Sen Yokken Bin Ben Telef Oldu Sensizlik Felaketinde
hayrettin taylan
Sen yokken biçare kumru gibi kırıldı ömrümün sen küresi
Sen yokken fotoğrafsız bir albüm;ama bütün karelerde sen.Yağmursuz bir toprak;ama yüreğine kadar damlaların, güneşsiz bir dünya;ama yeşil gözlerinle aydınlanan bir dünyam, tuzsuz bir kebap;ama yüreğimin közünde,içimin sözünde kızarırmış sen;bayramı olmayan arife;ama bir gün gelirsin diye her gün arife…günü olmayan bir gün;ama gönlümdesin diye takvimlerde bir bir eksilen sen yanım.Hani bir gün aynı iklimde, aynı yazgının yazı oluruz diye nasibimin kıtasındayım…Ötesi Rabbime emanet…
Uzay boşluğunda gibiyim; başım aşk göğüne değiyor, gök senle, senden sonra başlıyor.
Ayaklarım yar’e değiyor, sevda sınırsızlığım arasında bir gün’eşim var. Hava sefa ile cefanın arasında yalnızca esiyor.Sana gelmenin bin bir yolundan şaşmadan geliyorum.Gözlerin hala yeşil mi ?Sözlerin hala aşkı gülümseten gül sözcüklerden mi? Sesin bütün güzel şarkıların ön bestesi mi? Ruhun hala benli sızıların içinde okyanus gibi içimimizdeki sevda sularını mı okuyor?
-En önemlisi sen benim için mi yaşıyorsun?
-Burada kıyamam, ben de senin için yaşıyor bir o kadar da sana koşuyorum Şulenar.
Sen bir çay demle kaderin ateşinde. Yüreğinin süzgecinden, geçirip gönül bardağına doldur… Sonra sabır k’aşığıyla karıştır beni. Bir dudak payı bırakmayacak sığlıkta sıcak olsun.
*Yeter sensiz çektiğim soğuklar, acılar, hüzünler..umutsuzluklar.
Çok sıcak olsun sen gibi, yeşil gözlerin gibi, balı kıskandıran dudakların gibi, elmayı betimletip çığlatan yanakların gibi beni sevdiğin gibi sıcak olsun işte..anla bu kısmı..
Ben tüm soğuk anları tortu niyetine attım.
Niyetim halis …Bundan ötesi cennetten kalma.
Sol elim elemli sılaların elinde.Sağ elim sağır sultanların bile duyduğu sensizlik girdabında, yüzüm yüzyıllık yüzünü görmek için solmakta.
-Ay canım pardon bir gönlümü alıp ç’ayına, ömrüne, sevda sıcağına geliyorum.
Sen gönlüme özgürlük; yani var olan seni kendimle değiştirme eylemidir.Sen bensin, benzerlerinle değişmeye, sevmeye,bir ömre alışmaya gelmektir özgürlüğüm.
Sensizliğin tangosunda ayağım yüreğine takıldı
Artık düş’tüm…
sahnede dansın kendini oynuyor
dijital tuvale yansıyan benden kalıyor anlar…
Yüzünle yüzyılın arasına sıkışıyor özlem….
Kavuşmanın bulmacasını çözüyor sızılarımın mavi eli…
Rakibim olan renkli düşlerimde yenileniyor dünya
Sınavımı kazanan kimliğin içinde demleniyor sevda…
Meşgul olan meçhullerime aşılanıyor meşhur olduğum senli sevdam..
Oysa Vahdetin tınısı belli, oyasa mutlak gerçeğin rüyası belli,
Oysa ben dediysem sensin, sen dediysem bensin…
Oysa şulelerimi aşka oyalayan sensin, sensin ömrüm…sensin duydun mu ?
Sevmeye doyamadım , sevmek seninle açlık grevinde.Grev sözcüsü olarak eylemindeyim.
Nedeni kirpiklerin ıslandı diye.Bir kadının kirpikleri ıslanmışsa orada sevdanın bin bir yükü vardır.Bu yüke yekpare olmaya geldim.
Mühürsüz demler saklanmış dudaklarında. Beni öperek büyütmelisin hülyalarımı.
Hadi,konuş cançiçeğim.
Güneşin doğduğu her doğuşta aşkın doğuyor. Umudun tınısı değiyor diyemediklerine. Aşamadığın ince bir Sırat var…Oysa yar’yüzündesin…Bana gelmek için Sırat’tan değil fıtratımın Fırat’ına gelmelisin Şulenar.Benle devrim yapacak gönlün.Gönle sed kurulmaz.
Sevdaya gidecek bir yol belli.Barikatları aşmak lazım benliğinle. Her şey kendi duruşunda durulanır.Durulanmış bir gidişi herkes anlar, herkes tanımlar, alkışlar.
Geçmişin keşkeleri masal gibi okunmasın.Büyüdük bu sevdada.Ben Keloğlan olmak istemiyorum.Masal da öyleyim.Sen padişahın kızısın.Ve anacıl duvarların var.Seni almak o kadar zor, o kadar masal ötesi uzlarda.
Bense mert, yürekli, içten, algıları açık, her şeyini sana sunmuş, seni senden çok seven Keloğlan… Endişeler ateşinde yanıyor halim.
Geleceğimiz endişelerle nakışlanmaz. Dersimizi alıp derslere ders olacak kararın karesinde yer almalıyız. Merhametim şefkatinin gölgesinde, sevgin sevdamızın içinde, içimiz eşruhumuza bebek …Ve zaman bizli salıncakta…Yarın sen kadar yar..Bu yüzden beni demle aşkın közünde, sevdamızın özünde…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.