- 451 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAKAN'IN GÜVENDİĞİ DAĞLAR
Çevreciler tarafından başlatılan ama daha başında bazı mihraklarca amacından saptırılan “Gezi Parkı” olayları…
Çevreci olarak başlatılan ve çevreye en çok zararı veren olaylar. Baştan masum vatandaşlarla ajan provakatörleri ayırıcı bir hassasiyet göstermesi gereken yetkililerin, binbir tutum değiştirerek, yaptıkları fahiş hataları ve söylemleri… Herkesin hükümeti olduklarını düşünmeden, birleştirici bir siyaset yerine ayrıştırıcı tutumları…
Gelinen bu noktada ibret alınması gereken çok şey var. Dilimizin döndüğünce bir iki tanesini açmaya çalışacağız:
Başbakan ilginç bir şekilde “faiz lobisi” ni hedef gösteriyor. Bilgiler onun önünde, biz ayrıntıları bilmiyoruz. Ama 12 yıldır faiz lobisine aktarılan para sanırım 600 milyar TL’sını aştı. Yapılıp hizmete sunulan ve hep sembol olarak ileri sürülen duble yolların toplam maliyetinin 35 milyar TL’sı olduğunu düşünürsek olayın boyutu daha net anlaşılır. Kamu tek hesabı, ya da havuz sistemi devreye sokulsaydı, bu meblağ çok aşağılara çekilebilirdi. Ama o lobileri doyurmak pahasına 12 yıldır bu yapılmadı. Demek ki faiz lobisini doyurup tatmin etmek mümkün değilmiş. Verilen diyetler yetersiz kalmış. Bari bugünden sonra gereği yapılsa. Başbakanın alması gereken en önemli ders bence budur.
İkinci olarak, Haçlı dünyasının tutumu…
Amacından saptırılıp terör görüntüsüne bürünen, maddi ve manevi değerlerimizi tahrip etmeye başlayan bu olaylar karşısında Haçlı çevrelerinin tutumları…
Başta Amerika olmak üzere, sanki aynı yerden ayar almışlar gibi, Avrupa Parlemantosu, Birleşmiş Milletler, batı medyası, liderler ve sözcüleri bu konuda hükümeti suçlayıcı açıklama yapma yarışına girdiler. Hayret edilmesi gereken nokta, sanki gözleri kulakları buradaymış gibi, anlık Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalar yapıyorlar.
Hatırlayalım, İslam dünyası yanarken, Filistinli bebekler fosfor bombaları ile katledilirken bu çevreler aylarca ne toplanabiliyor, ne de sadre şifa bir söz söylüyorlardı. Ne oldu, nasıl oldu da anlık tepkiler verebiliyorlar? Demek ki bu kişi ve kuruluşlar hep Haçlı kafasıyla hareket ediyorlar. Zaten yüzyıllardır hep Haçlı zihniyeti ile hareket ettiler. Bu sefer de aynı. Ama ders ve ibret alana. Çok enteresandır, aldıkları kararla yetinmeyen bu Haçlı ruhlu üyeler, hınçlarını alamamış olmalılar ki, twitter üzerinden TC Başbakanı’nın şahsına hakaret edici mesajlar gönderiyorlar. Pes diyoruz, bu ne öfke, bu ne hınç?!.
Gelelim Sayın Başbakan’ın alması gereken derslere:
Akparti’nin ilk çıkışındaki siyaseti, Batı Medeniyeti ile beraber hareket etmekti. Ettiler de. İslam ülkelerinin Haçlı ve Siyonistler tarafından uyduruk bahaneler ile işgal edilmesine, katliam yapılmasına, sömürülmesine, tahrip edilmesine, etnik köken ve mezhep farklılıklarına dayalı iç savaş çıkartılmasına destek verdiler. Büyük Ortadoğu Projesine eşbaşkan oldular. Medeniyetler ittifakına eşbaşkan oldular. Dinler arası diyalogu desteklediler. Papaz heykelleri altında teslim belgeleri imzaladılar. Kilise Havra açma yarışına girdiler. Avrupa Birliği’nin kapısında nöbete oturdular. Kıbrıs ve Ege sorunu gibi Milli davalarımızı Haçlıların keyiflerine göre masaya koydular. Ülkemizi Haçlıların üssü ve silah deposu haline getirdiler. Belki de sanıyorlardı ki, biz Haçlılara bu kadar yakın olursak, bize karşı yumuşak olurlar, bizi muhtemel tehlikelerden korurlar.
Bunun hiç de böyle olmayacağı milyon kere ortaya çıktı. İşte şimdi bir defa daha ispat edildi. Çığırından çıkarılmış “Gezi Parkı” olaylarını dillerine dolayarak Türkiye’ye veryansın etmeye başladılar. Başbakan bu olayları tertip ve tahrik edenleri açıkladıkça, onlar da inadına Türkiye’yi suçlar konuma girdiler. Yetmedi sosyal medya üzerinden hakarete başladılar. Yani Başbakan’ın güvendiği dağlara bilmem kaçıncı defa kar yağıyor. Başbakan çıktı açıkladı ki, biz Avrupa’nın aldığı bu son kararı tanımıyoruz. Çünkü henüz üye değiliz.
Şimdi düşünelim, ya üye olmuş olsaydık ve daha haksız, hatta yaptırım da içeren kararlar alsalardı – çünkü bunlar Haçlı- ve bizim Türkiye olarak bu kararları tanımama hakkımız olmayacak bir konumda olsaydık? Maazallah! Düşünmesi bile ürpertiyor.
Şimdi ders alma zamanı değil midir?
Sayın Başbakan, istişareye önem vererek, tek adamlık uygulamalarından vazgeçerek, ben, ben, ben, söylemlerini bir tarafa bırakarak, olaylardan da ders çıkararak, baştan beri atması gereken adımları artık hayata geçirmelidir. Nedir bunlar:
Haçlı ve Siyonist çevrelerinin güdümünden ülkeyi çıkarmalıdır. Onların silah ve askeri üslerinden akıllı bir planla kurtulmanın yollarını aramalıdır. İslam düşmanı NATO’yu feshettirmenin çarelerini arayıp bulmalıdır. Avrupa ve Amerika sevdasından vazgeçmelidir. Kendisinin pasifize ettiği İslam Birliği’ni yeniden diriltmenin çarelerini aramalıdır. Müslüman düşmanı Birleşmiş Milletler’in alternatifi olacak kuruluşlar için çaba içine girmelidir. Komşu İslam Devletleri ile münferit veya İslam Birliği adına masaya oturmalı, sorunları barışçı metodlarla ele almalı, çözüme kavuşturmalıdır. Yüz kızartıcı eşbaşkanlık, meşbaşkanlık yanlışlarından bir an önce kurtulmalıdır!
Belki diyecektir ki, bu saatten sonra bunları nasıl yapabilirim?
Eee! Acemilikte bu yönde atılmış köklü adımları siz bozdunuz Sayın Başbakan!
Şimdi “usta”laşmış olduğunuzu kendiniz söylüyorsunuz. Ustalık o dur ki, siyasetini kullanarak istediğini yapar. Yeter ki bu yönde istek ve irade bulunsun. Destek mi istiyorsunuz, Milli Görüş camiası arkanızda olacak. Ama heyhat! Bütün bu hakaretamiz tutumlarına rağmen hala şu söylemden kurtulamamış:
“Bütün bu karalar ve bize yapılan hakaretler, bizi Avrupa Birliği” sevdamızdan vazgeçirmeye yöneliktir. Bizi bu sevdadan vazgeçmeyiz.”
Bu nasıl bir bağlılıktır. Bu nasıl bir “Haçlıya sadakat”tir?
Haçlı ve Siyonist dağlarına hala nasıl güvenebilirsiniz Sayın Başbakan! Görmüyor musunuz, bu dağlar için için İslam düşmanlığı ile kaynıyor? Görmüyor musunuz, lav püskürüyor. İslam dünyasının önemli bir bölümünü yakmış bulunan bu lavların, bizi de yakmasını mı bekleyeceğiz?
Aslınıza dönün, aklınıza dönün, mantığınıza dönün Sayın Başbakan!
ANA FAY
Güvendin ya, sağlam yer diye,
Çürük fay kırılacak bir gün!
Haydi, hesabını ver diye,
Sana haykırılacak bir gün!..
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Güzel düşünceleri zevkle okudum.
Ancak, bu çapsız yöneticilerle ve onların zihniyetiyle ve de batı alemine ve ya İslam dünyasına yamanarak bir yere varılmayacağını düşünüyorum...
Toplumumuz sonradan sokuşturulanları temizlemedikçe, aslına rücu etmedikçe kurtuluş yoktur.
Türklerin hayatı, İslamın cengaverliğine soyundukları andan itibaren kaymıştır.
Saygılar