- 544 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TAKSİM'DEKİ AĞAÇLARIN ÖYKÜSÜ
Sayın Başbakan kanunsuz, maddi ve manevi olarak zararlı, değerlerimize hakaret eden ve aklı başında kimsenin tasvip etmesinin mümkün olmadığı “Gezi” gösterilerini önleyip yatıştırmak yerine, kendisi de alternatif mitingler yaparak adeta ateşe benzin sıkmaktadır.
Bu mitinglerde şuna benzer bir cümle sarf ediyor:
“Bunlar çevreciyim diyor ama, onların gösteri yaptığı Taksim alanındaki ağaçları belediye başkanlığım sırasında “ben” diktim.”
Bu ve benzeri cümlelerdeki “ben”lik sözünü ayrıca konuşmak ve bu kibirin ne kadar zararlı olduğunu hatırlatmak var ama, ben o Taksim’e dikilen “ağaç”lardan bahsetmek istiyorum.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan 1994’de seçildiği Belediye Başkanlığı’nın ilk yıllarında Refah Partisi’nin ilkelerine bağlı olarak faaliyet göstermiş ama son yıllarında partiden ayrılık sinyallerini vererek adeta müstakil faaliyetlere başlamıştı. İstanbul’u yeşillendirmek için ilk yıllar çok müspet faaliyetlere imza atan belediye, 1997 yılında kurdurduğu ve “ağaç”landırma amacını güden bir şirketle yeni bir atılıma başladığını görmüştük. Görmüştük derken, biz uzaktan seyretmek zorunda kalıyorduk, çünkü artık kendisi bize randevu bile vermez olmuştu. Bu yazacağım hikayeyi de biz gözlemlerimizden ve çeşitli kanallardan öğrendik.
Ağaçlandırma şirketinin bu faaliyetlerin en önemlilerinden bir tanesi İtalya’dan ithal edilen yüklü miktarda fidandır.
İtalyan botanikçi işadamı, işyerinde bulunan çeşitli fidanların İstanbul şartlarına uygun olduğunu İtalya’ya giden şirket yetkililerine yalan söyleyerek inandırmış, yüklü bağlantılar kurulmuştu. Ağaçlar gemilerle geldi, şehrin her tarafına dikilmeye başlandı. Bu arada Taksim’e de bu fidanlardan çok miktarda dikilmişti.
Aaa! O da ne? Ağaçlar büyük oranda tutmadı. Yaprak açmadı. Açanlar da kısa sürede kuruyordu. Anlaşıldı ki, bu ağaçlar Türkiye şartlarına uygun değildi. Yerli piyasadan daha ucuza ve İstanbul şartlarına uygun fidanlar varken, bu ithalat yapılmıştı.
Şimdi belediyenin faaliyetleri geceye kaydırıldı. Halkta bir olumsuz tavır olmasın diye, kuruyan ithal ağaçlar geceleyin sökülüyor, yerine yerli piyasadan temin edilen fidanlar dikiliyordu. Hatırladığım kadarıyla Taksim’e dikilen fidanların da tamamına yakını böylece ikinci defa satınalınan fidanlarla değiştirilmişti. Sanırım Başbakan’ın sözünü ettiği ağaçlar bunlardır.
Bir de komik bir olay duymuştuk:
İtalyan botanikçi Türkiye’yi ortaçağda kalmış bir ülke zannetmiş olacak ki, kakaladığı fidanların bedelini tahsil etmek için İstanbul’a atlayıp gelmiş, üstüne üstlük, yanında bavullar da getirmişti. Tahsil edeceği bu paraları bavullarla yurduna götürmek içinmiş. Biz öyle duyduk.
Doğru mu bilmem ama, şirket yetkilileri kendisine Türkiye’de bankalar bulunduğunu “parasal trafiğin” bavullarla değil bankalarla yapılması gerektiğini hatırlatmışlar.
İtalyan botanikçinin parasından kuruyan fidanlar için kesinti yapılıp yapılmadığını öğrenmek mümkün olmadı.
Ekrem Şama
[email protected]