GELİŞİN...
İçimi dipsizleştiren tüm duyguları başucumdaki komodin çekmecesine tıktım. Gülümsüyorum. Varlığın bana bir şeyler öğretmeye çalışıyor gibi. Hayır , hayır… Kapatmadım duyumsayışlarımı. Sevmek istiyorum seni. Özlenen bir “ sevmek” tadında hem de. Gülümseyişini, gözlerini, dokunuşunu, duruşunu, tamlayışını ve yüreğime yaslanışını…
Sözcüklerin, hayalet gemiler gibi… Şimdi tüm limanlarımdasın. Demirlemeyi unutmazsın umarım. Taşıdığın bu mutluluk kokusu, gizli bahçemin arka sokaklarını doldurdu bile. Çiçekler açıyor; tüm saklı düş çiçekleri şimdi yavaşça demleniyorlar bahara doğru. Şarkı söyleyen küçük çocuklar dolaşıyor şimdi ıssızlığımda. Dedim ya gülümsüyorum…
Gülüşüne anlam katmayı düşlemek için gelişin bahanem oldu… Sus kattığın, ses kattığın, anlamlandırdığın her güzel an için bir mum yakasım var ki hiç unutulmasınlar. Artık eskimiş sandığım tüm yürek çarpıntılarım parmak uçlarımda. Güzel gülüyorsun. Deniz ve ışığın sevişmesi gibi gözlerindeki pırıltı. Ara sıra gel git hüzünlerin dolaştığı yüzüne dokunsam, kırılganlığını avuçlarında sıkıca tutan çocuk yüreğinden öpsem… Bazen arzunun hükmü geçmiyor usun endazesinde. İçim diyor ki keşke yanında olsam…
İşte gelişin…
Ve şimdiden özleyişim…
Ayşegül – 21.11.2006
YORUMLAR
Nasıl tuhaf bir hazdır bu. Nasıl buruk bir mutluluk ve huzur anıdır şu an hissettiklerim anlatamam. Yarım bırakmışlığımın utancını ve huzursuzluğunu unutturan, kendi bataklığımda yeşertemediğim bir sevgi, bir huzur çiçeğinin başka topraklarda de olsa filizlenmeye başladığına şahit olma hazzıdır bu, başka bişey değil.
Keşke daha önce okusaydım. Keşke daha önce duysaydım veya hissetseydim.
Dileğim yerine geldiği için çok ama çok huzurluyum. Özgürüm artık.