu
__________________________________________Ata vatan
Vayyyyyyyyyyy beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
Saygı ile
Bir tarafta otobüs duraklarında bile kendi öz tarihini anlatmaya çalışan Sami Hoca gibi değerler; diğer tarafta ise kendi öz tarihini kötüleme yarışında olan anlı şanlı gazetecilerin yaşadığı bir İstanbul...
Ey Fatih Sultan Mehmet Han! Kalkman kabil olsa da mezarından şöyle bir doğrulabilsen... ya kahrından ölür ya da kılıcını yeniden kuşanırdın övülmüş fetih için... Heyhat!!!
Sami hocam, çevreye duyarlı insan işte böyle oluyor, olumlu ya da olumsuz ne varsa ilk bakışta dikkatinden kaçmıyor, iki kelimeyi bilgi dağarcığına katıp mayalamasını ve bizlerin dikkatinden kaçan birçok anlamlı günleri böylece önümüze seriyorsun. Kabotaj bayramı gibi...
Tebrikler Sami hocam.
hocam bu kabotaj bayramını bende bilmiyordum iyiki varsınız her önemli günleri yazıyosunuzda öğrenmiş oluyoruz sayenizde tabi bu boş kafada kalırsa yazı çok güzeldi böylesi bir yazıda bile tebessüm ettirebiliyorsunuz ya valla sizin hakkınız ödenmez hocam emeğinize kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
Kabataj bayramını herkes bilmeyebilir. Bunu anlatmak siz gibi öğretmenlerin ve yönetimle birlikte medyanın görevi.
Halkımıza bilinç bunu yaşayarak ve yaşatarak öğretilebilir.
Sizin sayenizde de pek çok kişi öğrendi işte:)
biz bir şey elimizden alındığı zaman değerini anlıyor karşı çıkıyoruz. Oysa bilmeliyiz ki bir sıraya
koymuşlar adeta elimizden uçurduğumuz değerleri. Sırayla üfürüyorlar yabancılara. Bizler de
ağzımız açık seyrederken son anda kaçan gemiye yetişmek amacıyla küreklere sarılıyoruz.
tebrikler yine bilgilendiriciydi,
anlayan anladı..
selâm ve sevgiler..
Elinize, emeğinize sağlık, Sami Bey. Ön yargıları kırmadıkça, daha çok biribirimizi kırarız diye düşünüyorum. Herkes dilediği okulda okusun, dilediği şekilde giyinsin, dilediği partiye oy versin... Diğerine zarar vermeden, hor bakmadan, yıkıp- dökmeden...
Sırf muhalefet olsun diye yapılan muhalefet kadar canımı sıkan çok az şey var, ayrıca. Bir de, aslında kafasına vursanız tın tın diye ses duyacağımız nice insanın sırf güzel bir makyaj ve "modern" giyimleri sayesinde entellektüel algılanmaları veya kendilerini öyle sanıp esip gürlemeleri yok mu!
Neyse, kaliteli insan olmak güzeldir ve o da "bilmek" ten geçiyor, zannımca: Bilmek, bilmediğini bilmek, eksikliğini bilmek, haddini bilmek...
Selâm ile...
Şafak gibi kokuyor yazdıklarınız. Hani şafak ta hem serinlik hem de güneş kokar ya, öyle. Ama hep aydınlık yüzü yazılarınızın.
Şimdi ben de kendimi savunmalıyım galiba: Pek çok kez belirli gün ve haftalarla ilgili yazılar yazdım. Kimi burada, kimi başka yerlerde yayınlandı. Derdim yazıların okunmamaları değildi de, sanki sadece öyle günlerde yazıyormuşum gibi bir duygu uyandırdığımı söyledi biri, vazgeçtim. Yoksa atlamam pek böyle günleri. Ellerinize sağlık hocam. Madem onca yaşını başını almışlar bile hocam diyorlar size, benim nem eksik? Öpüyorum ellerinizden.
Sayın Sami BİBEROĞULLARI,
Türkye cumhuriyeti'nin denizlerdeki egemenliğinin sağlanması yolunda atılan adımların bir ifadesi olarak kutlanan Kabotaj Bayramı hakkında yazdıklarınızı zevkle okudum.
1Temmuz 2011 tarihinde, edebiyat defterinde, "BUGÜN BAYRAM" başlıklı bir yazı yazmıştım ve bu yazımı 1 Temmuz 2012 tarihinde tekraren yayınlamıştım. çok fazla ilgi çekmemişti.Oysa kabotajın ne anlama geldiğini ve son yıllarda bu hakkımızdan nasıl vazgeçtiğimizi dile getirmeye çalışmıştım.
Geçmiş Bayramınızı kutlar, denizlerdeki egemenlik haklarımızı yabancılara devredenleri (peşkeş çekenleri)kınar,
Saygılarımı sunarım.
Yazıları okuyanlar az oluyor. Sıkılmayın kardeşim bir iki okuyan çıkar da yüzü gülümsr. Cahaletin okumuş insanlarda ne kadar katı olduğunu anlar. Mezun olup, para kazanmaya başladıktan sonra bir kitabın kapağını kaldırmayan binlerce okul bitirmiş insanlar. "Yaşasın Devletlüm" Diyerek yetkeye boyun büküp, güya siyasileşen!... Bence yalakalaşıp köleleşen bir SÜRÜ insan. Kalabalık.Ne anlama geldiğini bilmeden bizde seviyoruz, yapıyoruz diyen hemen aradan sıvışan insanlarımız. Eğitemediğimiz, kültür veremediğimiz bizim insanlarımız...
Yüreğine sağlık Usta. türk Devrim Tarihini ben de sınıfta soruyorum bana gelen yanıtlar çok cılız. Paylaştığım Denetim günlüklerinde de var.
Selamlarımla.
Günaydınnnnn
Kabotaj bayramını ben çok iyi bilirim ama bugünlerde koşuşturmaktan ve telaştan adımı sorsan yav benim adım neydi diye sana sorarım. Okadar çok işim var ki kafamı kaşımaya adam tuttum :)))))))))
Kabotaj bayramını neden iyi bilirim. Erdekte, Cumhuriyet bayramı, 18 Eylül Erdek'in kurtuluşundan sonra Kabotaj bayramı önem ve coşkulu kutlama olarak üçüncü sırada gelir. Erdek'in limanı ve denizinde yelkenli yarışları olur. Eskiden Natoya ait olupta şimdi Deniz Kuvvetlerine devredilen komutanlığın deniz altıları, savaş gemileri gösteri yapar. Denizci askerler gösteri yaparlar. Triyatron yarışları düznlenir.. Bandırma gemisine birebir olan gemi gelir halk ziyaret eder. Yani en coşkulu ve güzel kutlanan bayramlardan biridir.
Yav benim memleketimin herşeyi güzeldir ve coşkuludur. Ben şu sıralar çooook memleket hasreti çekiyorum. Nedense yazları daha da fazla nüksediyor bu hasretlik.
Neyse dediğin doğru eğer bu bayramı kaldırmaya kalksalar Atatürcüler (!) veryansın eder.
Güzel bir yazı olmuş tebrikler
Selam ve sevgiler
buram buram tarih kokuyordu... engin bir bilgi birikimi ve bunu kalema alışınız yine çok güzeldi.. bırakın istanbulun kurtuluşunu çoğu başbakanın adını ama ...oynama şıkıdımı kim söylüyor yada kim kimle nerde de size söylesinler...
ahh kii ahhhh halimize
kutluyorum okumak büyük bir keyifti saygılarımla