- 3577 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Çevre, Toplum ve Yaşam
Çevre, Toplum ve Yaşam
Günümüz yaşam çerçevesinde doğaya açılan bakış açımız gittikçe olumsuz yönde ilerleme kat etmektedir. Denizlerimiz, ormanlarımız, caddelerimiz, sokaklarımız hatta evlerimiz bile artık eski hijyenikliliğinden oldukça uzaklaşmıştır. Denizlerdeki boş pet şişelerimiz, lastik parçaları, şişeler inanmayacaksınız ama karpuz kabukları bile o güzelim denizlerde boy gösteriyor. Çevremiz…
Ormanlarımız eski yeşilliğinden uzak, kuş cıvıltıları oldukça az, duyulan piknik alanı diye gidilip karşılaşılan çöp parçacıkları, insanların ne kadar doğaya önem verdiğinin göstergesidir. Caddelerde otomobillerin geçişi bir yana karşılaşılması gerekmeyen görüntüler, Evlerimizdeki radyasyonlar ve uyulmayan kurallar ve daha neler neler… Şehirlerimiz.
Bertaraf edilmiş fabrikalarımız da dumanların yükselişi, atık suların tarlalarımıza kadar indiği, çocuklarımızın atık sularını havuz sanıp kullandığı bir ortam işte şehirlerimiz. Tüm şehirler bu şekilde mi sorarsanız hayır ama genel itibariyle bu tür ortamlar mevcut görünümde. Bu görünümlerde de toplum denen kavram meydana gelmekte. Meydana gelen kavramda da bir takım konular. Toplum olarak
Değineceğimiz o kadar konu var ki hangi birinden başlasak bilinmez. Birilerinin bir köşesinden tutulacak konuları ele almalı ki toplum olarak gerek çevreyi gerek yaşam felsefesini ortaya koymalı. Bundan dolayı ki konular biri birine bağlı olmalı. Toplum olarak insani değerlerimizi saklamaktansa eleştiri olarak ya da tartışmaya aleni bir şekilde el atmak daha olanaklı ve mantıklıdır. Bu da
İnsanlarımızın toplum içerisinde ne kadar kabul göründüğünü göstermekle kalmayacak, bu kabul görünüşün dışında eksik olan yanlarını da görmüş olacaktır. Ben toplum içerisinde insanların daha farklı bir konum içerisinde yer almasını istiyorum. Bu konum da en yüksek mertebede kabul görünen konum olmalı. İnsanların yer yer ‘’ İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum.’’ cümlesini artık ortadan kaldırmalılar. Bu konum oldukça geniş yorum istemekle kalmıyor, bilhassa gerçek konuları ele alıyor. Bu gerçek konularda insanların hayvanlar arasındaki ortak yönlerini belirlemek ve arasındaki farkların da nedenlerini araştırmak olmalıdır. Bu araştırmalar sonucunda…
Toplumun insanlara, çevreye ve hayvanlara olan bakış açısını meydana getirmektedir. Toplumumuz insani değerlerinin kıymetini bilmeliler. İnsanlar toplum içerisinde o kadar yüksek bir yol kat etmeli ki nerde ne zaman çıktığını araştıran araştırmacılar ne kadar önemli bir konunun araştırmasını bilmiş olsunlar. Bu araştırmacılar sadece insanların değil hayvanların da yanında bitkiler ve çevreninde araştırmasını yapmaktalar. Toplum ve çevre bilinci içimizde olmalı bu bilinç kimi zaman uzun kimi zaman kısa da olsa yinede olmalı… Unutmamak gerek
Hayat sadece araştırmakla olmuyor. Toplum içerisinde uyulması gereken kurallarında olması gerek. Toplum içinde uyulması gereken kurallar ne dersek.
Toplum İçinde Uyulması Gereken Kurallar
1- Hoş görülü ve iyimser olmak
2- Olgun bir kişiliğe sahip olmak ve çaba göstermek
3- Eleştiriyi yerinde ve zamanında yapmak
4- Giyime önem vermek
5- Giysinin mevki yer ve zamana uygun olmasına özen göstermek
6- Başkalarını rahatsız edici davranışlardan sakınmak
7- Verilen sözü tutmak
8- Ziyaretin kısa ve zamanlı olmasına özen göstermek
9- Oturuş ve kalkışlarda hareketlere özen göstermek
10- Gerektiğinde özür dilemesini bilmek
11- Özel konuşma yapanların yanına gitmemek
12- Uygun olmayan el ve sözlü şakalardan kaçınmak
13- …
Bunlar bilinen görgü kurallarımız olmasına rağmen hala bunları uygulamaktan uzağız birçoğumuz. Ama insanlarımız farklı değerlere sahip olup bu değerlerin bilincinde olduklarını bildikleri halde uygulamayanlara kızmak lazım. Bu görgü kurallarının toplum içerisinde ne kadar uygulama gösterirse anlam daha farklı olur, yaklaşım daha farklı olur ve bu yaklaşımda insani yönden amaç, hedef ve birçok güzelliği yaşama sunar. Yaşam kendi içerisinde anlam kazanır. Bu anlam ve önemin
Ne kadar önem arz ettiğini bilmek lazım. Yaşamda da bu anlam farklılık gösterir. Yaşam toplum ve çevre içerisinde oldukça geniş bir alana yayılmalı ki yaşam ile doğanın bir bütün olduğunu anlamak lazım. Biz insanlar doğaya, çevreye, yaşama ve topluma karşı gereken görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz sürece var olan bilinçaltımız bu değerde ve dönemde devam arz edecektir. Bu devam arzı
İnsanları doğa ile baş başa bırakmaktan çok doğaya olan düşmansal ve dönemin cehaletinden başka bir şey olamaz. Çevre içinde olan durumlar topluma yansır. Toplum içindeki olaylar yaşama. Yaşamda acımasız olursa eğer işte biz insanların bu çevre, toplum ve yaşama karşı olan görevlerimizin dışında onlara karşı nasıl kin ve öfke çerçevesiyle battığımızı aşina olarak sunarız. Bu aşinalık bize
Eski Selçuklu Devletinde olan taht kavgaları misali babadan oğla geçme miras davalarında olduğu gibi şuan ki dönemimiz de ben böyle gördüm benden sonrakiler de böyle görsün mantığını taşımamalı. Günümüz yaşam koşulları bu şekilde algılandığından ki insanlarımız gerek toplum gerek kurallarını gerek çevre şartlarını biri birinden bağımsız ele alıyor. Ele alınan bağımsızlık sonucu
İnsanlar ve toplum kuralları yaşam çerçevesiyle beraber bir bütün oluşturmalı, o bütünün maddi ve manevi değerleri tartılmalı, amacına göre değerlendirilmeli, Konuları ele alış biçimi betimlenmeli vb. fazla uzatılan konunun saptırılmaması için konuyu bende fazla uzatmayayım. Az ve öz olarak konuya değinecek olursak eğer. Bunu atasözü olarak ele alalım.’’ Kaz gelen yerden tavuk esirgememek. ‘’ deyiminden de anlaşılacağı gibi eğer sonunda özveriye yönelik çalışmalar olacaksa ve bu çalışmalar anlam kazanacaksa neden olmasın. Yâda
‘’ Ağaç yaş iken eğilir. ‘’ deyiminden de anlaşılacağı gibi çocuğu nasıl ki bebek yaşlarında eğitmek kolay ise insanları da zamanında bilinçlendirmek önemli bir adımdır. Yaklaşımlar ne kadar uzun veya kısa olsa önemli değil önemli olan taşıdığı anlamıdır. Bu anlam ve çağrışım
İnsani duygularımızı ön plana çıkarmalı, toplum yararına çevre şartlarına, toplum kurallarına, yaşam felsefesine ve her an gerekli olan duygu ve düşüncelerimize hitap eden anlamsal çağrışımları zamanında ve yerine göre uygulamak aşamasında olalım. Bu aşamaların meyvesi her daim tatlı ve verimlidir. Gelin bu meyveleri ortak bir çatı altında toplayalım. Manavcı dükkânında olduğu gibi.
Yaşamın topluma, toplumun çevreye, çevreninde doğaya hayat vermesi temennisiyle…
Saygılar
//Ali KUTAY//
Paylaşımın Yeni Adresi
www.bilimkenti.com
YORUMLAR
sevgili Ali bey, değindiğiniz konu damara parmak basmak kadar gerçek, acizane fikrim, izlenimlerim,evlatlara Rabbini öğretmeden, oku, iş kur, evlen, sonra yaparsınlarla.. geçinen bir toplum olduğu müdetçe, toplumdaki yozluk daim olacaktır, öncelik olan, Yaratılmışı severiz, yaradandan ötürü, ilkesi aşılanmadığı müdetçe gelecek nesillerde sağlıklı bakış açısı asla gerçekleşmeyecek,
artı ,yapılan binalar, tamamı ile, korumalı, lüks statüsünde olsa da, kibrit kutularının içine sıkıştırılmış insanlar, plastik yığınlarında, hava almayan, laminentler, alçı duvarlar, ne kadar, teknoloji,, o kadar, insani yoksulluk hasıl oluyor, gözlemlerime göre, çok katlı apartmanlarda selam dahi, verilmeden insancıklar, mezarlarına girip, ardından da amv lerde sıkıştırılırınca, işte son moda rahatlık, insanı bencil ediyor,
bizler çektik, sıkıntıyı, aman evlatlar, çekmesin, deyipte, gösterilen hoş görüler, de cabası ayrıca,toplumda,becil enaniyet sahibi yaratıkların dolaşmasına sebeb oldu,,
yoz toplum, sevgiden uzak,
yeşili görmek bile, bir piknik bile, toplu halde, adam tutulup, ogranize edilince, mangal yenir, pişirenlerden, ohhh piknik yaptık olur adı,,
rahata düşkünlük bitirdi toplumu, iflahı da zor geliyor acizane bana,,
saygı sevgi dolu toplum umar ben deniz ,inşallah...