O AN
İkimizde birer amatör aşıktık bakışlarımızdan belliydi. O kitabın ön sözündeyken ben son sözdeydim. Ama bakışlarımız hep ortadaydı. O zarif bakışlarıyla beni büyülerken, ben masum tavırlarımla onun hoşuna gidiyordum. Etrafımızda sevgiden, heyecandan başka bir şey yoktu. Ürkek bakışlarımız fon müziği tadında, o benden şiir okumamı beklerken, ben ondan okuyacağım şiiri bekliyordum. İkimizde tanımıyorduk bir birimizi ikimiz de dünyaya yeni gelmişçesine mutluyduk sanki...
Konuşmaya cesaret edemiyor dilimden dökülemiyordu mısralar. Coşkun deniz gibi kalbimden gözlerine akıyordum. Hükmü vermişti yüreğim. Artık sanığıydım bu aşkın… Dünya durmuş zaman gözlerinde akıp tükenmişti geriye sadece, damarlarından kalbime akan bir sevgi ve ezberimden silemediğim o son söz kalmıştı… Baktı. Baktı… ‘tesadüflere inanır mısınız’ dedi. Yutkundum… Ses çıkmıyordu benden gözlerimle kalbimi gösterdim acı bir tebessümle. O, söz konusu yürekse tesadüf sadece bir araçtır. Kalp sevmişse gözlere ne hacet… Demek istediğimi anlamıştı sanki… İkimiz de aynı kitabı okuyoruz farkında mısın sen son sözünü ben ön sözünü. Elimde bir kitabın olduğunun bile farkında değildim gözlerindeki girdap beni kendinde çoktan yok edip yüreğine son yolculuğuma göndermişti. Tesadüf demekle yetindim sadece ama o, benden daha çok şey bekliyor yüreğini teslim edeceği kişinin yüreğinde gezinmek istiyordu. Ben ise susuyordum… Susuyordum çünkü yüreğim konuşuyordu çünkü yüreğimde gezindiğinin farkındaydım.
Oturduk bir masaya kitaplar önümüzde… Ellerim masanın altında cesaret edipte çıkaramıyorum kalbim yerinden çıkarcasına atarken o bunu anlamış gibi gülüyordu. Ben fırından yeni çıkmış bir ekmek gibi kıpkırmızı bir haldeydim… O an güneş yüreklerimize doğmuş aramızdaki puslu camı aydınlatmıştı artık kalp gözüyle konuşuyorduk bir birimizle. Bana her gülümseyişinde yüreğinin kan ağladığının farkındayım dedi. Ve devam etti unutma en güzel gülümseyişlerin ardında yüreğe ilmek ilmek sızan acı vardır. Yaşamış gibisin dedim. Yalnızlık kitap olsaydı altına ilk imzayı atan ben olurdum ve her gün imza günüm olurdu. Ellerim masanın altında, gözlerim gözlerinde ve ben cennet dedikleri yerdeydim pencereden dışarı bak ve doğanın söylediği şarkıya kulak ver dedim. O, tıpkı şairin dediği gibi ben şarkı dinlemek değil, seninle şiir okumak istiyorum dedi. Aramızda kitap cümlelerinden alınan sözler uzayıp gittikçe, bir birimize yakınlaşıyor, yakınlaşıyor, alışıyorduk. Ellerimi ürkekçe çıkarıp masanın üzerine koymuştum. Güneş yavaş yavaş kaybolup yağmur çiselerken kaldırım taşlarını; gök gürültüsüyle irkildik. Korkudan aşka sığınmıştı tek güvencesiydi beklide. Ayağı kalktı gitmem lazım dedi. Bedeni gitmeye hazır olsa da ruhu hep kalmak istiyordu benimle. Ve devam etti yarın bu saatte yine burada olacağım görüşmek üzere sevgimde kal…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.