- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Gücü
Düşünce Gücü
"Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür gülüstan olursun,
Diken düşünür dikenlik olursun." Mevlana
Kişisel gelişim kitaplarındaki "Düşünce gücü" konusunu kısaca hatırlayıp kendi formülümü açıklayacağım!
Söylemlere bakalım; inanırsan olur, ısrarla iste, düşünceni harekete geçir, düşünceni eyleme geçir, hayal et senin olsun türü söylemler ve şimdilerde bir sürü de kutsal eski mitolojik ya da dinsel hurafeler... Bu şekilde düşünce gücü elde etme çabası var!
Öte yandan ritüeller, ayinler ve ibadet içersine bin yıllar önce sokulmuş subliminal mesalarla sadece itaat kodlanmış bir sistem var! Bu ikisi ile adeta maji, sihir elde edip düşünce gücü açığa çıkarılmaya çalışılır! Ben onları kendi çabalarıyla baş başa bırakıp kendi düşünce gücü prensibimi anlatacağım!
Salt düşünce gücü diye bir şey yoktur! Düşünme gücü vardır! Yani düşünce, düşünenin bilincine göreceli güçlü ya da güçsüzdür! Tesir, düşünenin bilincine bakar!
"Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder, hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi, emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini..." Mevlana
Buradan "Kün" makamı da açılır! Bu kün makamına Hızır, ben, ruh, hak, şuur makamı da denilebilir! Makam derken düşünmenin geldiği bilinci kast ediyorum, bu potansiyel olarak her insanda var!
Düşünceyi evrene taşıyan sadece bilinçtir! Bilinçsiz kalabalıkların aynı şeyi düşünerek ya da bir azınlığın çok fazla bir şeyi düşünerek elde edilen tesir de sihir kapsamına girer! Yani düşünce gücü bişlinçsiz ise sihir, bilinçli ise "Kün" dür! Sihir geçici bir enerji açığa çıkarır ve tesiri açığa çıkan enerji sönümlendiğinde biter! Sihire başka etkiler de katılabilir bu maddenin soyut yapısının yazılımının enerjisi de eklenebilir! Klasik büyü ve sihirleri bilirsiniz!
Evrensel bilinç ile bireysel bilinç uyuştuğunda (İlahi sistemin kodlarına uygun gelen düşünce diyebilirim.) evrensel etki harekete geçer! Evrende potansiyel olarak mahfuz bulunan tesir harekete geçer! Bunu nasıl yapacağız?
Düşüncenin evrensel tesirini sağlamak için evrensel olmak ilk şart! Yani geniş düşünmek ve ayrıntıları bilinç halinde zihnimize oturtmamız gerekir! Bilinç halinde olmayan düşünce "Şeytan (sembol)" hesabına geçer; hatta bu ibadet de olsa, ayin de olsa, dua da olsa bilinçsiz ise "Şer" olarak yansır! Bu şöye olur; evrenin sefil boyutta, somut olarak algılanması soyut düşüncelerin ürünü! Bu somut yapının paralelde (zaman ve mekanı kaldıralım) soyut düşünce vardır!
Madem tüm algılanan somut şeyler düşünceden ibaret, o halde somut görünenin soyutu, yazılımı düzenlenirse somut işleyiş de düzenlenmiş olur! O halde düşünce düzenlenirse evrensel işleyişle paralel olursa. Bu evrensel işleyiş, "İdeal" olan şeklinde anlaşılmalı! Onun da kalıbını çıkarmaya kalkan aklıevveller çıkmış elbet, tarihsel süreçte bu evrensel düzeni kurgulamaya kalkışan ya da evrensel düzeni kutsal bir algıyla sınırlayanlar çıkmış, çıkacak! İdeal olan dediğim bireyin kendi evrensel algısıdır! Bu açıdan bakalım ideal ve evrensele! Yani biri çıkıp şu "Evrensel" ya da şu "İdeal" dediğinde bilinmeli ki bu o kişinin kişisel algısıdır! Öyle de olmalı. O halde eski zaman evrensel ve ideal algılamalarının tarihin tozlu raflarından çıkarılıp hem eksik hem de ilavelerle sunulması gerçekten düşüncenin açığa çıkması değildir; bu hal olsa olsa düşüncenin hortlamasıdır!
Düşüncenin sloganlaşması da sihir etkisi yapar! Bu nedenle slogancılar geçici bir enerji üretir sonra söner! Düşüncenin ezber olarak kutsal ya da ideolojik açıdan öğretilmesi ile de geçici bir enerji açığa çıkar; yüz bin kere aynı duayı okumak mesela sihir etkisi oluşturur, inanın bunların hepsi asıl düşünce gücü olamaz! Bilinçle tek okuma ise düşünce gücüdür! Allah "Kün" der ve olur! O’nun bilinci direk eşyanın datasına hükmetmesiyle oluyor. Muhteşem bir bilinç ile... O halde çoğunluğa değil, niteliğe bakılır! Çoğunluk ve tekrar ile sağlanan düşünce etkisi enerji boyutunda kalır! Asıl düşünce data boyutunda etki sağlamaktır, enerji boyutundaki etki müdahaledir ve müdahale ters etki ile bir şekilde açığa çıkar. Bu nedenle insanların çoğu, dabbe (debelenen) konumundan kıyam (kalkış) durumuna kolay geçemez! Olayı bilgisayar programına müdahale gibi düşünün, yani ana datada olanı açığa çıkarmak için donanımı mükemmelleştirmek geçici bir performans sağlar! İşlemcinin kapasitesi kadar işlem somutlaşır yani ekrana ve diğer donanıma iletilir! O halde geliştirme işi data boyutundan başlamalı. Sonra da donanıma yansıtılmalı. Yani düşünce geliştirilmeli düşünceyi açığa çıkaracak araçlar da paralel olarak geliştirilmeli. Yazılım gelişirken donanımda gelişir...
Son tahlilde; lafla peynir gemisi yürümez! Etki, enerji boyutunda olursa geçici olur (sihir gibi) data boyutunda olunca da evrensel ve daimi olur! Elbet her düşünce alt esfelde serbest dolaşır, dolaşmalı da! Süzülüp üst boyuta aktarılacak çünkü! Yani esfelde sınırlanan düşünceler üst boyuta veri aktaramaz ve üst boyuttaki ana data da beslenemez! Bu ana dataya "Levhi mahfuz" da diyebiliriz. Ya da doğru verileri alamaz! Bu durumda da yukardan evrensel verileri aşağı gönderme durumu arızi olarak ortaya çıkar! Bu dönemin kapandığını da unutmayalım. Yani şu devranda yukardan bilgi gelmeyecek, aşağıdan üretilecek! Bu yukarı aşağı da boyuttur Dünya boyutuna esfel, aşağı boyut denir. Somut yani. İnsanlık gelişimi müdahalesiz olacak! Ya da insan geliştiği kadarıyla yetinecek! Ben şahsen ne yukardan bir bilgi beklerim ne de aşağıdan bir tesire pirim veririm. Bilgi zaten evrende serbest dolaşımda kimse aklını başka akılların emrine vermez ise zaten bu ağa girip dilediği bilgiye ulaşabilir! aklını başka bilinçlere kurban edenler de Cehennem boyutuyla karşılık bulur! Bilinç edinmeyip başka bilinçleri tekrarlamak ya da eski bilinçleri hortlatmak akıllıca gelmiyor bana!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.