- 982 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KIZARMIŞ TAVUK
KIZARMIŞ TAVUK
Akdağmadeni ilçesinde samimi üç komşu vardır. Bu komşular, birbirlerini sıkı sıkıya bağlıdırlar. O kadar samimidirler ki aralarından su sızmaz. Bunlar aralarında muhabbet ederler.
Komşular:
“Yarın sabah kahvaltısını, Sebahat Hanım’da yapalım.” Derler. Sebahat Hanım, şehir şebeke suyuna klor katıldığı için, içme suyunu doğal çeşmelerden almaktadır.
Üç komşunun hanımları ile İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfta okuyan Sinan, gece çeşmeden su almaya giderler. Sabah kahvaltısına komşularını davet edecek olan Sebahat Hanım; Hukuk Fakültesi son sınıfta okuyan Sinan’a:
“Sinan, kölen olam! Şu karşıda gözüken, benim de devamlı gittiğim markete git ve bize bir tane kızaracak tavuk al da gel.” Der.
Genç delikanlı Sinan, kızaracak tavuğu almak için Sebahat Hanım’ın gösterdiği markete doğru ilerler. Sinan, markete varır ve market sahibine:
“Ağabey, bana bir adet kızarmış tavuk verir misin?” Der.
Market sahibi:
“Kızarmış tavuk burada ne gezer, yok kardeşim. Gece yarısı kızarmış tavuk mu olur?” der.
Sinan, bu marketten çıktıktan sonra şehrin sokaklarına doğru ilerler. Gece yarısı market market, lokanta lokanta kızaracak tavuk aramaya başlar. Hukuk Fakültesi son sınıfta okuyan Sinan, kızaracak tavuk sözcüğünü yanlışlıkla kızarmış tavuk olarak anlar. Sokak sokak, cadde cadde marketleri dolaşarak, gece vakti kızarmış tavuk arar durur…
Kızarmış tavuğu, onlarca markete uğrayıp sormasına rağmen bulamaz. En son vardığı market sahibine:
“Ağabey kızarmış tavuk var mı?" Der.
Market sahibi gülmeye başlar:
“Delikanlı, sen aklını peynir ekmekle mi yedin; markette kızarmış tavuk ne gezer?” der. Genç, marketten çıkar; lokantalara, açık marketlere tekrar uğrar ve her uğradığı yere:
“Ağabey kızarmış tavuk var mı?” diye sorar. Kızarmış tavuk için adeta ilçeyi altüst eder. Ama ardağı kızarmış tavuğu bir türlü bulamaz. Komşunun hanımları bidonlarına suyu doldurup, eve çoktan varırlar ve kızarmış tavuk arayan Sinan’ı beklemeye başlarlar. Sinan bir türlü gelmek nedir bilmez…
Nihayet Sinan eve döner.
Sinan:
“Sebahat abla, kızarmış tavuk bulamadım.” Der. Tavuk almaya gönderen Sebahat Hanım:
“Sinan kölen olam! Gönderdiğim o markette tavuk var, niye oradan almadın? Seni gönderdiğim o markette kızaracak tavuk var; ben hep o marketten alırım kızaracak tavuğu.” der.
Genç Sinan, şaşkınlık içinde:
“Ya Sebahat abla! Sen bana kızarmış tavuk demedin mi? Ben kızarmış tavuk için bütün market ve lokantaları dolaştım ama kızarmış tavuk bulamadım.” der.
Ev sahibi Sebahat Hanım ve diğer komşular gülmeye başlarlar.
Sebahat Hanım:
“Allah senin hayrını versin ilahi Sinan; ben sana kızarmış tavuk demedim; kızaracak tavuk dedim, yani çiğ, pişmemiş tavuk dedim.” der.
Sinan:
“Nasıl yani?” der ve hayretini gizleyemez. Bu defa evde bulunanlar, bu yanlış anlaşılan komik olaya daha da çok gülmeye başlarlar…
Genç Sinan da der ki:
“Şu yaşıma kadar benden ilk defa kızaracak tavuk, yani çiğ tavuk diye sen istedin. Bana doğruca tavuk al, deseydin alır gelirdim.” der. Sinan, derhal ilk gittiği markete koşar. Market sahibi de espriyi anlamıştır artık, kendisine tavuk almaya gelen Sinan’a:
“Kızarmış tavuk mu istiyorsun; yoksa kızaracak tavuk mu?” diye delikanlıya takılır.
Sinan:
“Ağabey evdekiler zaten beni evde madara ettiler, bir de sen bari bana takılma ya!” Der. Sinan, marketten bir adet kızaracak tavuğu alır ve eve döner. Sebahat Hanım’a aldığı kızaracak tavuğu teslim eder…
Sizin anlayacağınız, mektep, medrese görmemiş Sebahat Hanım, koskoca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisini yanıltır. Hukuk öğrencisi Sinan, Sebahat ablasına, tavuk alacağı zaman bundan sonra devamlı sorar.
Sinan:
“Sebahat abla! Çiğ tavuk mu almamı istiyorsun, pişmiş tavuk mu, kızarmış tavuk mu; yoksa kızaracak tavuk mu alayım?” diye espri yaparak takılır durur. Bu tür şakalar komşuların muhabbetlerini daha da artırır…
06.01.2007
Akdağmadeni
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.