- 636 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Anlatamıyoruzz!.
Anlatamıyoruzz!.Hudutsuz özgürlük masallarda olabilir ancak gerçek hayatta olamaz.
Ortalık laf cambazlarından geçilmiyor.Gezi olaylarında ve sonrasındaki destek eylemlerinde sergilenen rezillikler binbir dereden su getirilerek temize çıkarılmak isteniyor.Hemde ünvalı anlı şanlı saygı değer! yazar çizerler tarafından.Taksim’i plaj zanneden bikinili yabancı rahat gezemiyormuş ama başörtülü müslüman kadınlar batıda rahat gezebiliyormuş.Batı ile aramızda daha çok fark varmış.Biz geri onlar ileriymiş.Biz demokrat değilmişiz onlar demokratmış.mış mış mış.eskiden olsa gidip göremediğimiz için bu adamlar gitmiş görmüş der anlattıklarına inanırdık.Şimdi bizlerde gidip gördük,onlarla beraber aynı fabrikalarda çalıştık.mış mış lar bizi tatmin etmiyor inandıramıyor inandıramaz kandıramaz.Gençlerin bir kısmını kandırabilir gezi eylemleri yaptırabilirler.Olsun onlarda bizim evlatlarımız yavaş yavaş ıslana ıslana,gazlana gazlana nazlana nazlana zamanla adam olurlar.Taşın sert olduğunu,ateşin yaktığını,suyun boğduğunu anlarlar.Yumuşarlar,ateşle oynamazlar,yüzmeyi öğrenirler yüzme biliyorum diye fazla açılmamayı da öğrenirler.Onlar bizim gibi her şeyin bir haddi hududu vardır derler.Ahlak dairesine girerler.
YORUMLAR
Ahlak dairesine girmek? Eğer susularak o daireye giriliyorsa sadece suskunlar orada olacaklar demektir. Aşırılığın her türlüsünün haram sayıldığı dinimiz de suskunluğu kabul etmiyor zaten. Hele haksızlığa susmayı, asla.
Şöyle düşünün: Binalar yükseldikçe, birilerinin cepleri şişkinleştikçe, ülkemizin zenginlikleri hakça bölüşülmedikçe, ülkemizin bir bölgesi ötekilerden ayrılmaya çalışıldıkça ve buna alenen göz yumuldukça, birileri saadet zincirleri kurarken başka birileri cahiliye dönemini yaşamaya terkedildikçe, konuşmak ve anlatmak suç sayıldıkça, bizden olan ve olmayanlar diye toplumda kutuplar oluşturuldukça, ülkemiz her tarafından dışarıya bağımlı bir hale getirildikçe, sevimli yüzler kılığındaki şeytani fikirliler dini icraatlarına alet ettikçe, kadın sadece çocuk doğurmak için kullanılan ve varlığı yokluğu belirsiz varlıklara dönüştürüldükçe, ve dahası ve dahası yaşandıkça konuşulmalı mı, susulmalı mı? Belki sizin fikir dünyanızla ters bu söylediklerim. Ama eğer biz bize ters olanı da tolere edip muhattap alamadıkça çözülmeyecek sıkıntılarımız. Şu an yönetim erkini oluşturan kimselere yakın durmak adına her yapılanı onaylamak, suçların en büyüğü bana göre. Hangi çıkar yarınımızı korumamızdan daha yeğdir hem? Üzgünüm hem de çok üzgünüm. Tepkilerini kendilerince ifade etmeye kalkıştıkları için gençlerimizi gazla suyla nazla tuzla ya da susla terbiye etmeyi öğütleyebilmişsiniz, çok yazık. Bir gün de siz fikirlerinizi açıkladığınızda ayın mekanizmayı sizin için işletir belki birileri. Meraklanmayın o zaman da ben ve benim gibi düşünenler yanınızda olurlar. Sırf siz fikirlerinizi rahatça açıklayın diye kendilerini gaza suya tuza sper ederler. Ama susa, asla. Bedeli ne olursa olsun yanlışı gidermeyi ve herkesi hukuka uygun davranmaya davet etmeyi erdem sayarım kendi adıma. Kimsenin ama hiç kimsenin giydiği, yediği, içtiği ile değerlendirilmemesini daha demokratça bulurum. Keşke böyle düşünmeseydim ve sizin gibi bir felsefem olabilseydi. O zaman kim bilir hangi konumda olurdum, nerelere gelirdim. Ama umurumda değil hiçbiri. Bazan süslü saraylar yerine insan, küflü odaları tercih edebilmeli. Doğruyu yapabilmek adına, her şeyinden vazgeçebilmeli. Tek bir konuda haklısınız. Gençlerimiz kandırılıyorlar. Çok farklı fraksyonların yönlendirmeleri mevcut. Herkesin doğru bilgilendirilmesi gerekli. Şiddetle bilgilendirilmekse, ancak bizim yani insanın dışındaki canlılara pay edilmeli. Kusuruma bakmayınız haddimi aştımsa, sizi incittimse.