- 1347 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL
Sana özlemim ateş olup gözüme düştü,o da yanaklarımdan süzülüp sahipsiz sayfalara aktı.Önce nokta gördü bunu virgül boynunu büktü.Satırlar set olmak istedi, silgi satırları sildi süpürdü.Geriye bir avuç kül kaldı.Parantez külün altındaki koru içine aldı sakladı.Ünlem telaştan haykırdı.Sen yandın yakma bizi, diye serzenişte bulundu.Kesme işareti bu cümleyi içine aldı.Soru işareti gülümseyip geçti:’Yapacak işleri yokmuş gibi boş işlerle uğraşıyorlar.’ diye, içinden geçirdi.Kalem özleminle tutuştu, yürek kömür karasına döndü,sonra kömür de yandı.Geriye sayfalarda tozu kaldı.Belki sana birşeyler ifade eder.
Yüreğimi nadaslara alıştırmıştım.Artık bir ot bile bitmeyecekti,düşmeyecekti çimlere çiğ tanesi.Yağmurlar rahmetini boşaltmayacaktı, böyle anlaşmıştık.Güneş yüzünü göstermeyecek her bahar coşmayacaktım.Yeknesak bir hayatım vardı hep.Değişikliklere karşı devrimci bir duruşum olmuştu .Kılıcın kesmediğini kalemimle keserdim, kalemimin kesmediğini kılıçla keserdim.Bir gün bu kılıcın önce kalbime gireceğini sonra şah damarımın üzerinde öylece duracağını nerden bilebilirdim.Nerden bilebilirdim Kerem’in, Ferhat’ın, Mecnun’un derdine düşeceğimi? Sevdiğim her şeyi tek tek terkedeceğimi nasıl bilebilirdim?Bilseydim sever miydim bu ülkeyi,havasını,suyunu,yedi bölgesini,toprağının üzerindekilerini,rahmet okuduğum altındakileri?Çocuğumun kahverengi gözlerini,Ali’yi,Ayşe’yi dinlemekten zevk aldığım kemancıyı,kütüphanemi,derisini kazıdığım masamı.
Artık akşamları evde oturamaz oluyorum.Rüzgar okadar tatlı esiyor ki.Duvarları yalayıp yüzüme o kadar güzel, o kadar nazenin dokunuyor ki.Alıp götürüyor beni uzaklara.Her geçtiğim şehrin dokusunu alıyorum. Sana gelirken elvan elvan kokuyorum.Şehrine getiriyor sonra ılgıt ılgıt ,ben şehrinde tükeniyorum.Tozlu yollarda avareler gibi dudağımda sevdiğin parçayı mırıldanırken ellerim ceplerimde sevdaya düşmüş portresi çiziyorum.Gözler üzerimde gezinirken bir acıma hissi hissediyorum.Keder yüklü kafamı yere eğiyorum.Utancımdan sokak lambaları bir sönüp bir yanmaya başlıyor,şehir karışıyor ben sana dalıyorum.Yer sallansa haberim olmayacak.Dilimdeki türkümü mırıltıdan çıkarıp göklere haykırıyorum.Cevabımı anında bir damlamyla alıyorum.Ohhh, yağmur başlıyor.
Ben seni koluma takıp en sevdiğimiz manzarayı izlemek için, kentin ruhani atmosferini tenefüs etmeye aşıklar tepesine çıkarıyorum.Aşk ,aydan bizi gıptayla izliyor.Hilali kaydırak yapmış kucağımıza atlıyor.’Geç kaldım size, beni affder misiniz?’ diye soruyor.Sükut ediyoruz.Elin elimdeyken mehtap süzülerek geçiyor önümüzden.Selamına eğilerek cevap veriyoruz.Göz kırparken zühre, yanağına teklifsiz bir buse konduruyorum.Ateşböcekleri tebessümlerini yağmalıyor, o an benim de hanım yağmalanıyor.Bir yan bakışınla yanıyorum, bitiriyorsun beni.
Kalbimi eşeleyip kalbinin içine yerleştidiğin ,o günden beri beni bu rüyalar alt üst ediyor.Kuru bir ağaç gövdesiydim,bir filizle canlandım. Acılara, elemlere, ıstıraplara bitmeyen çilelere gark oldum.Fark edilmeden, dert edinmeden suya sabuna dokunmadan ruhsuz yaşıyordum.Hislerimi gömmüştüm namazsız ,niyazsız kara toprağa.Artık çocuklar bile biliyor,mahalleli bedenime kazıyor seni, süslü cümlelerle.Cümlelerin öznesi oluyoruz.Alemde şanımız yürüyor.
Yazılmak için dillere düşüyorum.Aşıklara söz, dinleyenlere eğlencelik oluyorum.Bir titremeyle uyanıyorum,ter içinde.Uyandığımda hala o heyecanı yaşıyorum,gerçek olmadığı için bir kere daha yıkılıyorum.Yıkıla yıkıla tükeniyorum.Neler yaptın bana neler,bildiğin gibi değil.
YORUMLAR
Yazılmak için dillere düşüyorum.Aşıklara söz, dinleyenlere eğlencelik oluyorum.Bir titremeyle uyanıyorum,ter içinde.Uyandığımda hala o heyecanı yaşıyorum,gerçek olmadığı için bir kere daha yıkılıyorum.Yıkıla yıkıla tükeniyorum.Neler yaptın bana neler,bildiğin gibi değil...
bir solukta okudum...
öyle su gibiydi yani...
ve ali kınık'ın "bildiğin gibi değil" türküsü üstüne çok iyi gitti..