HACI AMCA
Annemin kendi evinde misafir konumunda olduğunu söylemesi ,hacı amcanın her şeye çok karıştığı,bize televizyon izletmemesi hepsi birer bahaneydi.Onun derdi başkaydı ,aslında biz bunu çoktan anlamıştık , tabi hacı amca da.
Annem sonunda baklayı ağzından çıkarmış ve hacı amcaya bağırmıştı.’’Ben sana çocuklarıma Kuran öğret dedim ,sen hepsini yoldan çıkardın’’
Kırılan hacı amca, artık bize pek gelmiyordu.Annem onu çok kırmış, biz annemin ağzından çıkacak sözlere engel olamamıştık.
Bizim itirazlarımız ve annemin de kalbinin yumuşamasıyla hacı amca tekrar zorla eve getirilmiş ve gönlü alınmıştı.Annem’’ Sen kahveyi seversin, sana kahve yapayım ‘’modunda, olayı kapamış ve gönlünü almak için ,bir çok yemek yapmak durumunda kalmıştı.
.Onun bize gelmediği her gece, bizim için çok acı olmuş,annem de vicdan azabı çekmişti.Nedense onun nerede olduğu ,yemek yiyip yemediği onu üzmüştü.Babamla konuşurlarken aralarında şöyle bir diyaloğ geçmişti.Babam:’’Gördün mü bak hacı gelmiyor, zavallı adamı kırdın işte sonunda, ne güzel gelip yemek yiyor ,dinleniyordu isteyince.Adam burayı evi bilmiş ,çocukları da çok sevmişti .Şimdi odasında yalnız oturuyordur Allah bilir yemeği var mıdır?En önemlisi de kalabalık bir ailede mutlu olmuştu yazık be adama’’deyince annem’’Of ya anlatıp durma zaten üzülüyorum hadi git al gel,ama çok karışmasın çocuklara hepsi değiştiler’’ dedi.Babam’’Gelir mi bakalım ,onurlu adamdır hacı .Sen yak yık ben tamir edeyim’’ dedi.Annem bu sefer ısrara başladı ve babam hacı amcayı getirmek üzere dışarı çıktı.Biz dört kardeş hep beraber çok heyecanlanmıştık.Evde bir bayram havası vardı.Kaç gündür anneme surat edip onu yıldırmıştık sonunda.
Nihayet hacı amca gelmişti.Olgun bir insandı, hiç belli etmiyor annemle de güzelce konuşuyordu.Annem biraz mahçup, hizmet edip duruyordu.Açık sözlü bir kadın olduğu için arada onu kırmadan’’ Çocuklar benden çok seni dinliyor, bir evde iki ayrı fikir olunca kaos yaşanıyor’’ gibi laflarla neden kızdığı mesajını vermeye çalışıyordu.Hacı amca ise, annemi onure etmek için’’ Olmaz ilk önce anne ‘’diyordu .Tabi bunlar dilde dönenlerdi.Kalptekileri yalnızca Allah bilir elbet ama biz birazda annemin asıl sıkıntısını anlıyorduk.
Neyse ki her şey tatlıya bağlanmış ve annem bizim asla hacı amca dan ayılamayacağımızı kabullenmişti.Kendisi de daha sonra vicdan rahasızlığının daha zor olduğunu anlamıştı.
Yıllaca o ,evin dedesi gibi bize gelip gitmişti.Biz büyümüş tük artık.Annem emekli olmuştu.Hayatımız da bazı değişiklikler olacaktı.Annem ve babam başka bir şehre yerleşmeye karar verince doğal olarak hacı amcadan ayrılmak zorunda kalmıştık.Biz bulunduğumuz şehirden ayrılana kadar o hep bize gelip gitmiş ve baş köşede yerini almıştı.
Taşındığımız şehirde Müslümanlarla tanışmış ve islami bilgi seviyemizi daha çok artıracak arayışlara girmiştik.Bir kaç yıl sonra dört kardeş hacı amcanın attığı tohumları büyütmüş olarak memlekete tatile gidiyorduk.Hacı amca ile görüşürken çocuktuk.Fakat artık gençtik ve nasıl bir iişkimiz olacağını bilemiyorduk.Anneme ‘’Hacı amca bize sarılmaz değil mi ?’’ diyorduk.Annem her zaman ki gibi ‘’O hem de nasıl sarılır ‘’deyip bizim rahatsızlığımıza seviniyordu.Bu konularda annemle hiç anlaşamazdık.Annem her şeyi çok abarttığımızı düşünüyor bize kızıyor ama etkili olamıyordu.Tam onun intikam saati gelmişti.Otobüsten inip çarşıya doğru yürürken o gün geleceğimizi bilen hacı amcayı uzaktan gördük.Anneme annem’e ‘’ Bize sarılmasın’’ diyorduk annem ise sürekli dalga geçip’’ Şimdi size nasıl sarılacak oh ‘’diyordu. Sokağın başında görünen hacı amca , sevinçle geliyordu.Biz ise hem çok mutlu hem de endişeliydik.Annem hacı amcaya bakıp gülerek ‘’Hacı kollarını açmış geliyor ‘’dedi.Gerçekten de ta uzaktan kollarını açmış konuşarak bize doğru geliyordu.Ablam’la eyvah dedik.Hacı amca geldi ve bize sarıldı.Onun için biz hala eski çocuklardık.’’Benim kızlarım gelmiş ‘’deyip duruyor bir bebek gibi bizi seviyordu.Anlaşılan boynuz kulağı geçmiş gibiydi.Hacı amca ile daha sonra da her görüşmemiz sıkıntılı oldu.O bizim büyüdüğümüzü hiç kabullenemedi sanırım.
Hacı amca ‘nın bir adı olduğunu yıllar sonra öğrenmiştim.Muhammet Nuri Kalyoncu .Allah rahmet etsin o bizim tanıdığımız bazı hocalara hiç benzemezdi.Onunla beraber sürprizler ,şakalar hazırlardık.Ayrıldığımızda bana yıllarca mektuplar yazdı.Şimdi düşünüyorum da ben bir çocuğa bu kadar mektup yazar mıydım? Onun mektupları benim için çok değerli.Hepsini saklıyorum ve ara sıra çıkarıp herkese okuyorum.Bu mektupları okuduğum insanlar hayretler içinde kalıyorlar.Mektuplar bir çocuğun duymak isteyeceği ,sabredebileceği kadar öğüt dolu.Gerisi hep şamata ,gıgır.Benim için mekup’a yapıştırdığı, en sevdiğim artistleri şimdiki hocalar görse ne derdiler acaba!
Hitapları şöyle …
Benim akıllı kızım
Benim güzel kızım
Onun dili çok ağır olduğu için yazamıyorum şu an sadece bunlar aklımda.El yazısıyla yazdığı mektuplar’ı okumak benim için biraz zordu.O nedenle, evde büyükler okurdu ve hep beraber gülerdik.
Ondan çok şey öğrendim derken, bu sadece Kuran okuma ve dini bilgiler değildi.Ben ondan asıl insan olunur,nasıl düşünmeli,dünyaya nasıl bakmalı,bir çocuğa inanma ve güvenmenin sonucunda olacakları, hayata dair her şeyi öğrenmiştim.Bir insan bir umman olabiliyormuş.Cüsemiz küçücük ama bir insan bir alemi onarabilir.Bu bir alem olmazsa da bir kısmını ,en azından kendine hesabı sorulacak kısmını düzeltebilir.
Onun hasta ve fakir bir insanın ziyaretine giderken, binmek üzere olduğu minibüsün önünde , kalp krizi geçirdiğini , yere yığıldığını duyduk..Yine elleri kolları dolu, fakir bir insanı sevindirmek için çıkacağı yolculukta daha minibüsün ilk basamağında ,geri yıkılıp canını teslim ederken , nedense en canımı yakan onun ellerinden sokağa dökülen ,yerlerde yuvarlanan portakallar oluyordu.
Şimdi düşünüyorum da, insanlar Allah ile kul arasına ne kadar da engel olabiliyorlar.Belki bu insanların suçu ama genelde ezberci bir milletiz.Okumayı tercih etmeyiz,etrafımızdaki insanlara bakıp onları okumak daha kolayımıza gelir.Kabul etmek gerekir ki insan etkili bir varlık.Bu bir yetişkin için bu kadar önemliyse bir çocuk için neden bu kadar önemli diyemeyiz.
Biliyorum ben harika değildim.Çok güzel de değildim.Çok becerikli ,çok anlayışlı ve onun söylediği gibi etraftaki çocuklardan daha duyarlı ,algısı yüksek,derin de değildim.O sadece peygamberi örnek almış bir gönül eri idi.O çocuk kalbi nasıl feth edilir, çok iyi bilen,sürekli gönüller feth eden bir fatihti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.