- 1400 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÜLKE HAYAL EDELİM!(1) (Gerçeğe kavuşmak için hayalini kuralım)
Geceyi uyanık geçirdim, sabah ezanının dokunaklı sesi ve ardından sabah salâtının ardından, kendimden geçmişim ve rüyalar arasında çok güzel bir ülkenin, yemyeşil ormanları ve her tarafı farklı çiçeklerle donanmış, insanları heyecanlı ve güler yüzlü birbirlerine sarılırken görmeyi hayal etmiştim ve de öylece uyandım… Sonrasını hep birlikte hayal etmeye ne dersiniz, “hayali olmayanın gerçeği olamaz…
Bir ülke hayal edelim, güvercinler korkak ve ürkek uçuşlarına veda etmişler, kırlangıçlar döne döne halay çekiyorlar… Martılar gece boyunca heyecandan uyumamışlar, kediler yanı başındaki serçeye bakmaz olmuş.
Bir ülke hayal edelim, hayallerden dolayı, mahkeme tutanaklarına zabıtların düşülmediği, hâkimlerin savcıların yapacak iş bulamadığı için mahkeme salonlarında gezmekten bunaldığı…
Bir ülke hayal edelim, çocukların cıvıltıları, kuşların ötüşleri, rüzgârın uğultusu ve aslanların kurtların ulumasının bir ahenk içinde harmoni oluşturarak, insicam içinde gökyüzünde yankılandığı ama hepsinin kardeş gibi birbirini kolladığı…
Bir ülke hayal edelim, dağlarında ağaçların hür olduğu ama bir orman gibi kardeşçe birbirine sarıldığı, nice canlılara kol kanat gerdiği, ardından bol oksijenle soluklarımızı temizlediği…
Bir ülke hayal edelim, nehirlerin coşarak aktığı, balıkların özgürce yüzdüğü, koyun ve kurdun birlikte muhabbete daldığı ancak hiçbir tereddüt etmeden sabahlara kadar birlikte kaldığı…
Bir ülke hayal edelim, doğusu batısı, kuzeyi ve güneyi arasında ayrımların fark edilmediği ve hatta her yerinden aynı seslerin yankılandığı…
Bir ülke hayal edelim, kırmızıçizgilerin hepsinin beyaza boyandığı, maskelerin satışının olmadığı, kafaların önünde gördükleriniz ile ardında bulunanlar arasında farklılık olabilir mi endişelerinin taşınmadığı…
Bir ülke hayal edelim, duvarların yıkılmış olduğu, her yere rahatlıkla geçmek için uçurumların ucunda bile köprülerin kurulduğu…
Bir ülke hayal edelim, endişelerin, korkuların, kaygıların olmadığı, güvenin, huzurun, eminliğin ve mutluluğun resimlerinin her yanı süslediği…
Bir ülke hayal edelim, dillerin, renklerin, cinsiyetin, düşüncenin, inancın, fakirliğin, zenginliğin bir ayrım unsuru olarak, belirleyicilik özelliklerini yitirdiği…
Bir ülke hayal edelim, çocukların çocukluklarını güle oynaya yaşadığı, oyuncaklarının başında uyuya kaldığı, anaların ancak sevinçten gözyaşı döktüğü, dar ve aciz kavramlarının lügatinde olmadığı…
Bir ülke hayal edelim, çiftçilerinin sabahın evvelinde elinde kürek tarlasında coşkuyla gezdiği, çobanlarının elinde kaval doğa ve aşk üstüne türküler yaktığı ancak ağıtlara kulakların hasret kaldığı…
Bir ülke hayal edelim, geçmişindeki acı talihini tarih sayfalarından imha etmiş, yaşamında ancak güzelliklerin ve mutluğun türküsünün çalındığı ve her ferdinin neşe ve coşkudan kolbastı oynamayı gelenek olarak yaşadığı…
Bir ülke hayal edelim, Thomas’ın(tomas) düşüncesin iflas ettiği, ondan dolayı gaz fabrikaların çalıştıracak insan bulmakta zorlandığı, ancak herkesin çalışmak için kütüphane kapılarında sıraya dizildiği, açık alanlarda bedava sinemaların seyredilmesinden dolayı tüm sinemalarda koltukların bomboş kaldığı…
Bir ülke hayal edelim, insanların bulundukları statüsünden dolayı saygınlık elde etmediği, ancak bulunduğu statüye, kişisel çabalarından dolayı yüksek saygınlık kazandırdığı statülerin her geçen gün daha da çoğaldığı…
Bir ülke hayal edelim, okullarının tiyatro sahnesi ve uzay üssüne dönüştüğü, öğreticilerinin, sahne alacak bir sanatçıyı bekleyen izleyicilerin sabırsızlıkla beklediği bir sanatçı ya da kalkışa hazırlanan pilot gibi gençleri heyecanlandıran ve coşturan bir dinamizme sahip olduğu…
Bir ülke hayal edelim, alfabesinde tiner ve tinerci çocuklar ifadesi olmasın, sokak çocukları utanç vesikası gibi algılansın ve herkesin bir ailesinin olduğu ve sokakların çocuk doğurmadığı ve doğuramayacağının herkes tarafından bilindiği…
Bir ülke hayal edelim, bedenden ticaret yapan bacasız fabrikaların dinamitlendiği, otobanlarında hayatını hiçe sayarak, üç kuruş için, bilmediği tanımadığı varlıkların pençeleri arasına kadınların kutsal bedenlerinin feda edilmediği…
Bir ülke hayal edelim, banklarda yatanların yerine kedilerin mart ayı merasimleri düzenlediği, köpeklerin tasmasız ve sahipsiz rahatlıkla özgürce yaşamın tadını çıkardığı…
Bir ülke hayal edelim, yıkan, döken, parçalayan, birbirini kemirmek için insanların tüm dişerini söktürerek taktırdığı köpek dişlerini imha etmiş ama tüm insanları kucaklamak için ek ulamalarla vücudunun karesinin onu ile çarpımından elde edilecek kollar ve yürekler taktırdığı…
Bir ülke hayal edelim, birine selam verdiğinde ve selamın alındığında artık güvenden başka bir düşüncenin içinizde oluşmadığı…
Bir ülke hayal edelim, yılanların yılan olarak yaşadığı ancak hiç kimseyi zehirlemediği, insanların insanca yaşamak için, kale kollar kurulmasının gereksizliğini anladığı, ama bunun yerine sarmaş dolaş kolların ve ellerin varlığının gerekliliğinin anlaşıldığı…
Bir ülke hayal edelim, yarın endişesinin olmadığı, herkesin karnının doyduğu, babaların alnındaki, Ekvator çizgisinin yerini Çukurova’nın mümbit toprakların aldığı ama sıcakların ızdıraba dönüşmediği bir iklimin yaşandığı…
Bir ülke hayal edelim, mezarlardan bile yükselen bir baharın gökyüzünü kapladığı, yapılan hisarların külümüzden yapıldığı ve yenilgi yenilgi büyüyen zaferlerin bu günlere bizleri taşıdığı…
Bir ülke hayal edelim, bu günkü hayallerin yarınlarda gelecek gerçekliğin habercisi olduğu, bir münadinin herkesi uyarmak için, Bilal gibi yanık sesi ile Allah’u Ekber sedasıyla kardeşlik mesajını ve sadece Allah’ın önünde secde edileceğinin haberini verdiği…
Bir ülke hayal edelim, yarınki hayallerimizi kurabilecek kadar hayal güçlerimizi prangalaşmamış ve özgürlüğün doruğunda bir Turna gibi uçmanın kapılarını aralamış…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ 29.06.2013(09.50-12.10) ÇENGELKÖY/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.