*Göresil Bir Demsin Şulenar
hayrettin taylan
Görmek istemediğin birilerini hep görürsün, öylece bakıp gidersin. Ama
yüzünü görmekten bıkmayacağın birisini beklersin, ararsın, istersin, erirsin ;ama göremezsin. Çaresizlik lal olur, bekleyiş buzula dönüşür, ömründen erir anlar. Hayallere sığınırsın onlar da sıkılır gider senden, senli bir yokuşun ortasında bırakır seni.
-Aşk bu meşakkatli bir yolu var.Yolculuğa devam edersin, sırf ona benziyor diye bakarsın birisine, aynı bakışı yakalamadan hayal kırıklarının kırığı içine düşer.Düşlerinden üşürsün. Yazın ortasında üşür yazgın, silinmez bir hal sarar seni onun yerine.
Oysa sarılmak istiyorum, kokunu doya içime çekmek istiyorum . Bu hayalimin hakkını vermek istiyorum.Hak bu kul hakkından daha öte bir hak gibi içinde yangınlı isteyişler yazdırır.
Sonra kırdığımız her kalp yol boyunca çukur olarak karşına gelir.Ona hızla gidemezsin.Her çukurda zaman kaybın olur.Aybını örtecek suskunluklar başlar.
Ki insanın çilesi dilidir.İnsanı çilesini kesen dilindeki yanlış sözlerdir.Bu bağlamda keskin sözlerin giyotin ağzında kalıp savurmak kendi ölümüne tabut savurmaktır.
-Erkek, susmasını bilendir. Susmak, erkekliğin şeref şerbetidir.Şerbet her yerde ,her zaman içilmez.
-Bazı sözler insanı savunmasız bırakır.Lal eder, sağır bırakır.Vicdanında yüzlerce delik açar.Kapanmaz bir yaranın kurşun izi olur.Vurur seni.Vurulmamak için ya içinde doğruluk kalkanın olacak, ya da sözsüz romanların.
-Sonra..susuşlar biter.Yanında istersin. Yanında olmayışına kızarsın.O burada değil, orada.Oranın yerinde olmayı düşlersin.Sarıldığı yastığı olmak istersin.Hatta onun duvarı olup sana yaslanmasını istersin.
Resmini hayalinle çizersin.İstendik renklerle boyarsın.Gönül duvarına asıp nemli gözlerle onu izlersin.Özlemek kadar sevmek kadar erimek kadar kaderlenir gidersin.
Sesi en güzel şarkı gibi kulağında çınlar.Bilindik bir şarkı gibi, son sözleri, son gülüşü, yeni bir istek gibi gönül dilinin ucuna gelir.
-Bir kitap okursun hemen ilk sayfasında:”
“Sen sevdiğin için sakın utanma! Bil ki; utanması gereken, sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir aslında. “Anton Çehov
Şikayetçi olursun hayattan. Bir tutam sevginin tutulmuşluğunda, tutuk kalmış anlar var diye.Bir mucizeye taşınır umutlar.Yalnızlığın fitilini yakan güzel düşler sıralanır.Sırrını bilen, surlar örülür.Aşmak ile yaşamak yan yana yürür.Hayal,kadar bir hal sarar seni.
Fırtınaları toplarsın, onun saçları arasında geçmiştir diye.Esintiden bir aşk kokusu arasın.Hücrelerinde yıkanmış buluşmalar konar gönül sofrana.O nerede.O nerenin neşesi.
-Umudun vanası açılır.Aynı barajın suyundan , aynı elektriği aldığın için için aydın.Yarın , yar kadar aydınsa mutlusundur.Yarin varsa, yarının vardır. Yarle başlar yerin değeri.Ayak bastığın her yerin manasına sarılır ömür.Onun ömrüne yakınsak ışıltılarını beklersin.Bunu da şükür der, yaşarsın onu.Onunla ya da onsuz…