- 1193 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
TENCERENİN KAPAĞINI…AÇ BANA GÖSTER YÜZÜNÜ…
Bir boşanma hadisesi sonrasında bir senelik gecekondu hayatını müteakiben 18 Ağustos 2008de bir Berat Kandili gecesinde Fethiye’den bir kamyona yüklediğim eşyam ve çocuklarımla birlikte 19 Ağustos 2008de İstanbul-Ümraniye’ye vasıl olduk. ( Amma çok bir oldu değil mi?)
Borç gırtlaktaydı…Eski hatalardan kaynaklanan bir sürü kredi kartı borcu yüzünden neredeyse intiharın eşiğine gelmiştim.
Büyük oğlum bizden bir sene önce İstanbul’a gelmiş, kurs, eğitim, soruşturma falan derken bir sene sonra özel güvenlik görevlisi olarak işe başlamıştı. Bir küçüğe ise çok rahatlıkla iş bulabileceğimizi umuyorduk çünkü Endüstri Meslek Lisesi sıhhi tesisat bölümü mezunuydu ve İstanbul o yıllarda doğal gaz işinde çalışanlar için bir nimet kapısıydı bize göre. Ama değilmiş. . Çünkü nereye baş vurdu ise iş için, cevap aynen şuydu: ‘’ Sigortasız çalışırsan ayda 600Tl, sigorta istesen 450...İşine gelirse…’’ ( Bunların pek çoğu da maalesef duvarında seccade, kalbinde ise haç ya da Yahudi yıldızı taşıyan sözde Müslümanlardı. Namussuz , şerefsizlerin ağızlarından ‘’Peygamberimiz’’ lafı eksik olmuyor ama nedense ‘’ Çalışanın hakkını alın teri kurumadan ödeyiniz’’ Hadis-i şerifi bir kez olsun hatırlarına gelmiyordu. ) Anlayacağınız iki no lu oğlum için de tek ekmek kapısı özel güvenlik işiydi. O kafalarla KPSS yi kazanmaları hayatta mümkün değildi çünkü.
Oldukça zor günler yaşıyorduk. Benim ile birlikte göreve başlayan ve benim kadar maaş alan tüm arkadaşlarım istisnasız hepsi daha emekli olmadan ev de araba da almışlar, çocuklarını o zamanın parasıyla en az otuz- kırk milyarlık düğünler yaparak evlendirmişlerdi.( Bunu nasıl yapıyorlar hâla şaşarım ) Benim ise bırakın evi, arabayı ölsem içine girecek bir karış mezar toprağım bile yoktu. ( Hâla da yoktur) Kimseler arkamdan ‘’ Ulan geberecek zamanı mı buldun? Şimdi seni hangi parayla defn edeceğiz,? Hangi parayla mezarını yaptıracağız?’’ Demesin diye, kimselere sıkıntı vermemek adına sefil hayatıma da son veremiyordum.
Aslında durumumun çok çok iyi olması gerekirdi. Çünkü -şimdilerin gözde tabiriyle- ‘’ İktidar yalakası’’ydım. 2002 Yılında da 2007 Yılında da oyumu AK Partiye vermiştim. 2002 Genel seçimleri sonrasında annemin dayısının oğlu Prof. Dr. Necat Birinci Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olmuştu.( Daha sonra AK Parti Milletvekili oldu ) Bir Öğrencim Düzce Valisiydi ( Şimdiki Kocaeli Valisi Ercan Topaca), Bir öğrencim Antalya Milletvekiliydi.( MHP Milletvekili Doç.Dr.Mehmet Günal ) Gel gör ki 2004 yılında Afyon-Sandıklı ‘dan Muğla’ya tayin istediğimde yanına gidip tayinimin Muğla’nın her hangi bir yerine değil de mutlaka Fethiye’ ye yapılması hususunda yardımını istediğim Sayın Müsteşar akrabam bana aynen şunları söyledi: ‘’ Sami’ciğim..Atamaları bilgisayar yapıyor. Ben değil , başbakanın bile bir müdahalesi olamaz. Şayet tayinin Muğla İline olursa ondan sonrası için Fethiye konusunda İl Milli Eğitim Müdürüne ricada bulunabilirim. ‘’ Bu ne ya’’ demişim içimden. Hani o meşhur ‘’ Hamili Kart yakinimdir.’’ Olayına ne olmuştu?
Neyse…Yirmi altı yıllık bir öğretmenlik hayatı ve puanım Muğla’ya tayin için yetmişti ..Ama Muğla Merkez Turgut Reis Lisesi için…Her gün Fethiye’den Muğla’ya gitmem mümkün değildi. Fethiye dışında Muğla’nın bir başka yerinde yaşamam da mümkün değildi. Ondan sonrasında müsteşar yakinim devreye girdi ve Anadolu Lisesi kadrosunda olan ben, toplam altı tane orta okul sınıfı olan Fethiye ilçesi Çiftlik Beldesi Ali Rıza Köse İlköğretim Okuluna tayin olabildim Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak. ( Hukukta buna tenzil-i rütbe deniliyor sanırım…Yani bir alt rütbeye indirilmek. Bir cezadır aslında...Benim ise bir suçum yoktu. )
2007 deki boşanma olayına kadar da oldukça sıkıntılı günler yaşadım Fethiye’de lakin iki seçim geçmesine ve iki seçimde de Ak Partiye oy vermiş olmama rağmen Ak Partiden ‘’ Oyunuzu bize verin ‘’ Mealinde konuşma yapmak için bazı hanımlar evimize gelmiş olmakla birlikte ne bir paket makarna gördüm ne de bir çuval kömür…( İşin sırrı zaten sanıldığı gibi makarna ve kömür olayı olmayıp diğer partilerin süslü püslü bayanları yine sosyal medyalardan vatanı kurtarmaya çalışırken AK Partililerin, özellikle de kadınlarının ev ev dolaşıp insanları ikna etmeye çalışmalarıydı. Ama anlatamadık bunu..Anlatamayacağız da…Haa..Bununla ‘’AK Parti makarna ve kömür dağıtmadı.’’Demek istemiyorum. Sadece ben görmedim diyorum.) Oysa çok çok da ihtiyacım vardı makarnaya, özellikle de kömüre hani. ( Bir yazımda anlatmıştım Fethiye’de 500 kilo odunu bana nasıl üç ton diye sattıklarını)
2006 yılı itibarıyla girip de batırdığımız işler yüzünden sekiz milyar Tl borcum vardı. İşte o borcu ödeyebilmek için tek çarem emekli olmaktı ve 2006 yılında sırf bu sebeple emekli olup aldığım yirmi sekiz bin Tl ikramiyenin ( Her sene için bin Tl) sekiz bin Tlsını borçlarıma vermiştim. Kalan yirmi bin Tl mi ? Onu da bir sene içinde hallettik çok şükür…Piyasa yamyam doluydu maşallah…
Tekrar 2008 e dönelim…Borç gırtlakta…Dört bir koldan çalışıp kapıya haciz memuru getirmemek lazım. Başladım internetten iş ilanlarına bakmaya…2009 Yılı Mart başında bir gün baktım bir ilan : ‘’ Ümraniye’de ikamet eden emekli Tarih öğretmeni aranıyor.’’ Bir de telefon no su… Hemen telefon ettim… Hiç beklemediğim bir cevap :
-Burası Özel Batı Akşam Lisesi…Ümraniye İSKİ’nin yakınlarındayız..Biliyor musunuz burayı?
-Evet çok iyi biliyorum. Bizim eve yakın sayılır.
-İyi o zaman…Gelin görüşelim.
Gittik, görüştük…Uzatmalım, o zamanki eski patronla( Allah Rahmet eylesin…2010 yılı şubat ayında rahmetli oldu. ) el sıkıştık ve aylık 550 Tl maaş ile işe başladık.
İşe başladığımın ertesi gün okula vardım. Hemen derse girdim..Ders çıkışında harıl harıl sigara içmek için yer arıyorum kendime. Erkek öğretmen taifesinin hiç biri sigara içmiyor…Patronun eşi anladı derdimi…’’ Hocam gel ‘’ Diyerek beni küçük bir odaya soktu. İçeride üç bayan oturmuş sigara içiyordu. İçlerinden cıvıl cıvıl gözlü ve en güleç yüzlü olanı( Şimdiki Akşam Lisesi Müdiremiz, o zamanki Edebiyat öğretmeni Sevgi Hanım ) kapıdan kafamı uzatmamla birlikte daha ‘’ Sen kimsin, nesin, neyin nesi, kimin fesisin, merhaba, hoş geldin, beş gittin.’’ Demeden hemen soruyu patlattı:
-Beklenen Tarih öğretmenisiniz galiba…Hocam kime vereceksiniz? Kadir’e mi yoksa Kemal’e mi?
‘’Allah’ım , Allah’ım...Kadın beni nonoşa mı benzetti acaba? Ulan Kadir kim? Kemal kim? Anasını satayım ne biçim bir yere düştüm ben?’’ Diye bakınıyorum salak salak…
-Hııı..Anlamadım..Kime ne veriyorum?
-Yani hocam bu yerel seçimlerde oyunu Kadir Topbaş’a mı vereceksin yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’na mı?
-Hay Allah’ım ya…Siz oyumu soruyorsunuz yani?
-Elbette…Başka ne olacaktı ki?
-Şeyyy..Kemal ve Kadir dışında alternatif yok mu?
-Var mı sizce?
-Ahmet Vefik Alp neden olmasın?( DSP adayı ama öncesinde MHP den Millet Vekili adayı idi. Çok iyi bir şehir planlamacısıdır. )
Bu cevap hatunların pek hoşuna gitmedi. Ama sonra yumuşadılar..Neticede oy Kadir’e gitmeyecekti. Lakin bencileyin bir badem bıyıklının DSP adayına oy vereceğine de hiç ikna olduklarını sanmıyorum…Özellikle de Sevgi Hanım yemezdi böyle numaraları. Yok yok merak etmeyin...Ben 2007 den bu yana oy kullanmıyorum. Bu da benim kişisel direnişim… 2007 Seçimlerinden bu yana partiler üstü bir insanım.
Lakin benim hangi partili olduğum üzerine bahisler bile başladı neredeyse…Ya MHP li idim ya da AK Partili…Hatta bu bahislere erkek olan Fizik öğretmenimiz bile katılıyordu. Ona göre MHP li idim. Sevgi Hanıma göre AK Partiliydim. Hatta ona göre gözlerim AK Partili AK Partili bakıyordu ( Benim o ahuları kıskandıran gözlerim yani…)))))))))))
O zamanki okulumuzun tam karşısında bir cami vardı.( Hz. Ali Camii) Ben sessiz sedasız okuldan çıkar ve teneffüste, kısa olan akşam namazımı kılardım o camide...İşte bir gün o camiye giderken bizim üç silahşörlerden biri olan Coğrafya Öğretmenimiz görmüş benim camiye gittiğimi. Dönüşte sordu hemen:
-Hocam Sen Ak Partili misin?
-Neden? Niye AK Partili olayım ki?
-Seni Camiye giderken gördüm de? ( Hani ‘’Biz Ak Partili olmadan da dindar oluruz.’’Diyenler var ya onlara ithaf ediyorum .)
-Camiye gitmek için ille de AK Partili olmak mı gerekiyor? Hem Bakın hoca hanım..Burası okul ve ben bir öğretmenim. Ben buraya gelirken özürlü çocuğumu Allah’a emanet ediyorum . Şu anda kakasını mı yiyor, sara krizleri mi geçiriyor, ağzına attığı bir nesne yüzünden boğuluyor mu? Onu bile düşünmüyorum. Bu kapıdan girdiğim anda benim hiç bir partim olmaz, olamaz.
-Ya ne var bunda...Mesela Ben aslında CHPliyim ama şimdiki yeni eşim MHPli olduğu için MHP ye oy vereceğim. ( Bu da ayrı bir garabettir…Benim okuma yazması olmayan eski eşim bile benim oy verdiğim partiye oy vermezken bir yüksek öğrenim görmüş bayan nasıl olur da kocasına göre tayin eder oyunu bunu hiç anlayamamışımdır.)
Şu satırları yazdığım anda takvimler 07 Haziran 2013ü, saat ise 22.13 ü gösteriyor Yani benim Özel Batı Akşam Lisesinde Göreve başlayışımın üzerinden dört seneden fazla zaman geçmiş…Dışarıda tecere-tava sesleri var…İşte bu sesler bizi ilk defa millet olarak birbirimize kilitlemişmiş(!) İlk defa Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Sünnisi, kadını, erkeği, yaşlısı genci, içeni, içmeyeni, eli tesbihlisi, başı türbanlısı,mini eteklisi, GS lisi, BJK lısı, FB lisi,Beyaz Türk’ü ( Artık her ne demekse !) bu tencere- tava sesleriyle millet olarak kenetlenmişmişiz(!)
Oysa biz Özel Batı Akşam Lisesi olarak tencere-tava sesi dürtüsü olmaksızın 3 Haziran Akşamı tam bir milli birlik ve beraberlik örneği sergiledik. Öğrencilerim içinde Alevi de vardı, Sünni de…Kızlarımdan biri türbanlıydı, bir diğeri değildi, öğretmen arkadaşlarımdan sağcısı da vardı solcusu da, CHPli olduğunu bildiğim de MHP li olduğunu bildiğim de oradaydı. G.Sli Gökmen İle BJK lı Kadir Can birbirine sarılmışlardı . Mustafa Hoca’m rakısını yudumlarken ben de meyve suyumu içtim. Hepsi de reşit insanlar olan öğrencilerimden rakı içen de oldu, kola içen de. Ben ‘’Leyla bir özge candır’’ Şarkısın söyledim, Müzik öğretmenimiz Özge Hanım ‘’ Karlı Kayın Ormanında Yürüyorum geceleri’’ Dedi. 10. Yıl Marşını hep birlikte söyledik…Lazı, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, CHPlisi, AK Partilisi, MHP lisi…Ben, fikir tartışmalarımızda saçını başını yolmayı hayal ettiğim Sevgi Hanımla, Sevgi Hanım da sık sık ‘’ Gel de bu adamı boğma.’’ Dediği benle dans etti. Güzeller güzeli Özge Hanımla dans etmeye başladığım anda udi sanatçının birden bire ‘’Bu gelen benim babam’’ Şarkısını çalmasının hesabı sorulacak elbette))))))) Düşünebiliyor musunuz? Ağır ağabeylerin en bi ağırı olan ben piste çıkıp göbek attım. Halay teptim el ele, omuz omuza…Orada sevgi ve dostluk, milli birlik adına her şey vardı..Olmayan tek şey tencere- tava gürültüsüydü. Yani biz tenceresiz-tavasız da birlik ve beraberlik içinde olabiliyorduk.
Şimdi biliyorum. Bazıları ‘’ Biz Taksim Meydanında, Beşiktaş’ta polis copu, biber gazı yerken, siz eğlendiniz demek ha? Hainler, alçaklar ‘’ Diyeceklerdir. Allah’ın bildiğini kuldan niye saklayayım..Çooook eğlendik…Çok çok güzel bir beraberlik, sevgi, birlik örneği verdik. Tencere- tavaya ihtiyacımız olmadan.
Tavsiye ederim..Herkes denesin..Bu işler copsuz, biber gazsız, molotofsuz, yangınsız, sopasız, kaçmasız, kovalamasız da oluyor. Amaç milli birlik ve beraberlikse biz bunu camide de sağlarız, meyhanede de...Parklarda da sağlarız. Ama yakmadan, yıkmadan ve sıkmadan…( Ne yumruğu ne de biber gazı )
Evet biz 3 Haziran 2013te Maltepe sahilinde bir meyhanedeydik…Hemen peşin peşin söyleyeyim ‘’ Hiç , öğretmen ve öğrencileri birlikte meyhaneye gider mi? Siz ne biçim öğretmenlersiniz, aydın mı yetiştiriyorsunuz ayyaş mı?’’ Diyecekler de olacaktır. Hatta savcılıklara baş vurup suç duyurusunda bile bulunulabilir ‘’Men-i Müskirat kanunu’’na mugayir hareket ettiğimiz için…Tınnnnn…Ne yani her kesin marjinal olma hakkı var da biz Özel Batı Akşam Liselilerin yok mu? Biz de işte böylesine marjinal bir gruptuk. Haaa...İçki içen de kola-meyve suyu içen de ağzıyla içiyordu; bir başka tarafıyla değil…Sevgi Hanım kapanış konuşmasında hem ağladı hem de hepimizi hüzünlendirdi…Öğrencim Kubilay…’’ Ben bu okula düz bir liseden geldim. Malın tekiydim…Bana bu okulda Edebiyatı Sevgi Hocam, Matematiği Mustafa Hocam, Tarihi Sami ve Özkan Hocam, Biyolojiyi Cengiz Hocam, Müziği Özge Hocam ve tüm hocalarım okul denen mefhumu sevdirdi.’’ Deyince herkesin gözleri doldu. Biz öğretmenler gurur duyduk.
Ertesi gün ben oruçluydum kandil münasebetiyle. Diğerleri ne yaptılar bilemem...Sormam…Merak da etmem...Kendi tercihleridir. Bildiğim bir şey varsa meyhanemize de karışan olmadı o akşam. Camimize karışan da olmadı ertesi akşam.
Ha… Bu arada şunu da söyleyeyim: Biz o meyhanede eğlenirken bazı öğrencilerim de Taksim’de, Beşiktaş’ta ve İstanbul’un başka semtlerinde eylemdeydi. Evinde oturan da vardı…Sonraki günlerde 3 Haziranda bizimle olanlardan bazıları o eylemlere de katıldılar…Onların hepsi ama hepsi bizim canımızdır, ciğerimizdir ve çok iyi biliyorum ki 14 Haziranda karne almaya geldiklerinde,daha sonra diploma almaya geldiklerinde, eylemlerini onaylamayan benim ellerimi de öpeceklerdir, eylemlerini onaylayan öğretmenlerinin de…Eylemlere hiç karışmayanlar da öyle tabii ki.
Kısacası söylemek istediğim şu: Biz zaten birlik ve bütünlük içindeyiz. Bunun için tencere tavaya ihtiyacımız yok...Ama yine de herkesin kendi tercihi…Yeter ki ‘’ Tencere-tava sayesinde millet olduğumuzu hatırladık. ‘’ Diye hava atmaya, kendimize bunun adına pay çıkarmaya çalışmayalım.
Ya hakikaten ilk defa mı görüyorsunuz bu milletin Lazıyla, Kürdüyle, Sünnisiyle, Alevisiyle, FBlisi, GSlisi ile birlik ve beraberlik içinde olduğunu? Öyle ise vah ki vah …
YORUMLAR
BU KADAR USTA CA VE BİR SU İÇER GİBİ AKICI İRONİLERLE SSLENMİŞ BİR YAZIYI OKURKEN TEBESSÜM ETTİM ZAMAN ZAMAN..LAKİN ŞİMDİ BİR EGİTİMCİ OLARAK HEM BELKİ BİRAZ KISKANÇLIK AMA KESKİN BİR HÜZÜNÜN GİRDABIAN DÜŞTÜM..EEE OLDUMU YA ŞİMDİ SAMİ HOCAM ZÖHÜR PARDON SAHUR YEMEGİ ÜZERİ ÇAY KEYFİ YAPARKEN..
NİYEMİ^^Ertesi gün ben oruçluydum kandil münasebetiyle. Diğerleri ne yaptılar bilemem...Sormam…Merak da etmem...Kendi tercihleridir. Bildiğim bir şey varsa meyhanemize de karışan olmadı o akşam. Camimize karışan da olmadı ertesi akşam. ^^
^^Kısacası söylemek istediğim şu: Biz zaten birlik ve bütünlük içindeyiz. Bunun için tencere tavaya ihtiyacımız yok...Ama yine de herkesin kendi tercihi…Yeter ki ‘’ Tencere-tava sayesinde millet olduğumuzu hatırladık. ‘’ Diye hava atmaya, kendimize bunun adına pay çıkarmaya çalışmayalım^^
bİR ZAMANLAR BİZDE MİLLET HEM NASIL MİLLETMİŞİZ...İŞTE O NASILIN CEVABI ASLINDA BU PARAGRAFLARDA BU PARAGRAFLAR BİZİ KADİM MİLLET VE ANADOLUYU VATAN YATPTIRAN YEGANE UNSURDUR..KALEMİNİDE YÜREGİNİ DE ÖPÜYORUM HOCAM SAYGILARIMLA..
Merhaba;
yazdıklarınız yer yer hüzünlendirirken, parçalı bulutlu da olsa ..gülümsetti
öğretmenlerin öyle marjinal yaşantısına , bir öğrenciden böyle bir şiir iyi gitti
komik öğrenci şiiri
Korkma, bu sınıf toptan kalacak
Sınavlarda hep sana yardımcı olacak
Birler, ikiler karnede parlayacak
Onlar senindir hocam, senin eserindir ancak.
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı baba
Kahraman evladına bir gül ne bu öfke bu ceza
Olsun senin uğruna bu canım feda
Haklıdır derslerden kalan öğrenci daima.
Ben ezelden beridir ZAYIF aldım zayıf alırım
Hangi hoca bana beş vermiş şaşarım
Ben her gün zayıflarla yatıp kalkarım
Yırtarım karnemi aileme göstermem atarım
Karnemin tamamını sarmışsa bütün birler
Benim iman dolu hocalarım sonra bana ne derler!
Evdekiler her gün beni kötüleyip üzerler
Bu zayıflar ne deyip üzerime yürürler
Arkadaş! Karneni zayıflara uğratma sakın
Biraz çalış bitsin bu alın yazın
Bundan sonra beş almak senin hakkın
Alışırsın beşlere belki yarın belki yarından da yakın
Aldığın birleri "not" diyerek geçme tanı
Düşün sınıftaki onlarca beş alanı
Sen tembel öğrencisin incitme yazıktır babanı
Verme karneni babana, verseler dünyaları
Kim bu beşlerin uğruna olmaz ki feda
Karneyi sıksan fışkıracak "bir" bir daha
Söylemese, karnemdeki birleri hocalarım babama
Etmese bir dolu karnemden beni herkesin yanında
Ruhumun hocalardan isteği beş almaktır emeli
Değmesin yazılıma hocaların kırmızı kalemi
Bu birler ki karnemin temeli
Ebedi karnemin üstünde benim inlemeli
O zaman annemle babam kırarsa kafamı
Her birimden dolayı yerim çehreme tokatı
Fışkırır sicim gibi gözlerimden göz yaşları
İşte o zaman hapis olurum çıkamam dışarı
Yok ol artık önümden ey şanlı karne
Dönsün artık karnemdeki bütün birler beşe
Yer verme karnede artık birlerle
Hakkındır senin de sevinmek karnede Hakkındır!
Bir Öğrenci...
!!!Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.!!!
M.K.A.
***
Tencere tavacılar birlik
Ülkemde kalmadı dirlik
Kahrolsun düzen-i laiklik
Bunların ki düpedüz hainlik
Tarih yalan yazılmış bilemedik
AK gönüllerde birlik ve beraberlik
***
ALLAH Devletimize, milletimize, zeval vermesin...Vatanına ,dinine yararlı ,meyhanelerden uzak hayırlı, imanlı öğretmenler - öğrenciler yetiştirsin...cümlemizin yaşadıklarını hayra tebdil etsin ...İnşâALLAH .Amin! !!! இܓ Saygılar..
hocam hayatınızın özeti gibiydi yazı gah üzüldüm gah güldüm ve sonuca geldiğimde yine yine üzüldüm çünkü sokakta ben pek birlik görmedim her gurup kendini gösterme çabası içindeydi bayrak düşmanı türk bayrağını yakıyordu cumhuriyet düşmanı yakıp yıkıyordu halk için söylemiyle halk otobüslerini ve duraklarını yakıp yıkıyorlardı taksimdeki ATATÜRK anıtını istila etmişler bilmem ne bez parçalarını her yanına asmışlardı cumhuriyete yakışır bir birlik beraberlik göremedim ben hep üzülerek izledim ha iyi niyetli olan yokmuydu tabiiki onlarda azınlıkta olsalarda vardı sizin anlattığınız gibi öylesine güzel anlaşabilseler her yerde zaten sorun olmayacak ben katılmadım hiç bir yürüyüşe sadece izlemekle yetindim emeğinize sağlık saygılarımla selamlar
valla nerden bakarsan bak benim gördüğüm bu güzide memleketin. bütün popçulara,topçulara,travestilere,entellektüellere, memleket için çalışam mafya babalarına,ve "her zaman gurur duyduğumuz" her türlüsünden siyasilere, milli piyango bileti satan gişelere,altı ince üstü dar şişelere,doktor geçinen hırdavatçılara,üfürüğüyle şifa basabilen cincilere,namaz kımadayan fekaaat her türlü dinsel aksesyarı bulunduran dincilere, faşist dürtüleriyle donatılmış sozyalislere,bir elinde cımbız bir elinde ayna,koyayım bankaya parayı da oyna modundaki fabrikatörlere, cinsel örgüt üyelerine,ve hatta bütün memleketin dahilinde ot satıp dini vakıf kuranlara,devlet malını çalmayı helal sananlara verdiği kıymeti,değeri bu ülkenin "ÖĞRETMENLERİNE " layık görmediğidir.
Her vaziyette içimde öğretmen olamamanın verdiği derin bir sızı ve eksiklik mevcut değerli hocam...
Selam ve saygı ile...
Dans ettin halay çektin öylem mi? Allah bilir ''Angaranın bağları büklüm büklüm yolları''nı da oynamışsındır. Yakışıııııır. Eğlenmene çooook sevindim arasıra hırsızlık yapıp felekten bir gece çalmak lazımm. Seni hıgrız seni:))))))))))
Şimdi ciddi yorum.
Yazın bana seneler önce Özdemir Erdoğan'ın bir tv programındaki söyleyişini hatırlattı. Diyordu ki:
-Bu ülkede başı sarıklı, şarvarlı adamla kravatlı adamı aynı gördüğümüzde. Başı açık makyajlı kadınla başı türbanlı kadını aynı gördüğümüzde. Entellektüel kültürlü bilim adamı ile çoban, çiftçi, cahili aynı gördüğümüzde. Camiye giden ibadetini yapanla, ben Allaha inanmıyorum diyeni aynı gördüğümüzde bu ülke bütün sorunlarını bitirmiş ve bir bütün olmuş demektir. İşte o zaman kimse bize bir kötülük yapamaz ve ilerlememizi engelleyemez
Demişti ve ben o gün bu gündür Özdemir Erdoğan hayranıyımdır. Şarkılarını çok severim ama ben şarkılarından sesinden sanatçılığından önce kişiliğine hayranım.
Çok güzel ve anlamlı bir yazıydı umarım herkes kendine bir hisse çıkarır.
Tebrikler ve Sevgiler
Değerli Sami Hocam, kısaca bir milletin nasıl olması gerektiğini özetlemişsiniz. Tebriklerimi sunarım. Tabii ki her insan birbirinin aynısı değildir. Farklı düşüncelerde olması,ulusun bütünlüğünü bozmayacak olması koşuluyla normaldir.Bir gemideki insanlardan biriymiş gibi düşündüğümüz zaman sorun çözülmüş, demektir. Saygı ve selamlarımla...
Güzel bir birlik beraberlik dersi,
Bir şiirimde .:
Bıyık sakal ,
Kıyafet devri geçti .
Kaybetti insanlar.
Demiştim hala bazı özelliklere göre insan değerlendiriliyor,namaz kılıyorsan şundansın.Kılıpta 180 derce ters insanlarda var.Peşin hükümlü olmamak lazım her zaman ..
Tebrik ederim hocam saygılarımla.