ALAMANCI
Köy lastikleriyle yerdeki tüm taşları hissederek ilerliyordu.Çok tekin değildi bu saatte yaya nahiyeye inmek .Çakallar ,domuzlar çıkabilirdi yoluna.Heyecanla gidilen yolda orman seslerini dinleyerek ilerlerken,kuş sesleri ,çalı çırpı sesleri yoldaş oluyordu ona.
Giydiği giysiler ,aldığı yol ,çektiği korkular hepsi birer nostalji yaşama uğrunaydı .
Arada duyduğu değişik sesler olunca durup hemen tırmanacağı bir ağaç olup olmadığına bakıyor ve cebindeki bıçağına sarılıyordu.Kendi kendine düşünüp her hangi bir hayvan çıkarsa bir şey yapıp yapamayacağını hesaplıyor ve heyecandan o bıçakla kendisini bile kesebileceğini düşünüyor , bunun saçma bir önlem olduğunu anlayınca da gülüyordu.
Yol bir saate yakın sürüyordu.Sabahın erken saatleri soğuk oluyordu ama heyecan daha da artırıyordu üşümesini.Yakalarını kaldırıp önünü iyice kapatmış ve ellerini ceplerine sokmuştu.Aslında korku olmasa yol çok zevkliydi.Fakat arkadaş bulamamıştı kendisine , o saatte yola çıkacak.
Irmağı geçtikten sonra az yol kalıyordu.Neredeyse bitirmişti yolu.Fakat ırmağı geçerken çorapları ıslanmıştı.Yıllardır geçmediği ırmak mı yabancılaşmıştı yoksa kendi mi unutmuştu ırmak nasıl geçilir Korkudan çok da yorgunluk hissetmemişti.Oysa ki her zaman arkadaşlarıyla ilerlerken çok yorulurdu bu yolda.Muhabbetin tadına doyamazdılar birlikte olunca. Büyük köprüyü görünce sevinmişti .Büyük köprü demek yolun sonu demekti.Yavaş yavaş insan sesleri gelmeye başlamıştı.Sona yaklaşmanın rahatlığıyla biraz durdu ve içine çekti tertemiz memleket havasını.Gözlerini yumdu ve ormanı dinledi bir müddet,ne kadar da özlemişti buraları.
Sevinçle selamladı önüne ilk çıkanı ve ilçeye araba geçip geçmediğini sordu.Daha arabaların sefere başlamadığı cevabını alınca,büyük bir taşın üzerine oturdu ve ilk geçecek minibüsü beklemeye koyuldu.
Çok insan yoktu etrafta ,gördükleri de gelip geçmişlerdi bile.Fakat nasılsa büyük yola inmiş ve oturmuştu açıklık bir yerde.Sonuçta orman içinden geçen toprak yolda değildi.Bir oh çekti ve medeniyetin havasını soludu gerilerek.
Uzaktan birinin kendisine doğru geldiğini gördü.Bu mahalleden tanıdığı biriydi.Selamlaştılar ve muhabbete başladılar.İkisi de muhabbete dalmıştılar.İlçeye gidip erzak almaları gerekiyordu.Köyde bakkal yoktu.Nahiyeye inmiş sayılırdılar ama nahiyede pek de malzeme bulunmuyordu.O nedenle büyük alış verişler için ilçeye gitmek gerekiyordu ,En azından ayda bir bu yapılmalıydı.
Çoluk çocuk eş , dost konuşuluyordu.Halleri hatırları karşılıklı iş güç muhabbetleri oluyordu.Bir ara eski arkadaşı çok sıkıldı ve’’ Biraz dolanalım be , daha minibüse çok var ‘’dedi. Uzun yol geldiğini yorulduğunu söylese de arkadaşı ısrar edince kıramadı ve kalktı.Ağır ağır yürümeye başladılar.Eskiden kalan ve derenin üzerinden geçen yuvarlak köprüden laf açıldı. Gidip yanında bir köprü muhabbetine girdiler.Artık kullanılmayan bu tarihi köprüye çıkılıp çıkılamayacağını tartıştılar.Çok sağlam olduğu konusunda hem fikir olunca beraber yavaşça köprüye tırmandılar.
Köprü hiç kullanılmadığı için otlarla kaplanmıştı.Taşların arasından çiçekler bile çıkmıştı. Garip bir sessizlik çökmüştü birden.Eski arkadaşı uzun süre başını yere dikti ve düşündü.Nedense gözlerine bir bulut çökmüştü. ’’Şimdi seni haburadan atsam sanki kim bilecek ‘’
’’ dedi.Genç adam güldü ve’’Tabi sabahın köri , kimsa yok oyledur ‘’dedi. Nedense artık eskisi gibi bakmıyordu eski arkadaşı ona.Neler olduğunu sorduğunda adam anlatmaya başladı.
Yıllarca sevdiği kızla, onun yüzünden evlenemediğini söyledi.Bundan asla haberi olmadığını söylese de gözleri yaşlarla dolan adam hırslıydı.Bunun nasıl olduğunu anlatmasını istedi.O da anlatmaya başladı.
‘’Biz yıllarca, kendumuzi bilduk bileli birbirimizi sevmişduk.Siz köyden ayrılıp Almanya ya gitmiş ve çok zengin olarak köye geri dönmiştünüz.Baban bizim aile hakkında saçma sapan ileri geri konuşup bir çok iftirayla kızın babasıni etki altina almışti.Halbuki bunlara bile gerek bile yokti.Çünkü sizin maddi durumunuz daha iyiydi.Köyde maddi durumun iyiyse istediğin kızı alursun ,öyle de oldi’’
‘’Benim bunlardan haberim yokti ama ,bilseydum ben de istemezdum.Bana hiçbir sorun bildirmediler.Sonra kız da hiçbir memnunuyetsizlik hissetmedum.Eğer hissetseydim gerçekten kabul etmezdum’’
‘’Yalan söylema be sus artuk ‘’ diye bağıran adam sevdiği kızı elinden alan eski arkadaşını itelerken birden paçasına yapışan arkadaşı yüzünden aynı anda köprüden asılı kalmıştılar.
Bir müddet bağrışan birbirini suçlayan bu iki adam , kısa bir müddet sonra köprüden düşerek azgın derenin sularına kapılmış ve gözden kaybomuştular.
Birkaç gün aranan merak edilen iki eski arkadaş sonunda derenin denize döküldüğü yere yakın bir yerde, ölü olarak bulunmuştular.
Yıllarca gelemediği memleketine kavuşmanın sevinciyle, özlediği eski köy lastiklerini giymiş, yaya yol yürümüş arabasını evinin önünde bırakmış ve çocukken duyduğu korkuları yeniden yaşamak istemişti.
N e bilirdi ki geçtiği ormanlarda yaşayan çakallardan,kurtlardan daha çakal daha kurt insanlar vardı yolunu kesecek ve hayatına son verecek.
YORUMLAR
Güzel bir öykü olmuş...
Fakat "Eee şimdi ne oldu?" demek geliyor insanın içinden.
Bir de en sonda "... ormanlarda yaşayan çakallardan,kurtlardan daha çakal daha kurt insanlar vardı yolunu kesecek ve hayatına son verecek." cümlesinde kurt ce çakalı bir daha yazmayıp ,daha vahşi veya daha canavar...diyebilirdin ..
Selamlarımla....