- 2059 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
Gurbet İle Anılan Bir Cümleyiz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bana bir resim çizin şimdi… Kalbimi ellerinize bıraktım sayın ve çizin yüzümü. Gözlerimdeki karanlık hüznümü parlatın renklerinizle. Her tonu gözyaşlarımla arıtın günahlarından. Sonbaharın yaprakları bükmeden boynumu, bitirmelisiniz bu tabloyu… Yoksa nereden bulacaksınız gözlerimin gurbetkar, solgun güzünü.
Dargın gidişlerin ardındaki sessiz ağlayışlarımın rahmetinde tüm renkleri siyaha boyayın siz de… Ilık ılık kan akarken iliklerime, aydınlanır elbet alacakaranlık. Karanlıkları ıslatan dudak izlerimin pırıltısında; zamansız ölümleri gönüllü kucaklayışımı gördüğünüz vakit, toprağa sarılan ellerimin çiçeklenişini resmedin. Belki siyah bir kelebek kondurursunuz üşüyen parmaklarıma… Avuçlarımdan kayıp giden yaşanmamış günceleri denize boyayın. Onlardan çok uzaktayım artık…
Düşünün ki “biz” gurbetle anılan bir cümleyiz.
Gözlerimin yağmuru başladığında ışığı söndürün
Gölgeli yalnızlığımla baş başayız ve özlemliyiz
Şimdi çizebilir misiniz karanlığımın adı yitik şiirlerini…
Alnıma kazınmış matemi silip hüzünlerimi sevince dönüştürebilir misiniz…
Gece usul usul tuvalinize giriyor. Oysa nasıl özledim aydınlık sokakları. Rüzgar çok uzaklardan bir masal getirirken umutla gülümsüyorum… Bakışlarımda seyrederken hayatı; sol yanağımdaki silik gamzeye bakın arada, sakın dokunmayın… Günlerime doğan cansız güneşleri temize çekin deliksiz bir uykunun sabahında. Düşlerimde büyüttüğüm kızım kaydıraktan kayarken, bakışlarındaki hüznü mutluluğa boyayın hadi.
Gözlerimin deryasında kaybolmadan, yokluklarda yarım kalmadan; haince pusu kurup cümlelere, konuşkan gözlerimin suskun hikayesini anlatın öksüz düşlerime. Bekleyiş takvimlerimin tarihsiz yapraklarına bakıp anlayın güzümün müsebbini. Sormayın ne olur sol yanağımdaki gamzemin rengini, sevdaya boyayın gitsin…
Sıkıldıysanız bir plak çizin hemen yanı başıma, müziği de severim ben… Usulca kaybolmaya hazırlanın keman taksimindeki mehtabın kırmızı güllerinde. Mavimsi bir gecede hüzünle sarmalayın acı tohumlarını, uzak melodileri sıyırın gözlerimin kahvesinden. O an bir el dokunur omzunuza, belki dans ederiz. Zamanı öldürürken; penceremize kuşlar konar ve sevinçten uçar renklerimiz. Kavuşmaların uzağına demirlediğimde kağıttan gemimi, tüm renkleri yeniden maviye boyar mısınız benim için…
Bu resme karanlık çökmeden söyleyin hadi.
Gözlerimden akan ıslak kelimelerimi dudaklarımdan süzerken,
______________________________Yanıp küllenir misiniz üşüyen ellerimde…
Zamansız suskuların sızılarıyla çağlayan kalbime,
______________________________Güneşi ısmarlayabilir misiniz…
Sevdaya tutsak iken damarlarımdaki kan,
______________________________Yalnızlığımdan öpebilir misiniz…
Sitemler olsa da sözlerimde u-mutsuz değilim.
Susuyorum ağlayan bir çocuğun gözlerinde…
Gurbet ile anılan bir cümle olsak da “biz”
Mutluluk duyuyorum yeni doğan sabahlarımda
Çünkü her şey
Cansız olmayan ama ölü de sayılmayan o suskun tabloda kaldı.
Mart 2008
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
"Gözlerimin deryasında kaybolmadan, yokluklarda yarım kalmadan; haince pusu kurup cümlelere, konuşkan gözlerimin suskun hikayesini anlatın öksüz düşlerime. Bekleyiş takvimlerimin tarihsiz yapraklarına bakıp anlayın güzümün müsebbini. Sormayın ne olur sol yanağımdaki gamzemin rengini, sevdaya boyayın gitsin… "
İşte bizi yeniden canlandıracak bir yazı daha.Öğrencilerim yine soracaklar bunları nereden buluyorsunuz diye.Kaynak temiz olunca doyum olmuyor o pınarlardan içilen sulara. Öyle akıcı,öyle biçimli ve lezzetli yazdıklarınız.İyi ki varsınız Ayşegül hanım.Güzel yazınız için teşekkürler.Günün yazısı olduğu için ayrıca tebrikler.
Sitemler olsa da sözlerimde u-mutsuz değilim.
Susuyorum ağlayan bir çocuğun gözlerinde…
Gurbet ile anılan bir cümle olsak da “biz”
Mutluluk duyuyorum yeni doğan sabahlarımda
Çünkü her şey
Cansız olmayan ama ölü de sayılmayan o suskun tabloda kaldı
Özlemleri korkuları içinde barındıran gurbet...
Sevdiklerinizin son anında dahi yanında olamayıp buz kesmiş bedenlerine dokunmanın hüznü korkusu...
Paylaşımınız için teşekkür beğeniyle sindirerek okudum ve haz aldım...
Yüreğinize sağlık...
Kaleminiz daim olsun...
Okuyan ve yorumlayan tüm dostlarım,
Bir ömür boyu gurbet ile değil de,
Sevda ile anılan mutluluk dolu cümlelerin öznesi olun herbiriniz...
Ben de sonuna nokta olurum ancak...
Hüzünlü yürek damlalarıma umut olan cümlelerinize,
İlginize ve desteğinize yürekten teşekkürler...
Sevgi ve saygılarımla...
''Gurbet..Seni ben yarattım, Herkesi kurtarırım sandım, Yanıldım ..Anaya babaya kardeşe bacıya Hasret kaldım
Gurbet seni ben yarattım, Gelirken; Uçarak geldim, Umutlarla; Bitirdin, Yüreğimi kanattın, Nerdeyse nerdeyse bırakıp kaçacaktım, Geriden geriye ...
Gurbet seni ben yarattım, Zordun taş taşımaktan zor,
Oturdum kalktım, Düşündüm taşındım, Dönüş yenilgi olurdu,
Yapamadım ..
Kah ağladım, kah güldüm, Kah uykusuz gecelerime doldun,
Gözümde yaş oldun, Seçim benimdi, Geri dönebilirdim, Dönüş yenilgi olurdu, Yapmadım yapamadım, Gurbet seni ben yarattım Ve içimde bitirdim ..
Günün Yazısı....kutlarım..
sevgili Ayşegül...Ben işte böyle yazarsam kendimi gerçekleştiririm diye düşündüm yazını okurken.Özellikle uzun cümlelerin bir başka yere tamamlanması bence yazının en öne çıkan özelliğiydi.Yazın okuduktan sonra bende kalıcı oldu.Umarım herkez'de öyle olmuştur...
Devamını bekliyorum...
Sevgiyle...Dostça...Bülent Yalçınkaya...
Kristal duruşlu mutlulukların sırça kadehleriyle lirik bir öykünün düşlerini takip ederiz, ışıkların balesini izlerken. Çerçevesi serüvenleri almayan, mavilikleri koynunda saklayan ve çeyrek yaşanmışlıkların menevişleriyle yenilenmeyen bir ömrün pusulası yoktur. Renkler suskuya, dolunay gözler tutkuya ve şiirler de kusursuz bir utkuya sevdalıdır her devirde. Duvağımız hayattır ve biz o hayatın içinde korkusuz yürüdükçe onurumuz hep yükseklerdedir...
Mükemmel bir anlatı daha kaleminden. Öylesine güzel, öylesine kusursuz...
Kutlarım şaire...
Sitemler olsa da sözlerimde u-mutsuz değilim.
Susuyorum ağlayan bir çocuğun gözlerinde…
Gurbet ile anılan bir cümle olsak da “biz”
Mutluluk duyuyorum yeni doğan sabahlarımda
Çünkü her şey
Cansız olmayan ama ölü de sayılmayan o suskun tabloda kaldı.
o senli tablo da maviye boyadım, pemme kattım duvarlara
gözyaşlarına minik pırlantalar yaptım,
düşlerinde büyüttüğün kızın yollarına papatyalar serdim,
o tabloda hiç dağ yok,
sadece nehirler var
sevdiğinin dizlerinde huzur ile yatıp kuş şarkıları dinliyorsun...
gönlümde senin için çok şeyler daha boyadım çizdim...
sevgim ..
saygım
hep seninle..
tebrikler.
Düşlerimde büyüttüğüm kızım kaydıraktan kayarken, bakışlarındaki hüznü mutluluğa boyayın hadi.
Düşlerimde büyüttüğüm kızım kaydıraktan kayarken, ölü bakışlarındaki cansız hüznü mutluluğa boyayın haydi.
Sitem bile etsen üslubunca edebilecek zerafettesin. Sitemine bile mazhar olunur ancak kahve kokulu gözleri olan kadın.
Tebrik ve saygımla...