BENCİLLİĞİN RESMİNİ ÇİZEYİM Mİ SİZE
Tarih okumayı sever misiniz? Ben seviyorum. Dinlemek mi okumak mı bir tercih yapmam gerekirse, anlatan İlber Ortaylı hoca olursa her zaman onu dinlemek birinci tercihim olacaktır.Okurken hayatın türlü derslerini hiç tecrübe etmeden alabiliyor insan. Vakti çoktan kaçmış bir doğrunun yakalanması mümkün olmasa da hiç değilse okuyana faydası olsun istiyor öğrenen.
Bu defa uzun uzadıya bir yazı hazırlamadım sizlere. Söz sultanlarının olduğu yerlerde bencileyin fukaraların anlatıp çekilivermeleri gerekir bıraktıkları ağız tadlılığıyla.
Buyurunuz bakalım…
Yavuz Sultan Selim Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için meseleyi Zenbilli Ali Efendiye güzel bir beyitle sorar ve şöyle der:
“Dırahtı sarmış olsa eğer karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca.”
Zenbilli Ali Efendi zarîf bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyti yazarak cevap veriyor Sultan’a;
“Yarın divânına Hakk’ın varınca
Süleymân’dan alır hakkın karınca.”
(Dıraht: Ağaç)
Durduk yere gelmedi bu beyit aklıma. Evvelden de okumuştum ve fakat bugünkü şartlarda bambaşka bir sebeple hatamı yeniden yüzüme vuracağı ve bir anda beyitin kelimelerinin kulaklarımda çınlayacağını hiç düşünmemiştim. Evet, “Karıncayı kırınca…” nın hesabını yapmak için Şeyhülislama danışıyor bir Cihan Sultanı. Koca koca insanlarız birbirimizi kırmaya doymayan. Onca karınca gördüm sudan selden çıkardığım olmadık bir ters zamanıma geldi koca dağı gömdüm de boğdum bir kaşık suyun içinde.
Meselenin kırmızı karıncalarla uzak yakın ilgisi yok. Kırmak fiili çağrıştırdı tüm beyiti. Aslında uzun uzadıya anlatılacak bir mesele bile değil. Hep derim ya ceviz ağacı olasım var diye. İşte beyitte adı geçen ağaç bizatihi benim diye düşündüm bu akşam. Ardından delinin birinin ısrarlı yakama bulaşması, karıncalar basmış hissi uyandırdı bende. Ve şeyhülislam bulamadığımdan yakınımda bir de üstüne üstlük tütünü bırakmaya verdiğim kararla aynı zamana rast gelince (ki bu tamamen bırakma fikrimi yeniden sorgulama kararımla ilgili yepyeni bir düşünce sürecine girmiş bulunuyorum) sahile demirlemiş ne kadar gemim varsa hepsini yaktırıverdi hem de kendi ellerimle. Hâsılı Sultan Selim Hanın beytini ezberlerken yaptığım hatayı düşündüm bu gece yeniden. Zembilli Ali Efendi’nin beytini de unutmamak üzere ezberime almalıyım.
Ama hakkımı vermem lazım kendime. Yapınca sonuna kadar abad edebilme, yıkınca da dibine kadar berbat edebilme yeteneğimi takdir etmeden geçemeyeceğim doğrusu.
Hâsılı kelam;
“Yarın divânına Hakk’ın varınca
Süleymân’dan alır hakkın karınca.”
Yarına hesabı bıraktırmayan Merhamet Sahibine şükrolsun ki aklımızı yitirsek bile tez zamanda başımıza gerisin geriye veriyor.
“Kuldur şaşar, insan beşer” diyebilmek hata eden birileri için söylenmesi çok kolay bir söz emin olun. İnsanın başkasını affetmesi bu kadar kolayken kendini affı her zaman daha zor oluyor ille de.
Kendi sıkıntılarıyla ve kendi dünyasıyla bu kadar meşgul olunca insan ve gereksiz bunca yükü sırtına alırken, düşünemiyor yazık ki yakınlarının da ciddi sıkıntılar içerisinde olabileceklerini.
YORUMLAR
Bir karıncanın hakkının dahi düşünüldüğü düşününce insan ben neler yapıyorum diye kendini sorgulamadan edemiyor...
Bencil değilim demenin bencilliğini yaşayan düşüncelerimize tokat gibi bu karıncanın hikayesi tabii anlayana anlamak isteyene...
Paylaşımınız için teşekkür...
Yüreğinize sağlık...
Kaleminiz daim olsun...
Yeni okuyorum yazınızı...sizin de karıncaları konu edinmenize şaşırdım biraz.
İbretlik bir hikaye...
Tarihin hepsini bilemeyiz, bilsek de doğru bilemeyiz diyenlere inat, bazı bildiklerimiz ve yetişebildiklerimiz tarihimizin diğer alanları konusunda da genel bir düşünceye varmamızı kolaylaştırıyor.Kişisel olarak da tarihe aşığım.
Bu hikayeyi bir ara duymuştum, ama aklımda üzeri biraz fazla tozlanmış. O tozları silmeme yardımcı olduğunuz için teşekkürler...
“Yarın divânına Hakk’ın varınca
Süleymân’dan alır hakkın karınca.”
bu siteye ilk yazı yazdığımda çok korkmuştum, ürkek bir cocuk gibiydim,
ama sen sanki ben çok muhteşem bir yazı yazmışım gibi övgüler yağdırmıştın, nasıl mutlu olmuştum bayram şekeri alınmış çoçuklar gibiydim...
o kadar güzel bir yüreğin var ki uzaklık bile bu sıcaklığı kapatıyor.
yazılarınsa hep diğerinden daha güzel,
yüreğini okuttuğun içinse ayrıca teşekkürler..
hep sevdiklerinle mutlu kal, emi
kişi benliğinden soyundumu ruh-u hayvani onu terkeder ruh-u sultani onda yer edinmeye başlar.ruh-i sultaninin kendisinde yer edindiği insanın kainatın sultanına nazı geçmeye başlar imrenme makamına aşk ile çıkar...
benlik:" Nem var ki laf edem özümden, mahfeyle kurtar beni benim gözümden"
nefsani hazlar içerisinde müsrağrak olan insan hiç bir vakit benliğinden sıyrılamaz. Benliğinden sıyrılamayan bir insan da hiç bir vakit karşıdakini sevemez ve ben diye diye gezinip yar için yandığını zan ederken, ortalıkta aşıkım diye gezinme gibi bir edebsizlik girdabında boğulup gitme gibi bir uğraşın içinde olur her daim.
yüreğine sağlı asran....
tebrikler gönlümle alkışlıyorum seni.
beyzade tarafından 4/4/2008 10:43:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
insan ve gereksiz bunca yükü sırtına alırken, düşünemiyor yazık ki yakınlarının da ciddi sıkıntılar içerisinde olabileceklerini.
Çok haklısın Ablacım
yalnız benimde Karıncalala ilgili bi hikayem olcak
--Biri şöyle söyledi karıncalardan onları incitmeden kurtulmanın bir yolu var onlara bir yem atın ve yemin yerini değiştirin haberci karınca yalancı konumuna düşerse diğerleri ir daha onun izinden gitmez...Belki bunun konumuzla bir alakası yok ama yinede anlatmak istedin sende beni ıkuduğun için şimdiden teşekkür ederim Ablacım
Saygılar Hürmetler....