- 752 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
ISSIZ SOKAK
ISSIZ SOKAK
Özlemle yanıyor yüreğim. Kendimi ıssız bir sokakta tek başıma yürürken buluyorum. Attığım her adım; bir silahtan çıkan kurşun gibi yankılanıyor kulaklarım da. Ayaklarımı yere her bastığımda sanki bataklığa basmış gibi hissediyor, bütün bedenimin batacağını zannediyorum. Nehirlerin, okyanusların, denizlerin hiç görmediğimiz dipleri gibi bende göremiyorum ıssız sokağın sonunu. Evlerden ‘Hiç çıt çıkmaz mı ?’ diyorum kendi kendime. Yağmur sonrası yerler ıslak ve kaygan olduğundan, dağın kenarından kayıp kendimi ıssız bucaksız diplerde bulacakmış gibi hissediyorum. Saçlarım rüzgarın sayesinde, gözümün önüne geliyor. Ben de elimi kullanarak sert bir tarak misali atıyorum arkaya saçlarımı. Artık dayanamayıp bırakıyorum zeytin rengi gözlerimde hazır bekleyen gözyaşlarımı.
Yem aramak için yavrusunu bırakıp giden kuş kadar çaresiz, hüzünlü, aceleci ve bir o kadarda korkak davranıyorum. Geri döndüğünde yuvasına yavrusunu yerinde bulamayacakmış gibi de telaşlıyım. Geriye dönüp bakıyorum usulca, hani olur da belki arkamdan birisi gelip, omzuma konan kelebek kadar huzur, mutluluk ve umut dolu dokunur omzuma. Arkama gerçekten dönüp baktığımda ise ıssız, sisli, kapkaranlık sanki birileri gelip evlerin duvarlarını ve yeri simsiyah boyadıktan sonra kaçıp gitmiş gibi içe büyük hüzün ve korku veriyordu.
Kafamı; birden bire esen rüzgar kadar hızlı çevirdim önüme. Ve ben yine tek başıma ıssız bir sokağın sonuna geliyordum. Belki de bu ıssız sokakları yürüye yürüye, ayaklarımı bataklıklardan kurtara kurtara; her masalın sonunda olduğu gibi prensin savaşıp, ejderhaları köprüleri aşıp prensesine kavuştuğu gibi, bir gün ben de aydınlık, rengarenk, cıvıl cıvıl sokaklara kavuşacağım.
Elif yurddaş