- 984 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİME GÖRE ÖZGÜRLÜK?
Beş parmağın beşi bir olmadığı gibi, her parmağında izi bir değil. Bir olan, insan olma özelliğimizdir. Yaratılış şeklimizle aynı çamurdan yaratılmış olmakla birlikte renk, dil, ırk, cinsiyet bakımından farklı farklı yaratılmışızdır. Bize düşen Yunus’a kulak vermek, O’nun şu evrensel mesajını çok iyi anlayıp, ona göre davranış sergilemektir.
Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük
Yaratanından ötürü
Öncelikli bakış açımız bu olursa, yaratılmış olan her bir varlığı, ister canlı olsun, ister cansız olsun, ister hayvan olsun, ister insan olsun hiçbir ayırım gözetmeden sırf yaratanından ötürü hoş görür, sever ve saygı duyarız.
Sevip saygı duymamız onun sadece yaratılmış olmasından dolayı Yaratana karşıdır. Yoksa onun şeklinden, renginden, ırkından dolayı değil.
Her insanın kendi parmaklarının izi birbirine benzemezken tüm insanların fikirlerinin birbirine benzemesi düşünülebilir mi?
Bırakın insanları, hayvanlar bile birbirine görünüş olarak benzemedikleri gibi, fikir olarak da birbirlerine benzemezler. Bu yüzdendir ki birbirlerine karşı hep uyanık olma, dikkatli olma durumundadırlar. Yoksa kuzuların kurtlara yem olması kaçınılmaz olur.
Âşık Veysel bu konuyu bir dörtlüğünde ne güzel ifade etmiş:
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka, başka olmasa
Fikirlerin başka başka olması en doğal olanıdır. Doğal olmayan “benim fikrim seninkinden üstündür” mantığıdır. Benim fikrim üstün demek, “sen bana tabi olacaksın, ben ne dersem o olacak” demektir ki bu yaratışla ters bir durumdur.
Günümüz insanının en fazla değer verdiği kavramların başında ‘özgürlük’ kavramı gelmektedir. Ancak bu kavramı kullanırken ve uygularken bile farklılıklar göze çarpmaktadır. Her kullanan kendine göre bir ‘özgürlük’ tanımı yapabilmekte, yukarda ki “sen bana tabi olacaksın, ben ne dersem o olacak” mantığı burada da işlemektedir.
Bakınız bu çarpık mantığı Abraham Lincoln bir misalle ne güzel açıklıyor:
“Koyunu, kurt saldırısından kurtaran çoban, koyuna göre ‘kurtarıcı’, kurda göre ise ‘özgürlüğüne engel olan insan’dır. Demek ki koyun ile kurt arasında “özgürlük” tanımı açısından farklar vardır.”
Özgürlük başıboşluk olmadığı gibi, sınırsız da değildir. Sınırları başkalarının özgürlük sınırına kadardır. Benim özgürlüğüm senin özgürlük sınırında son bulur. Yok “ben sınır tanımam” dersen, işte o zaman kaos çıkar. Kaos demek ‘karışıklık, anarşi, keşmekeş, kargaşa, kavga, olay’ demektir.
Kimsenin başkalarının özgürlüğünü engellemediği güzel günler temennisiyle saygılar sunarım.
YORUMLAR
etkili ve gerçekçi bir yazı.
Demokrasilerdeki özgürlük tanımı budur.
Ama kime anlatacağız.
herkes benim odunum diyor başka bir şey demiyor.
hele bizim gibi iç karışıklığa uygun Ülkelerde Biz istemesekte birileri insanları kışkırtmakta.
İnsan yetiştirmesine önem vermeyen toplumlar daima kargaşa ve kaosun içine itilirler.
Bizler güzel insan yetiştiremedik Üstadım. hele son 70 yıldır çok farklı düşüncelerde insan ürettik.Asgari müşterekte Bayrak, Vatan ve Millet sevgisi veremedik. Kimi Komünizmin peşine takıldı, kimi batı kültürünün, kimi bağnaz bir İslam anlayışının.
Hani Yunus Emrenin, Mevlananın, Hacı Bektaşi Velinin düşünceleri, insan sevgisi ve hoş görü...YOK.
Paylaşım için teşekkür ederim.saygılarımla